Huzur Çeviri İspanyolca
7,706 parallel translation
Mükemmel erkek arkadaş, mükemmel bir iş, mükemmel bir huzur.
Novio perfecto, trabajo perfecto. Paz perfecta.
Huzur duası ediyorum.
Sólo hacía una oración por paz.
"Bu huzur öğrencilerinin hayatını geliştirdikçe o da büyük keyif alıyor."
"Le da gran alegría ver cómo la paz se desarrolla en la vida de sus estudiantes."
Gözlerinizi yavaşça açarak huzur ve teklik hissini bugün gördüğünüz her şeye odaklayın.
Abre suavemente tus ojos. Lleva ese sentido de paz y unicidad a todo lo que veas hoy.
- Huzur içinde yemeğimi yemek istiyorum.
Quiero... Quiero comer mi cena en paz y tranquilidad.
Belki kanser kokusu alan kediler gibi huzur evlerinde takılmana sebep olan yaşlı takıntın sonunda Blaine'i korkutmuştu.
Quizás finalmente se asustó de tu extraña obsesión con la gente mayor que provoca que merodees los geriátricos como uno de esos gatos que pueden oler el cáncer.
Bu sabah kamu malına, huzur bozucu bir yazı yazarak zarar verdi.
Esta mañana dañó propiedad pública con un grafiti subversivo.
Huzur içinde kalın.
Estén en paz.
Ve huzur içinde yatıyordur.
Espero que descanse en paz.
- Huzur içinde yatsın.
Déjale descansar en paz.
Huzur.
Tranquilidad.
Yatıp dinlenecektim. Huzur ve sessizliğe ihtiyacım var.
Porque había pensado en recostarme y necesitaba paz y silencio.
Çünkü saldırıyı planlayan ve onurumuza saldıranlar hala ortalıkta dolaşıyor ve huzur içinde uyuyabiliyorlardı.
Porque, quienes planearon el ataque, lo ejecutaron y atacaron nuestro orgullo, todavía están durmiendo tranquilamente.
Hindistan, Pakistan'ın huzur ve sükuneti yok etmek istiyor.
India quiere destruir Pakistán.. .. paz y serenidad por completo.
Ruhu huzur bulsun.
Dios acoja su alma.
Huzur içinde düşünüp taşınabileceğim ve dua edebileceğim bir yer arıyordum.
Estaba buscando un lugar para reflexionar y rezar en paz.
Tanrım. Huzur ver bana. Değiştirmeye cesaret edemeyeceğim şeyleri kabullenmemi ve bilgeliği farketmemi sağla.
Dios, dame la serenidad de aceptar las cosas que no puedo cambiar el valor para cambiar las cosas que sí puedo y la sabiduría de saber la diferencia.
Huzur ver bana. Değiştirmeye cesaret edemeyeceğim şeyleri kabullenmemi...
... serenidad de aceptar las cosas que no puedo cambiar el valor para cambiar las cosas que sí...
Huzur ve kabul görmüş bir yere gidebilirsin.
Te mueves a través de un lugar de paz y aceptación.
Huzur içinde ölmemiş, o kadarını söyleyebilirim.
No murió pacíficamente, eso te lo puedo decir.
Bu yola beraber baş koyduk. Huzur ve refah içindeki Nassau'ya.
Luchamos juntos hacia este fin una Nassau estable y próspera.
Kamu malına, huzur bozucu bir yazı yazarak zarar verdi.
Hizo pintadas en una propiedad pública con un grafiti subversivo. EN TIEMPO DE MENTIRAS, DECIR LA VERDAD ES UN ACTO REVOLUCIONARIO.
Bulaşıcı bir hastalık Sorgenfri'deki Solgården huzur evini etkisi altına aldı.
Una enfermedad contagiosa se desató en el asilo Solgárden, en Sorgenfri.
Sekiz huzur evi sakininin durumu ağır ve hastaneye kaldırıldılar.
Ocho residentes están graves y han sido hospitalizados.
Taze nane, huzur, sükunet, doğanın çevremizi saran görkemi. - Değil mi?
