Ideas Çeviri İspanyolca
10,818 parallel translation
Fikrin var mı?
¿ Ideas?
İyi bir baba olmaya çalışıyorum ama hayat herkesi etkiliyor ve çocuklar kendi fikirlerini ediniyor.
Intento ser un buen padre, pero la vida continúa, elaboran sus propias ideas...
O nakit parayla bir şey yapacağını sanma evlât.
No te hagas ideas con ese dinero, hijo.
Plân yapmak ona göre değil.
Las ideas no son su fuerte.
Birçok planım, projem, fikrim var.
Oh, tengo planes, esquemas, Ideas en abundancia.
- Sezgilerin benimkiler kadar iyi.
- Bueno, tus ideas son tan buenas como las mías.
O harika fikirlerini bir daha ki sefere kendine sakla.
La próxima vez que tengas una de tus grandes ideas... quédatela para ti.
Fikirlerin hakkında ne demiştim?
¿ Qué he dicho sobre tus ideas?
Başka fikri olan?
¿ Más ideas?
Beyin fırtınası yaparak mı buldun yoksa tek başına mı düşündün?
¿ Eso viene de un aporte de ideas o fue un esfuerzo tuyo?
Fikirler.
Ideas.
Belli ki bir psikopatsın ve bu fikirlerin de delice!
¡ Obviamente eres una psicópata y esas ideas son dementes!
Ken Amca'n hep konuşur.
El tío Ken está lleno de ideas.
Fikirlerinde tedbir de yoktur.
No tiene cuidado al expresar sus ideas.
Osteria Francescana ismini yok etmeyi denediler... çünkü sanırım fikirleri zehirliyordum. Yeni nesli zehirliyordum. Büyükanne tariflerini zehirliyordum.
Así que intentaron eliminar el nombre de Osteria Francescana porque según ellos, yo estaba envenenando las ideas estaba envenenando a la nueva generación estaba envenenando las recetas de la abuela.
Fikirlerin güzelliğini o herkesten önce gördü.
Ella veía la belleza de las ideas antes que los demás.
"Bizi biz yapan fikirlerimizdir" diyen sen değil miydin?
¿ No eras tú el que decías "Somos nuestras ideas"?
Hepinizin plan hakkında fikri vardı, plan oluştu şimdi ise bir takım olmanız lazım.
Todos tenían ideas del plan, se unieron, y ahora necesitan ser un equipo.
Ama şunu biliyorum ki, benim mesajlarda yazdıklarım kaliteli bir düşünce yapısıyla destekleniyor.
Sí que sé, sin embargo, que la mía está fundamentada en ideas de calidad.
Bence bu tür konulara daha önce kafa yormuş biri işinize yarayabilir. Nasıl bir şey istediğinizi anlayabilecek biri.
Solo estaba pensando que podrías, sólo tener alguien con estas ideas que entienda este tipo de cosas como tú
Yapmadığını iddia ettiğin her şeyi daha az önce beni patakladığında yaptın.
¿ Me entiendes? Eres de ideas fijas, eso ya me lo dijiste cuando me pateaste el culo.
Çarmıha gerildikten sonra Nasıralının hayata döndüğü söylentileri başladığından beri kendini bu düşünceye kaptırdı.
Desde que todos empezaron a hablar del nazareno volviendo a la vida después de su crucifixión, ella bueno, ella tiene ideas.
Peki ya diğer düşüncelerim?
¿ Qué pasa con mis otras ideas?
Onların görevi Vahabi fikirleri yaymak ve İslamı komünizme karşı duracak kadar güçlü, birleşik bir uluslarararası güç haline dönüştürmekti.
Su trabajo consistía en difundir ideas wahabí y ayudar a convertir al Islam en una fuerza internacional suficiente fuerte y unificada para hacer frente a comunismo.
Ve onlar, Amerikan öğrencilerden kalan radikal fikirlerle geri geldiler.
Y trajeron con ellos ideas radicales de la izquierda estudiantil estadounidense.
Kabil'de, o fikirler Afgan öğrencilerin, Marksizm hakkında yazılmış Rusça'dan kötü çevrilmiş kitaplardan buldukları, sol kanat teorileriyle karıştırıldılar.
De vuelta en Kabul, esas ideas luego se mezclaron con otras teorías de izquierda que los estudiantes afganos encuentran en mal traducida libros rusos sobre el marxismo.
Öncelikle, bu fikirler Afganistan'da çok az etki bırakacaktı.
