Hakem Çeviri İspanyolca
1,039 parallel translation
Benden hakem olmamı istediler.
Ellas me eligieron como jurado.
- İyilerdi, ama hakem çok kötüydü.
- Sí, magnífico.
Hakem, bu maça berabere mi diyorsunuz? Evet doğru.
Juez, ¿ llamáis a esto empate?
Ve Bay ve Bayan Armendariz ve Bay Calhoun, hakem olmalı.
Y el señor y la señora Armendariz y el señor Calhoun, el árbitro, creo.
Ben hakem değil gözlemciyim.
Sólo soy un observador, capitán, no un árbitro.
- Çünkü o hakem.
- Porque es la referí.
Hakem boks yapmaz.
El árbitro no boxea.
Alacağın mola konusunda hakem heyeti bir karara vardı.
Los organizadores han tomado una decisión sobre el descanso.
Ed, hakem sensin.
Ed, tú eres el juez.
- Geç şuraya. Haydi geç şuraya. Pistte daima iki hakem bulunacak.
Siempre habrá dos jueces en la pista, enfermeras y asistentes en zonas de descanso.
Neyse, halledilir. Hakem açıklıyor. Nigel ve Gervaise anlamış görünüyor.
El juez se lo está explicando y creo que ya lo han entendido.
Olağanüstü. İşte Gervaise, tekme atıyor. Dilenci hâlâ yerde, hakem tavsiyede bulunuyor.
Gervaise no para de darle patadas al mendigo... y el juez le dirá que puede pasar a la prueba de fotografía del cazador.
Bana bir kaç tane patlattı ve aniden hakem maçı durdurdu.
Me da un par de golpes... ¡ y el árbitro para el combate!
- Evet, Reno'da hakem kararıyla kazandım.
Sí, en Reno. Gané a los puntos.
Evet biliyorum. Sen sadece hakem kararıyla kazanırsın.
¡ Y ganas por puntos!
Hakem, Chao Chih-hao henüz gelmedi, lütfen bekleyin.
Juez, Chao Chih-hao no ha llegado, por favor aguarde.
Güney kanadı, Bir Hakem önünde çökmüştü. Sabah, Almanların olduğu bölgeden kalkan tozu gördük.
Estábamos en el sur, en frente de Bir Hakeim y durante la mañana vimos aparecer polvo donde fueron los alemanes.
Ve ben de hakem olacağım.
Y yo seré el árbitro.
Hakem gereğini yapmalıydı.
El árbitro estaba comprado.
Hakem uyarıyor. Bu şampiyon çok cesur boksör. Görmediğim kadar iyi dövüşüyor.
Debe de perder sangre a un ritmo de pinta por segundo.
Ama ne oluyor? Hakem Katil'le konuşuyor.
El árbitro habla con el asesino.
Büyük tezahürat eşliğinde hakem yeni Dünya Ağır Siklet Şampiyonunun kolunu kaldırıyor.
Levanta el brazo del nuevo campeón mundial de pesos pesados. Qué lástima que el resto del cuerpo no lo pueda ver.
Hakem Kurulu'ndan Goebbels :
El presidente de árbitros ha dicho :
Hakem araya girdi.
El árbitro se interpone.
Hakem ödeyecek, ben değil.
Pagará el arbitro, no yo.
Hakem hazır.
El árbitro está listo.
Buna karşın, Bay Hung, yarışmada hakem olacak.
Aunque nuestro Sr. Hung estará presente en la competición, es el juez.
Eğer hakem olabiliyorsa, onun kung-fu'su çok iyi olmalı.
Si es el juez, su kung fu debe ser sorprendente.
- O hakem ne işareti yapıyor?
¿ Qué señala la jueza?
- Hakem kararı katidir.
La decisión de la jueza es final.
Ortega, skordan sonra gereksiz engelleme. Starbuck, serbest atış. Hakem bu defa yakaladı.
Llámelas como quiera, depredador y presa, inteligente e ignorante, conquistador y conquistado... sea como fuere que las llamare, están los fuertes y los débiles.
Hakem bunu göremedi.
Aparentemente el árbitro no lo vio.
Hakem bu defa yakaladı.
Ortega ni siquiera trató de ocultarlo.
Baş hakem Lou Filippo ile el sıkışıyor şimdi.
Le da la mano al árbitro, Lou Fillipo.
Baş hakem Lou Filippo talimatları verecek.
El árbitro Lou Fillipo dará las instrucciones.
Peki, Bitki Çeşitleri ve Tohumlar Hakem Heyeti?
¿ Y el Tribunal de variedades vegetales y semillas?
Hakem heyetini buna inandırabilir.
Quizá convencería al jurado con eso.
Hakem yok. Taraflardan biri kendinden geçene kadar dövüş bitmiyor.
Sin árbitro, y la pelea no acabará hasta que uno esté medio muerto.
10 raunttan sonra, Hakem Rossi... 8-2, La Motta.
Después de diez rounds, Juez Rossi... 8-2, La Motta.
Hakem Murphy... 7-3, La Motta.
Juez Murphy... 7-3, La Motta.
Hakem sayarken, La Motta Sugar Ray'i izliyor.
La Motta mira a Sugar Ray tomar el conteo del réferi.
Burada hakem benim.
Porque yo soy el árbitro.
Orta Almanya'daki mücadele devam ediyor. Hakem kurulu toplanacak. "
El conflicto en Alemania central continua, se formará una cámara de arbitraje.
Bir şey yapsana hakem!
¡ Arbitro, haga algo!
Normal olarak kazanmalıyız, güçlüyüz ama oyuncular sakatlanabilir hakem hata yapabilir...
Deberíamos. Somos muy fuertes, pero los jugadores pueden lesionarse el árbitro puede cometer errores...
Oh, hakem çok iyi.
Oh, este árbitro es muy bueno. 896 01 : 20 : 16,274 - - 01 : 20 : 18,074 No cometerá errores.
sportmenliği ve fair play'i garantilemek için Alman organizatörler tarafsız bir hakem görevlendirdiler.
Para asegurar el juego limpio y la caballerosidad deportiva los organizadores alemanes han designado un árbitro neutral para dirigir el encuentro.
Ve hakem yazı tura için hazır.
Y ya está listo para lanzar la moneda.
Hakem, baksana şuna.
Referi, mire eso!
Hakem büyük ihtimalle penaltıyı verecek. Ve veriyor da.
El árbitro seguramente lo cobrará, y así lo hace.
Güzel, madem sizi hakem seçti, ben de itiraz etmiyorum.
Si quiere que seas juez, pues bien.