Ilkel Çeviri İspanyolca
1,876 parallel translation
Gerçek şu ki, ilkel kavimlerin yenilikler konusunda bilgisi yok.
Bueno, lo cierto es que las tribus primitivas no están muy al corriente de las últimas tendencias.
Bu prosedürün ilk bypass ameliyatı olarak görülmesi biraz ilkel gelebilir ama organ bağış programının ilk örneği olarak görülmesi gayet mümkün.
t aunque el procedimiento pudo haber sido un poco muy crudo para ser considerado la primera cirugía de bypass, fácilmente puede ser visto como una temprana forma de programa de donación de órganos.
Eğer çok ilkel yaşam formları bunların içlerinde yaşayabiliyorsa, yaşam tüm kainata saçılmış olmalı.
Si formas de vida muy simples pudieran sobrevivir dentro de ellos la vida pudo haberse diseminado a través del universo.
O ilkel bir omurga geliştirmiştir.
Ha evolucionado una columna primitiva.
Eğer bu gün problemleri düşünüp, çözebiliyorsak ; bu ilkel balıklara teşekkür etmeliyiz.
Es gracias a estos peces primitivos que podemos pensar y resolver problemas hoy en día.
Çöllerin genişlemesi durmuş, ve devasa ilkel kozalaklı ormanlar karada bir araya gelmeye başlamıştı.
Los desiertos han dejado de crecer, y enormes bosques de coníferas primitivas empiezan a colonizar de nuevo la tierra.
Ona ne oldu bilmiyorum ama birdenbire bir mağara adamı gibi güçlü ve ilkel bir hale geldi. Acaba bana vuracak mı?
No sé lo que le pasó, pero de pronto se hizo tan fuerte tan primitivo, como un cavernícola.
Ben artık ilkel bir adamım.
Soy un hombre de institución ahora.
Sizin ilkel, iğrenç lisanınızla dilimi asla kirletmem!
Nunca me ensuciaría la lengua con vuestra bilis primitiva.
Rüyaların dili, ilkel korkuların dilidir.
El lenguaje de lo sueños es el lenguaje de los miedos primigenios.
Kendini korkutanla yüz yüze gelmek kadar ilkel bir duygu olamaz.
No hay como un hombre que se enfrenta cara a cara con lo que lo aterra.
Ama bu kadar ilkel bir ırk tarafından yetiştirilmiş birinden beklenir bir şey sanırım.
Pero debe ser de suponer de alguien criado por una raza tan primitiva.
Bu ilkel ırkı çok fazla önemsiyorum... Kripton'u önemsediğimden daha fazla.
Le debo mucho a esta raza primitiva... más de lo que puedo decir de Krypton.
Tok'ra'ya göre bu dünyanın insanları oldukça ilkel.
Según la Tokra, la gente de este mundo es bastante primitiva.
İlkel, kesinlikle ilkel.
Es primitivo, definitivamente primitivo.
İyi, ama Pegasus Galaksi'sindeki her ilkel tarımsal toplumla dost olmak zorunda mıyız?
Correcto ¿ pero necesitamos hacernos amigos de todas las sociedades agrícolas primitivas de la galaxia Pegasus?
Dron koltuğu olmadan baltaları ve bıçakları olan bir avuç ilkel haydut olurlar.
Sin la Silla Trono sólo son un puñado de matones primitivos con hachas y cuchillos.
Tamam, senin ilkel törelerinle ilgilenmiyorum, tamam mı?
Bien, no estoy interesado en sus tabúes primitivos, ¿ bien?
Dalga mı geçiyorsun? Biliyorsun evim, annemler her gittiğinde sen ve ilkel arkadaşlarının sığınabileceği bir in değil.
Tu sabes, mi casa no es una fraternidad para que tu y tus amigos Neandertales festejen cada vez que mis padres no están.
Bak, belki bizim küçük ormanımız çok ilkel gözükebilir senin gibi dışarıdan gelen çantalı birine...
Quizá nuestro bosque le parezca primitivo a un tipo con una bolsa.
Seni ilkel yaratık.
¡ Mono riflero de seis dedos!
Beynimizin en ilkel haliyle aşık oluruz, sürüngen beyni.
Nos enamoramos con la parte más primitiva de nuestro cerebro. El cerebro reptiliano.
Kendimi, ormanda yaşayan, ateşin etrafında dans eden... hikayeler anlatarak kıvılcımlara bakan... ilkel bir kabile bulmuş antropolog gibi hissediyorum.
Me siento como un antropólogo... que encuentra una tribu primitiva alrededor de un fuego en el bosque... contando historias, con chispas volando por el aire.
- Fazla ilkel?
- Primitiva.
