Hardman Çeviri İspanyolca
385 parallel translation
Orası Bay Hardman'a verildi.
Está ocupado, por un señor Hardman.
Benim adım Hardman, bana Dick diyebilirsiniz.
Mi nombre es Hardman, pero llámame Dick.
Siz Cyrus Hardman'sınız, bir emprezaryo.
¿ Usted es Cyrus B. Hardman, agente teatral?
Siz hiçbir şey söyleyemezsiniz, Bay Hardman.
Tu billetera. Sr. Hardman, no puede hablar.
- Mücevher. İngiltere'nin en iyi koleksiyonlarından biri Bay Hardman'dadır.
El Sr. Hardman tiene una de las mejores colecciones de Inglaterra.
Bana Mösyö Marcus Hardman'dan bahsetsene.
Hábleme de ese monsieur Marcus Hardman.
Yaklaşık 22 : 30 sıralarında Bay Hardman'ın evinin önünden geçtim.
Pasé por la casa del Sr. Hardman hacia las diez y media.
Mücevherin yok olduğunu ne zaman fark ettiniz, Mösyö Hardman?
¿ Cuándo se dio usted cuenta de que las joyas habían desaparecido, monsieur Hardman?
- Ama sigortalıydı, Bay Hardman.
Pero está asegurado, Sr. Hardman.
Mösyö Hardman bu pencere kilitli tutuluyor, değil mi?
Monsieur Hardman, esta ventana está siempre cerrada, ¿ verdad?
Dışarıdaki sarmaşık tam bu noktada duvara ulaşıyor ve bana kalırsa Mösyö Hardman, pencere kilidinden pek de emin gözükmüyordu.
Es justo aquí donde la planta trepadora del exterior casi alcanza el antepecho, y creo que monsieur Hardman tiene demasiada confianza en sus cerrojos.
- Bu sizin mi, Bay Hardman?
- ¿ Es suyo, Sr. Hardman?
Tabakanın sahibi şey olabilir Bernard Parker. Size bir şey hatırlattı mı, Mösyö Hardman?
¿ Tiene algún significado para usted, Sr. Hardman?
Bay Hardman'la randevum vardı.
Tenía una cita con el Sr. Hardman.
Marcus Hardman'a göre konser sırasında eve sadece dört kişi girdi.
Mire, según Marcus Hardman, durante el concierto sólo entraron en la casa cuatro personas. Fue cuando robaron las joyas.
Bay Hardman yani.
Para el "Sr. Hardman".
Bay Hardman'ın evinde gerçekleşene benzeyen bir hırsızlık.
Sobre un robo. Como el del Sr. Hardman.
Mösyö Hardman'ın gece matinesinde olup da aynı zamanda bahsettiğiniz akşam yemeğinde ve iki tane daha mücevher soygununda bulunan kişi kimdi?
Qué persona estaba en esa cena que también estaba en la velada del Sr. Hardman y en otras dos ocasiones en las que se robaron joyas.
Cevabını ise sadece Mösyö Marcus Hardman'ın evine dönerek bulabilirsin.
La respuesta la encontrará tan sólo regresando a la casa de monsieur Marcus Hardman.
Söyleyin, benimle Marcus Hardman'ın evinde buluşsun.
Dígale que nos encontraremos en casa de Marcus Hardman.
Haksız mıyım, Mösyö Hardman?
¿ No es así, monsieur Hardman?
- Mücevher koleksiyonu. Hardman İngiltere'nin en büyük mücevher koleksiyonuna sahip.
El Sr. Hardman tiene una de las mejores colecciones de Inglaterra.
Bana Mösyö Marcus Hardman hakkında bilgi verin.
Hábleme de ese Monsieur Marcus Hardman.
On buçukta Bay Hardman'ın evinin yakınına geldim.
Pasé por la casa del Sr. Hardman hacia las diez y media.
Mücevherin eksikliğini ne zaman fark ettiniz, Mösyö Hardman?
¿ Cuándo se dio usted cuenta de que las joyas habían desaparecido, Monsieur Hardman?
- Ama kolye sigortalı, Mr. Hardman.
Pero está asegurado, Sr. Hardman.
Mösyö Hardman, bu pencere kapalıydı değil mi?
Monsieur Hardman, ¿ esta ventana está siempre cerrada, verdad?
Sarmaşıklar neredeyse içeri girecek Mösyö Hardman burayı açıp bakmış gibi sanki.