Para empezar, estas ideas tendrían poca influencia en Afganistán.
Ve medreselerin öğrettiği düşünceler Suudi Vahabiliği'ne yakındı.
Y las ideas que las madrasas enseñan estaban muy cercana al Wahabismo saudí.
Ama onun fikirleri Taliban'dan çok farklıydı.
Pero sus ideas fueron muy diferente de los talibanes.
Ama problem, bu fikirlerin sadece Afganistan'da değil, İslam dünyasının çoğunda toplumun hayal dünyasında yer elde edememesiydi.
Pero el problema era que estas ideas no había logrado capturar la imaginación del público, no sólo en Afganistán sino en la mayor parte del mundo islámico.
Bin Laden'in İslamcı düşünceleri dönüşmeye ve Vahabilik'in hoşgörüsüz ve modernlik karşıtı öfkesiyle karışmaya başladı.
Las ideas islamistas de Bin Laden comenzaron a mutar y mezclando con los intolerantes y la ira anti-moderna del wahabismo.
Al Zarqawi, Bin Ladin'in fikirlerinden çok etkilenmişti.
Al Zarqawi fue poderosamente influenciado por las ideas de Bin Laden.
O ve grubu, onların aşırı tuttucu fikirlerine inanmayan ve ölmeyi hak ettiğine karar verdikleri herkesi öldürdü.
Él y su grupo mató a todos que decidieron no creer en sus ideas fundamentalistas y merecía morir.
1980 ve 90'larda modern islamcı fikirlerle karıştığı Afganistan'a doğru yayıldı.
Se había extendido hacia el exterior a través de Afganistán en las décadas de 1980 y 90 donde se convertió y mesclado con las ideas islamistas modernos.
Ve şimdi Suudiler, İngilizler ve Amerikalılar'la birlikte aynı şeyi, tekrar yapmaya çalışıyor : cihadcıları ve onların fikirlerini Kuzey Irak ve Suriye'nin kumullarında öldürmek.
Y ahora los saudíes, junto con los británicos y los estadounidenses, están tratando de hacer lo mismo otra vez - para matar a los yihadistas y sus ideas en las dunas de arena de El norte de Irak y Siria.
Düşmanla nasıl başa çıkacağını düşünmek onu durdurmanın ilk adımıdır.
Superar en ideas al enemigo es el primer paso para superarlos en la pelea.
Tek istediğim insanların fikirlerimi görmesi.
Quiero que la gente vea mis ideas.
Yoon. Haber toplantımız var.
Oye, Yoon. ¿ Puedes compartir algunas ideas para la reunión de discusión de artículos de hoy?
- Belki daha düzgün düşünür.
Podría despejar la niebla de sus ideas.
İlk dönemi ve iki tarafın da sevmediği görüşlere sahip.
Es su primer mandato y tiene ideas que le han convertido en alguien impopular en ambos lados de los pasillos.
Kendini toplamak için bugün izinlisin ama bu gece raporuna ihtiyacım olacak.
Tómese el día para ordenar sus ideas, pero necesitaré su informe esta noche.
Yani ekibin fikirlerini, endişelerini ve duygularını paylaşabiliyor olması şart. Yargılama ya da tepki olmaksızın.
Entonces el equipo debe ser capaz de compartir ideas y preocupaciones y sentimientos sin... juicios o... repercusiones.
Kafamı düzene koyuyorum.
Lo prometo. Estoy ordenando mis ideas.
Kim olduğun ya da ne yapacağın konusunda sabit fikirlere ihtiyacın yok.
No necesitas ideas fijas sobre quién eres o hacia dónde te diriges.
- Mesela rahatlıkla şıklığı birleştirmeye gelince, bende fikir bitmez leydim.
- Oh, estoy lleno de ideas cuando se trata Para combinar confort y elegancia, mi señora.
Eğer sana patronluk taslamasaydım birçok fikre ve bir ölünün hırsına sahip bir barmen olurdun yalnızca.
Si no te hubiera mangoneado, no serías más que un camarero lleno de buenas ideas con la ambición de un maniquí.
- Oradakinin hep yaratıcı fikirleri vardır.
Ese de ahí es pura creatividad e ideas.
Ama hiçbir fikri duymadın ki henüz.
Pero si ni siquiera has oído sus ideas.
- Kadının cidden iyi fikirleri oluyor.
En realidad ella tiene buenas ideas.
İnsanları şüpheye itiyor.
Le da ideas a la gente.
Kafam açık.
Tengo las ideas claras.