Bu dünyada, görünenin altında, ilkel ve vahşi bir gücün olduğuna ve onun, sizin hayatta kalmanız için gerekli olan fazladan gücü vermek için uyandığına inanıyorum.
Creo que hay una fuerza en el mundo que vive debajo de la superficie Algo primitivo y salvaje que despierta Cuando necesitamos un empujón extra sólo para sobrevivir
Genç göğüslerde en ilkel korkuları ateşlemek için yaşıyor!
¡ Despierta el miedo en los jóvenes corazones!
İnsan aklı "o yeri" anlamakta çok ilkel kalıyor.
La mente humana es muy primitiva para entender eso.
Gerçek şu ki, insan aklı çoğu sorumuzun cevabını anlayamayacak kadar ilkel.
La cuestión es que la mente humana es aún muy primitiva, para entender las respuestas a la mayoría de nuestras preguntas.
Neden yükleme rıhtımına gidip hikayenle o ilkel adamlardan birini kandırmaya çalışmıyorsun? Onlardan birinin sana inanacağına eminim.
Por qué no vas al área de descarga para tratar de convencer a uno de esos neandertales de tu historia seguro alguno te creerá.
Bu ilkel.
Algo primario.
Çok ilkel yapılmış.
El trabajo es primitivo.
Operasyon çok ilkel şartlarda gerçekleştirilmiş.
Su transplante se realizó en menos que "circunstancias ideales".
Ama ister Rand ister Caledonia'lı olsun ilkel önyargı veya kökten dincilik yüzünden boş yere başka canlar kaybolsun istemiyorum.
Pero me niego a ver más vidas sean Rand o Caledonias, perdidas sin sentido debido a unos arcaicos prejuicios de extremistas religiosos.
Uzun menzilli taramalar, evrensel boyutta ilkel sibernetik yapıların varlığını doğrular.
Seguimos la estela de su Esfera. Escáneres de largo alcance confirman la presencia de construcciones cibernéticas sin refinar a escala mundial.
Sekiz bin yıl önce, iki Thanagarlı kanun görevlisi ilkel bir gezegende mahsur kaldılar.
Hace 8.000 años, dos oficiales Thanagarianos se encontraron varados en un planeta primitivo.
Çizmelerime ulaşmak için ilkel bir makara sistemi icat etmeliydim. Ben bunu yapana kadar...
Tuve que inventar un sistema de poleas rudimentario para alcanzar mis botas y para cuando lo había hecho...
Sizin beden dediğiniz pembe renkli ilkel şekilden iyidir.
Mejor que esa forma rosa y cruda a la que llaman cuerpo.
Karanlıkta yaşayan bir gölge. Uğultulu Koridorlardan kaçmış ilkel bir gölgeydi.
Una sombra viva, en la oscuridad una sombra que había escapado de la Sala de los Alaridos.
Mantığın, ilkel inançlara karşı savaşı kazandığını düşünürdüm, fakat Tanrı'larına doğru yürüyen bu inançlı kalabalık yeterince şaşırtıcı.
Yo solía pensar que la razón había ganado la guerra a la superstición pero es inquietante observar las masas de fieles en Lourdes.
İlkel köpekbalıkları, sıklıkla avlanırlar.
Los tiburones primitivos constantemente están cazando.
İlkel kozalaklılar.
Coníferas primitivas.
İlkel durum. Çok heyecanlıdır ama oturup bir fıçı puding yemek de öyledir.
Es excitante, pero también Io es comer 4 kg de pastel.
İlkel bir beyin açısından yeterince gelişmiş teknoloji her zaman için büyü gibi görünür.
Para una mente primitiva, cualquier tecnología avanzada es indistinguible de la magia.
Çok doğal. İlkel bir beyin açısından, yeterince gelişmiş teknoloji her zaman için büyü gibi görünür.
Para una mente primitiva, cualquier tecnología avanzada es indistinguible de la magia.
İlkel insan.
¡ Homo sapiens!
Ama bu çok ilkel.
Pero eso es muy... primitivo.
Ne ilkel.
Que salvajes.
İlkel Neanderthal'den Cro-Magnon'a... ilk savaşçılardan ortaçağ şövalyelerine.
Desde el primitivo Neandertal y Cro-Magnon hasta los antiguos guerreros y caballeros medievales.
- İlkel canlılar güneşin neden her akşam battığının cevabını doğaüstü ilahlarda arar.
Las divinidades sobrenaturales son la respuesta primitiva... a por qué se oculta el sol por la noche.
- İlkel bir haberleşme cihazı.
Es un dispositivo primitivo de comunicación.
İlkel türler, bizi büyüyle suçlardı. Ama bu sadece bilimin hassas şekilde tatbikidir.
Las especies primitivas nos acusarían de magia pero es meramente la tierna aplicación de la ciencia.