Hartum Çeviri İspanyolca
101 parallel translation
HARTUM KAYBEDİLDİ.
JARTUM HA CAÍDO
Gordon öldü. Hartum'da öldürüldü.
Gordon ha muerto, asesinado en Jartum.
On sene önce... General Gordon, Hartum'da öldürülmüş... ve İngiliz ordusu işlenen suçun cezasını veremeden... Mısır'a çekilmişti.
Hace diez años, el general Gordon fue asesinado en Jartum y el ejército británico se replegó a Egipto sin castigar el crimen.
KITCHENER HARTUM'U ALDI
KITCHENER TOMA JARTUM
Gazete! Hartum yeniden ele geçirildi! Gazete!
¡ Jartum reconquistada!
Hartum'u aldık mı?
Hemos tomado Jartum.
Kitchener ve Hartum'daki görkemli askerlerine.
Por Kitchener y los chicos de Jartum.
- "2 Eylül, Hartum."
- Jartum, 2 de septiembre.
Hartum'un öyküsü ise yenidir, bir asırdan daha az.
La historia de Jartum es reciente, data de menos de un siglo. Eso es ayer en esta parte del mundo.
Mısır 10.000 kişilik kiralık bir ordu topladı. Ve başlarında onlara komutanlık eden uzman bir ingiliz asker ile, Nil'in 2575 km yukarsına Hartum'a yolladı.
Egipto contrató a un ejército de 10.000 hombres y a un soldado inglés para dirigirlos y los envió 2.600 km Nilo arriba hacia Jartum cruzando el desierto para destruir a ese hombre, el Mahdi.
Hartum'dan daha yeni geldi. O benden daha iyi açıklayabilir.
Acaba de regresar de Jartum y se lo explicará mejor que yo.
Hartum'dan kaynaklanan bu raporlar doğru mu?
¿ Son ciertas estas noticias de Jartum?
- Niçin? Ayaklanmayı ele alıp Mısırlıların kapasitesini değerlendirmek için Hartum'a gittim.
Fui a evaluar la capacidad de Egipto para reaccionar ante el alzamiento.
Ve eklemeliyim ki : Mısır'ın varlığı ne olacak Eğer Mehdi Hartum'u ve Hartum cephaneliğini ele geçirirse?
¿ Qué será de Egipto si el Mahdi se hace con Jartum y su arsenal?
Yarın İskoçya da majestelerine önereceğim. bu yerine getirmemiz gereken Mısır'a olan yükümlülüğümüzdür, Hartum'da ki tüm Mısırlıları boşaltmakta.
Mañana sugeriré a su majestad que saldemos nuestras cuentas con Egipto evacuando a todos los egipcios de Jartum.
Gordon'u Hartum'a yolla.
Envíe a Gordon a Jartum.
Sadece bir sopa taşıyarak Çin İmparatorluk ordusunu zafere taşıyan adam. Gordon'u Hartum'a yolla.
Condujo al ejército del emperador chino a la victoria con sólo un bastón.
Hartum'a yollayın ve topraklarımızın bir ucundan diğer ucuna dek takdir edilin.
Envíelo a Jartum y lo aplaudirán desde Land's End hasta Inverness.
Onu tek başına Hartum'a gönderirseniz basitçe başarısız olur.
Si lo envía solo a Jartum, fracasará.
Eğer Gordon'u Hartum'a yollarsak - Gordon, bir ulusal kahraman - başarısız olur, sonra suç onun üzerine kalır, hükümetin üzerine değil?
Si enviamos a Gordon, un héroe nacional, a Jartum y fracasa, la culpa recaería sobre él y no sobre el gobierno.
Gordon, Nil'in yukarsına askeri birlik gönderemem, göndermeyeceğim. Ama kabul ediyorum Hartum az bir veballe kaderine terk edilemez.
No puedo enviar fuerzas militares por el Nilo y no lo haré, pero no se puede abandonar Jartum a su suerte sin hacer gesto alguno.
- Sudan'a gitmen, Hartum'un boşaltılmasında bulunmak ve ardında barış ve düzeni sağlayarak ayrılmandır.
- Ha de ir a Sudán, supervisar la evacuación y hacer lo posible para dejarlo todo en orden.
Hartum'a seni yolluyorsam numara yapacağını, emirleri dinlemeyeceğini biliyorum, ve bir takım mistik zorunluluk adı altında sadece kendini ortaya çıkaracağını, ve bu hükümeti bulaştırmak için elinden gelenin en iyisini yapacağınıda biliyorum.
Si le envío, hará trampas, se excederá en sus órdenes y, en nombre de alguna necesidad mística, hará lo posible para implicar a este gobierno.
Görevlerim Hartum'u boşaltmak ve geride düzen bırakarak çekilmek. Nasıl?
Tengo instrucciones de evacuar Jartum y dejar todo en orden, pero ¿ cómo?