Es justo aquí donde la planta trepadora del exterior casi alcanza el antepecho y creo que Monsieur Hardman tiene demasiada confianza en sus cerrojos.
- Bu sizin mi Bay Hardman?
- ¿ Es suyo, Sr. Hardman?
Bu size onun hakkında bir şeyler anlattı mı, Mösyö Hardman?
¿ Tiene algún significado para usted. Supongo que podría pertenecer a Bernard Parker. Sr. Hardman?
Hardman'la randevum vardı.
Tenía una cita con el Sr. Hardman.
Dinle Marcus Hardman'a göre, konser süresince eve kolyenin çalındığı vakitte, sadece dört kişi girmiş
Mire, según Marcus Hardman durante el concierto sólo entraron en la casa cuatro personas. Fue cuando robaron las joyas.
Bay Hardman
Para el "Sr. Hardman".
Bay Hardman'ın başına gelenki gibi bir hırsızlık.
Sobre un robo. Como el del Sr. Hardman.
Bu yemekte kimler vardı? yani Mösyö Hardman'ın akşam partisinde kimler vardı? diğer soru ise kimin çaldığı?
Qué persona estaba en esa cena que también estaba en la velada del Sr. Hardman y en otras dos ocasiones en las que se robaron joyas.
Cevap ise Mösyö Marcus Hardman'ın eve döneceğini düşünmesiydi.
La respuesta la encontrará tan sólo regresando a la casa de Monsieur Marcus Hardman
Ona Marcus Hardman'ın evinde buluşacağımızı söyleyin.
Dígale que nos encontraremos en casa de Marcus Hardman.
Doğru değil mi, Mösyö Hardman?
¿ No es así, Monsieur Hardman?
Danny Hardman'ın o gece ne yaptığına dair hatırladığın her şeyi eklemeye çalış.
Intenta incluir todo lo que puedas recordar acerca de lo que Danny Hardman estaba haciendo esa noche.
- Hardman mı?
- ¿ Hardman? - Sí.
Bunu yapan Danny Hardman değildi.
No fue Danny Hardman.
Bay Hardman güzel bir makale yazmış.
Hardman escribió un hermoso artículo.
Aslında Pearson-Hardman'ın uyuşturucu kuralları hakkında biraz araştırma yaptım.
Ah, sabes, yo en realidad leí un poco. De la política de drogas de Pearson-Harmon también.
Pearson Hardman'a hoş geldin.
Bienvenido a Pearson Hardman.
Pearson, Hardman'da mı çalıştı? Ve biraz önce ona, burada çalışması muhtemel personellere verdiğimiz yaz stajı turunu verdiğim için mutluyum.
¿ Ella trabajó en Pearson Hardman? Y yo solo tuve el placer único de ofrecerle la rotación para internos en verano para futuros empleados.
Harold, seni iki gece önce aradım ve sen cevap vermedin. Bu çok komik burada Pearson / Hardman'da çalışacak kadar şanslı bir çömez yardımcı olarak sana ne zaman ihtiyacım olsa ulaşılabilir olacaksın.
Harold, te llamé hace dos noches y no cogiste el teléfono, lo cual es realmente divertido, porque eres un asociado de un año que es bastante afortunado de trabajar aquí en Pearson / Hardman, así que cuando te necesite,
Pearson-Hardman'ın uzun süredir olan geleneği yani çaylak yemeği bu da demek oluyor ki sen...
Bueno, una vieja tradición de Pearson Hardman es la cena de novatos, lo que significa que tú, el... - Novato.
Pearson Hardman'ı mağlup edince kimsenin en iyilerini göndermedikleri için kazandın demesini istemiyorum.
Y cuando derrote a Pearson Hardman, no quiero a nadie diciendo que fue porque no enviaron al mejor.
Pearson-Hardman'dan olduğunu söyledi, ben de içeri aldım.
Dijo que estaba con Pearson-Hardman, así que le dejé entrar.
Pearson Hardman bize iyi bakıyor çünkü 7 / 24 çalışıyoruz.
¿ Qué os pagan, chicos? Pearson-Hardman cuida de nosotros porque estamos disponibles 24 horas al día, siete días a la semana.
Pearson-Hardman'da çalışmak istemiyor musun artık?
Entonces, ¿ no quieres volver a trabajar en Pearson-Hardman?