Honey Çeviri İspanyolca
743 parallel translation
"Igdiº, annesi Honey Lamb babasi Blue Bolt... ... iki yaºinda, Hi Hat."
"Caballo Castrado, de Dulce Cordero y Rayo Azul dos años, Chistera".
Evet, Honey.
Si, Miel.
Sanırım Rahibe Honey'e ihtiyacın olacak.
Creo que necesitarás a hermana Miel.
- Rahibe Honey onu okula alabilir.
La hermana Miel puede ponerla en la escuela laica.
- Günaydın, Rahibe Honey.
- Buenos días, hermana Miel.
- Rahibe Honey! Bit otu.
¡ Hermana Miel!
Kadınla görüştüm ve Rahibe Honey'nin ona verdiği şeyi içtim. - İçtin mi?
Vi a la mujer y bebí la cosa que le dio la hermana Miel.
- Gerçekten hoş.
- It's a real honey.
Otelde, birlikte kafayı bulduğu Honey Parker ile onu yakalarsa, kocası için daha çok üzüleceğim.
Bueno, siento muchísimo más pena por su marido si ella lo atrapa con esa "Honey" que él tiene escondida en ese hotel.
Orada öylece oturup, senin Honey dediğin o kızıl saçlı fahişeyle flört etmeni izlemek içimden gelmedi.
No creo que me agradase sentarme ahí y observar tu coqueteo con esa moza pelirroja que llamas Honey.
Ve Honey.
Y Honey.
- Doğum günün kutlu olsun, Honey.
- Feliz cumpleaños, Honey.
- Yapma Nancy. Honey'i öldürdün.
- No lo hagas, Nancy.
Honey'i öldürdün.
Mataste a Honey.
Honey...
Cariño...
Honey, buraya gelirken yelkenin sürekli açık mıydı?
Cariño, ¿ Viniste todo el camino hasta aquí a vela?
Honey, buradan çıkıyorsun.
Cariño, tienes que salir de aquí.
Honey!
¡ Cariño!
# I'll be in town this weekend, honey
Estaré por aquí este fin de semana, cariño...
Daha fazla uzatmadan "Ateşli" Honey Harlowe'u sunuyoruz!
Así que, sin más, ¡ presentemos a la picante Honey Harlowe!
Honey?
¿ Cariño?
Honey?
¿ Cariño? Casémonos.
- Honey'e baktım.
Yo miré a Honey...
Honey, satıcıyı görmeliydin.
Hubieras visto al vendedor.
"Bu, lke ve Dick'in kullandığı arabanın aynısı." Yemin ederim böyle dedi Honey.
Dijo : "Este coche es el mismo que conducen Ike y Dick." Lo juro por Dios, dijo así.
Bu çok demode bir düşünce.
Honey, eso está fuera de onda.
Bay Bruce için ödemeli arama, Honolulu'dan Honey Bruce arıyor.
Llamada a cobro revertido para el Sr. Bruce de Honey Bruce desde Honolulu.
Hızla iflasa sürüklendi. Avukat faturaları, doktor masrafları uyuşturucu ve Honey ile problemler yüzünden.
Se estaba quedando seco enseguida con las cuentas de los abogados, de los médicos la droga y la presión con Honey, todo.
- Tatlım, kapatmam lazım.
- Honey, me tengo que ir.
* Tatlım, arkadaşın olayım *
# Honey, won't you let me be your friend
* Tatlım, denememe izin yine *
# Honey, won't you let me try again
Tatlım!
¡ Honey!
Tatlım!
Honey!
Honey.
Mi vida.
( Kızlar ) Biz Tatlımıyımız?
Soy Honey.
- Bu da Honey.
- Ella es Honey.
- Honey...
- Honey...
Honey!
Honey.
Tatlım, yarın sabah Tarnoff'la toplantımız var.
Honey, tendremos que oír a Tarnoff mañana en la mañana.
Evde oturupSevimli tavşan dere yatağına işiyor'u okuyayım.
Me voy a sentar a leer Honey Bunny y the Wee Little Glen.
Honey Hollywood'a gidiyor.
Honey va a Hollywood.
Honey'in futbol takımıyla tanıştığı yer.
Honey se encuentra con el equipo de fútbol australiano.
Orada, yatakta, kitabımı okurken, Honey'in maceraları rüyalarıma girdi.
Estaba acostado en mi cama, leyendo mi libro... y las aventuras de Honey capturaron mi imaginación.
Adım Olivia Honey.
Me llamo Olivia Honey.
Honey Grahams, Crest, Lestoil veya Pine-Sol reklamlarında herkes kendi evinde.
En las publicidades de galletas, pastas dentales o productos de limpieza de la TV, todos tienen su propia casa.
Ballı Fındık Pastanesi'nin acilen yeni slogana ihtiyacı var.
Honey Nut necesita el eslogan de las pastas.
Nasıl olur da Ballı Ceviz Pastanesi için böyle bir slogan üretebilirsin.
¿ Cómo se te ha podido ocurrir ese eslogan para Honey Nut?
- Rahibe Honey.
- Hermana Miel.
Hadi Honey.
Vámonos, Honey.
- Hayır.
Mataste a Honey.
Haydi, honey.
Vamos, tesoro.