Ido Çeviri İspanyolca
47,105 parallel translation
Evin gitti.
La casa se ha ido.
Şimdi burada oturmuş bu adamla... Sen yani... Toyota'da işe girmek zorunda kalmamış Avrupa'ya ya da öyle bir yerlere gidebilmiş ve ne yapacağını bilen birine benziyorsun.
Así que ahora pienso que este tipo, tú, tipo, pareces el tipo de persona que, de hecho, no tuvo que conseguir un trabajo en Lukazey's Toyota y ha ido a Europa o...
Belki de o randevuya gitsem hayatım çok daha farklı olurdu.
Toda mi vida podría haber sido distinta si hubiera ido a esa cita.
Evet, bir tane daha aldık ve şimdi her şey boka sardı!
Sí, tenemos otro. ¡ Y ahora todo se ha ido a la mierda!
O havuz olmasaydı muhtemelen olimpiyatlara katılamazdım. Evet.
Si no fuera por esa piscina, quizá no hubiera ido a las Olimpiadas.
En kötüsü.
Me alegra que no hayamos ido.
- Gitti.
- Se ha ido.
Baba gitmişti.
Papá se había ido.
Uzun zamandır buraya gelmemişlerdi.
Hacía mucho que se había ido.
O gitti ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.
Se ha ido y no sé qué hacer.
Dünya sona erecekti, ben öldüm Ve herkes gitmiş olacaktı.
El mundo llegaría a su fin, ya estaría muerto, y todo el mundo se ha ido.
Bear Stearns etkili bir şekilde gitti.
Bear Stearns ha ido efectivamente bajo.
Peki, gittiğinde ne olacak?
Bueno, que pasa cuando te hayas ido?
Sen mi balık tuttun
¿ Han ido a pescar?
Günler günleri kovaladı, bir baktı ki yiyecekler gitmiş ama ortada fare yoktu.
Él vio que la primavera había traído la comida que se había ido. Pero no había ratón.
" Ama fare gitti.
Pero el ratón se había ido.
Kız gitti.
La chica se ha ido.
O gitti, Jamie.
Él se ha ido, Jamie.
Uyandığımda babam gitti.
Cuando me desperté, mi padre se había ido.
Mısır'a gittin mi?
¿ Has ido a Egipto? ¿ Qué me decías?
Ne söylüyordun? Hayır, evet, Mısır'a gittim.
Sí, he ido a Egipto.
Hangi uzunlukta Yardıma gittin Halkın, başkan yardımcısı, Tarihe inecek
Los extremos a los cuales ha ido... para ayudar a su gente, señor Presidente, pasarán a la historia.
Gitti.
Se ha ido.
İyi yaşadın.
A ti te ha ido bien.
O eski günler nerelerde?
# Ya se han ido y no hay por qué vivir #
Bizim kızlarda yok.
Mis chicas también se han ido.
Senin yüzünden, artık yok.
Por ti, se ha ido.
Willie : Büyük hüsran yok olmuştu.
La gran tristeza se ha ido.
Çünkü altı aydır toplantılara gelmiyorsun.
No has ido a una reunión en seis meses.
- Orada olamadığım için özür dilerim.
- Lamento no haber ido.
Ben ölsem de...
Si hubiera ido...
Çok uzun süre burada değildim.
Me he ido demasiado tiempo.
Bazıları kapanıyor bile...
¡ Nueva York esta cayendo! Algunos incluso cerrando... ¡ ¿ todo mi dinero se ha ido?
Bu iş çok uzadı.
Esto ya ha ido demasiado lejos.
O yok artık.
Ella se ha ido.
Dresden'e gitmeliydin.
Podrías haberte ido a Dresden.
Herşey mahvolmuşken birkaç cesur ruh biz bildiğimiz herşeyi kurtarabiliriz.
Cuando todo se ha ido, podemos salvar algo significativo.
Bu götlerin, lanet bütçelerini idare etmek için sınıfımı kapatmaları gerekiyormuş.
¡ Deberían haber ido a mis clases para aprender a hacer presupuestos!
Gitti!
¡ Se ha ido!
Para gitti!
¡ El dinero se ha ido!
- Kamyonunun gittiğini Raees'e söyleyin.
Informa a Raees que su camión se ha ido.
Dört dakikadır yoktum.
Sólo me he ido por cuatro minutos.
Nereye gidiyor yıllar?
¿ A dónde ha ido?
Sevgilim, bunları sana anlatmam gerek çünkü gittiğim için benden nefret etmemelisin.
- MARY : -'Mi querido, necesito decirte esto'porque debes odiarme por haberme ido.'
Ben öldüğümde... Eğer ölürsem benim için bir şey yapman gerek.
'Cuándo me... haya ido, si me he ido...'necesito que hagas algo por mi.'
İşlerin nasıl gittiğini ve yapabileceğim bir şey olup olmadığını merak etmiştim.
Me preguntaba cómo han ido las cosas... si hay algo que pueda hacer.
Ben öldüğümde... Eğer ölürsem benim için bir şey yapman gerek.
'Si me he ido, si me he... ido...'necesito que hagas algo por mí.'
Tamam gittiler.
De acuerdo, se han ido.
Bu kadarı fazla.
Esto ha ido demasiado lejos.
Ama seninle birlikte Ve Frank muhtemelen istekli Kendini kurtarmak için her şeye yemin etmek
Pero contigo muertos y Frank probablemente dispuesto a jurar nada para salvarse a si mismo, me parece que las probabilidades están a medida que los propietarios como los ejecutivos de toda la vida, habrían ido a la cárcel.
- Ve Swamp Thing kaçar.
Y la Cosa del Pantano se ha ido.