Giremezsin Çeviri İspanyolca
1,444 parallel translation
Ve tek gözün körse, polis akademisine giremezsin.
Una persona tuerta no puede ingresar en la academia de policías.
Bana :'Dede, Bahçede giydiğin terliklerle eve giremezsin.'diyor
Ella dice : "Abuelo, no puedes usar las mismas pantuflas - en la casa y en el jardín." - ¿ De verdad?
- Buraya giremezsin, dışarı çık!
- No puedes entrar. ¡ Largo!
Herhangi bir geçiş belgen olmadan içeri giremezsin.
Sin acreditación no podemos dejarla pasar.
- Ne? Sameer işini bitirmeden içeriye giremezsin.
No puede entrar hasta que Samir no haya acabado su trabajo.
sen! Buraya giremezsin!
¡ No puedes entrar ahí!
Artık ilk beşe bile giremezsin. İyi.
Ahora ni siquiera lideras mi lista.
Tamamen delirmişsin. Oraya giremezsin.
Estás totalmente loco si entras allí.
Hey, oraya giremezsin.
No puedes entrar.
Belli bir tarihe kadar takıma alınmazsan yarışa giremezsin.
- Es el día límite para la carrera.
Buraya giremezsin!
No puedes estar aquí.
Olmaz, buraya giremezsin!
Si, no puedes estar aquí.
- Evlat, çantanın içindekilerini göstermeden giremezsin.
- No entrarás hasta que no haya mirado quie llevas ahí.
Öyleyse içeri giremezsin.
Entonces, no entrarás.
Şapkayı takmazsan, gazeteye de giremezsin.
No llevas sombrero, no estás en el periódico
Gerçekten, buraya giremezsin.
Oye, en serio, hombre, no deberías estar aquí.
- Bunlardan biri olmadan giremezsin.
A. J : No se puede entrar sin una.
Buraya böyle giremezsin. Ne yapıyorsun?
Usted no puede entrar aquí, hombre.
Evime böyle elini kolunu sallayarak giremezsin.
Pues, no puedes entrar a mi casa así, ¿ de acuerdo?
Hatta giremezsin. Enfeksiyonlu bir cesedi açtık.
Abrimos un cuerpo infeccioso.
Oraya asla giremezsin.
Jamás podrás entrar ahí.
Burası kapalı bir set, içeri giremezsin.
Es un set privado, no puedes entrar.
İnsanların evine gizlice giremezsin.
No puedes entrar a hurtadillas a casas ajenas.
Öfkeli siyah kadın grubunun içine giremezsin.
No puedes enfrentarte a un monton de negras.
Buraya giremezsin.
No puedes entrar.
İki parça eşya ile giremezsin.
No puedes cargar dos equipajes.
- İçeri giremezsin.
- No puede entrar.
Oraya giremezsin!
¡ No puede entrar ahí!
Görüntünün içine giremezsin.
No puedes atravesar una imagen.
Başkalarının bölgesine böyle elini kolunu sallayarak giremezsin.
Pero no puedes invadir el territorio de otro negro.
Buraya giremezsin.
No puede entrar aquí.
Eric, bu anahtar lazım olacak yoksa giremezsin.
Eric, necesitará esta llave cuando esté dentro de la casa.
İçeri giremezsin.
No entras.
Bu kıyafetlerle giremezsin.
No puede entrar vestido así.
Eğer masumlara zarar verirsen cennetin kapısından içeri giremezsin.
La única forma en que no entrarás por las puertas del Señor es cuando dañas a los inocentes.
Sarışın peruk? Şimdi içeri giremezsin, eşyalarımı götüremezsin.
No puedes entrar así y llevarte mis cosas.
O benim babam. Yirmi yıldır orada yatıyor. Oraya giremezsin.
Es mi padre, no se ha movido en veinte años, no entres ahí.
Giremezsin.
No puedes.
İçeri böyle giremezsin. Ne düşünecekler?
No puedes entrar así, Dick qué pensarían.
Evime tırmanıp odama giremezsin.
No puedes treparte a mi casa ni venir en mi cuarto.
Oraya giremezsin.
No puedes entrar allí.
Anne! Oraya giremezsin!
No puedes entrar ahi!
İçeri giremezsin.
No no puedes entrar.
Başkalarının evine böyle giremezsin!
No puedes entrar en la propiedad de otras personas!
- İçeri gireceğim. - Olmaz, giremezsin.
- Voy a entrar.
Paul. İnsanların evine bu şekilde giremezsin.
Paul, no puedes entrar sin permiso a la casa de la gente.
Hayır, giremezsin.
¡ No puedes entrar!
Ben seninkine girmiyorum. Sen de benimkine giremezsin. Sen gelebilirsin.
Yo no puedo ir al vuestro, y tú no puedes venir al mío, tú puedes pasar.
Lauren, buraya giremezsin.
Lauren, esto es de acceso restringido.
Sen buraya giremezsin.
- Oye, no puedes entrar, viejo.
Oraya öylece giremezsin.
No podemos ir ahí.