Plan yapmadan Hartum'a gidemem.
No puedo ir a Jartum sin un plan.
General Gordon Hidiv'in genel valisi olarak Hartum'a gidiyor.
El general Gordon va a Jartum como gobernador general.
Hartum'dan tüm Mısırlıları boşaltmak dışında hiç bir yetkim yok.
No tengo autoridad más que para evacuar a todos los egipcios de Jartum.
Benimle Hartum'a gelip ellerimden Sudan'ı kabul edecek misin?
¿ Me acompañará a Jartum y aceptará Sudán de mis manos?
Nil'den Hartum'a çıkacağım.
Remontar el Nilo hasta Jartum.
Onun esas kuvvetleri Hartum'un ötesinde mi? Evet, efendim.
Y que el grueso de su fuerza todavía está más allá de Jartum.
Hartum'un dışında hala 13 bin Mısırlı var.
Aún quedan 13.000 egipcios que evacuar de Jartum.
Eğer hükümet Hartum'dan kuzeye 650 km boyunca nehrin iki yanında ki Mehdi'ye bağlı kabilelerin şimdiye kadar silahlandırıldıklarını bilseydi... - Beni göndermezlerdi.
Si el gobierno hubiese sabido que habría tribus mahdistas armadas a 650 km al norte de Jartum...
Bay Frank Power, Majestelerinin Hartum konsolosu.
El Sr. Frank Power, cónsul de su majestad en Jartum.
Kutsal kişi, onu dün Hartum da gördük.
Es Gordon Pachá.
Ama Hartum'u tahliye emriyle geldiğinize göre, Sudan'ın huzuru sizi daha fazla meşgul etmeyecektir.
Sin embargo, ya que ha regresado con órdenes de evacuar Jartum, afortunadamente, la paz de Sudán ya no le incumbe.
Sizin Hartum'u ilgilendiren talimatlarınız nelerdir?
¿ Cuáles son sus órdenes con respecto a Jartum?
Peygamber tarafından talimat verilmiştir, Allah'ın iyiliği ve selamı üzerine olsun, Hartum camisinde ibadet ederken.
El Profeta, que las bendiciones y la paz sean con él, me ha ordenado que rece en la mezquita de Jartum.
Ama Hartum'u hastalık sefalaet ve ölüme terkedip ayrılırsam...
Pero si he de dejar Jartum a merced de la enfermedad, el dolor y la muerte...
Mısırlılar Hartum'da kalmalı.
Los egipcios deben permanecer en Jartum.
Gordon Paşa, peygamberin, Allah'ın iyiliği üzerine olsun, Hartum'da ki camide dua ederken bana emir verdiğine inanıyor musun? Hayır.
¿ Cree que el Profeta, bendito sea, me ha ordenado que rece sólo en la mezquita de Jartum?
Mısır bana karşı, ve bu yüzdem Mısırlılar Hartum'da kalmalı. Kan içinde alacağım.
Egipto se opone a mí, por lo que los egipcios deben permanecer en Jartum, pues haré correr la sangre.
Eğer Hartum kurban edilirse, bütün islam titreyecek ve boyun eğecek ve barışın hüküm sürdüğü her yerde ki camilerde dua edeceğim.
Si Jartum es sacrificada, todo el Islam se estremecerá y se doblegará y avanzaré en paz hacia todas las mezquitas donde debo rezar.
Hartum'u kuşatma niyetinde. Adamlarını hazırla. Tüm Mısırlıları, ve onu tanımayan... tüm Sudanlıları katletmek niyetinde.
Planea sitiar Jartum, tomarlo por la fuerza y sacrificar a todos los egipcios y a los sudaneses que no lo acepten.
Ama Hartum'da 35.000 insan var.
Pero hay 35.000 personas en Jartum.
Hayvanları ve tahılları Hartum'a götürünceye dek bir süre burada kalacağız.
Ofreceremos resistencia mientras lleva el ganado y el grano a Jartum.
Sürüyü Hartum'a ulaştırmak zorundasın. Sana iyi şanslar. Efendim.
Ha de llevar el convoy a Jartum.
"Hemen Hartum'dan ayrılın, efendim."
"Abandone Jartum al instante, general".
Anlayın, efendim, Hartum'un ölmesine izin verilirse,
Verá, si dejan morir a Jartum,
Şunu belirtmek zorundayım ki Hartum da Nil'in alçalması Burada Kahire'dekinden iki ay daha önce olur. ve Nil'in seviyesi yeterince düştüğünde Hartum savunmasız kalacak.
He de señalar que la bajada del Nilo en Jartum se produce dos meses antes que aquí, en El Cairo, y que, cuando el Nilo baje lo suficiente, Jartum se hallará indefenso.
Hartum'da ki herkes rıhtımda olmalı.
Todo Jartum debe de estar en el muelle.
Bu Hartum'da nasıl olur.
Así es como debe ser en Jartum.