Menta fresca, paz, tranquilidad, la majestad de la naturaleza sólo alrededor de nosotros.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.
Después de haber perdido sus vidas en esta tierra... se han convertido en nuestros hijos.
Bir adamın huzur içinde birasını içebileceği bir yer yok mu?
¿ No hay un lugar donde uno pueda tomar un cerveza en paz?
Huzur içinde yatsın.
En paz descanse.
Ne satarsan sat, huzur istersin.
Quieres tranquilidad, en cualquier cosa que vendas.
HUZUR İÇİNDE YAT.
EN PAZ DESCANSEN
Deniz, hava, huzur ve rahat!
Aire de mar, paz y descanso.
Bu kulübede tek başına değil bir yaşlılar evinde huzur içinde ölebilirsin.
Puedes morir en paz en un hospicio en el que te cuiden, no por ti mismo en este cuchitril.
Huzur.
Consuelo.
Huzur içinde yatsın.
Dios le acoja en su seno.
Amacım huzur bulmak, chi'mi yeniden uyandırmak ve günahlarımın kefaretini ödemekti.
Mi reto sería buscar paz, despertar mi chi y expiar mis pecados.
Bu yabancı topraklarda huzur bulamasam da işe yarayacağım.
Puede que no halle paz en esta tierra extraña, pero encontraré la forma de ser útil.
Huzur içinde uyuyun, hepiniz. Konuğumuz olarak.
Duerman en paz, todos ustedes, como nuestros invitados.
Tüm bunları çıkmadan başardıysan ruhu huzur içinde yatsın çıkma konusunda da başarılı olursun bence.
Bueno, si lograste todo aquello sin salir juntos, y puede que ella esté con Dios, entonces deberías hacerlo bien en una cita.
Huzur içinde yat
Descansa en paz
# Öteki dünyada çok huzur var. #
Escuché que luego de morir, uno tiene un largo descanso.
Genç ahalimiz için işleyecek toprak bulmak ve diğerleriyle huzur içinde yaşamak her daim Ragnar'ın hayaliydi.
Siempre fue el sueño de Ragnar encontrar una tierra que cultivar para nuestros jóvenes, y vivir pacíficamente unos con otros.
Ve yine, her iki kültüre de saygı duyulabileceğini ve birlikte huzur içinde yaşanabileceğini bana öğreten sensin.
Y aun así, eres tú quien me enseñó que es posible respetar dos culturas y vivir en armonía entre sí.
Sana şunu söyleyeyim hiçbir Saxon kralı krallığını huzur içinde ve başarıyla oğluna ve vârisine teslim edemedi.
Déjame decirte que, ningún rey sajón ha logrado jamás entregar su reino pacífica y exitosamente a su hijo y heredero.
Belki huzur içinde yatabilir.
Que descanse en paz.
Şu işi bitirip Patron Kang'ın huzur içinde yatmasını sağlayalım.
Terminemos con esto, y dejemos que el jefe Kang descanse en paz.
Nihayet huzur.
Peace again at last.
Ama sana asla huzur vermeyecekler.
Yo no puedo decir eso.
- Huzur istiyorsun.
Quieres la paz.
O, parlamentoyu ikna etmeye uğraşırken Nassau korsanları arasında aklı başında insanlar var diyecek lordlara. Huzur içerisinde kendi kendilerini yönetmeye hazır insanlar var diyecek. Kimse kulak asmayacak.
Pero mientras él trata de persuadirlos de que hay hombres razonables entre los piratas de Nassau hombres listos a gobernarse de modo pacífico y responsable nadie lo escuchará porque, en el siguiente cuarto, el embajador del rey Felipe de España estará sacudiendo con furia sus puños gritando sobre cómo estos mismos hombres razonables acaban de robar cinco millones de dólares españoles del tesoro real.
Burada huzur olamaz.
El resto no existe aquí.
- Huzur verdiklerinden normaldir. - Ev işleri epey hoşuma gider.
Disfruto de las tareas domésticas.