Ilâhi Çeviri İspanyolca
83 parallel translation
Tüm milletlerin kalbini kazanmak gibi ilâhi zarafete sahip bir eşim olduğu için kadere teşekkür ederim.
Y agradezco también a Dios... que me dio una mujer... con el sagrado don de... conquistar el corazón de todos.
Çocukken ilâhi söylediğim koroyu görememişsin demek.
Fuiste a la iglesia equivocada cuando yo cantaba en el coro.
Takdir-i ilâhi bizi koruyacak ve huzur içinde olacağız.
Que la Divina Providencia nos acompañe siempre y la paz esté con vosotros hermanos.
Ama sizin gibi bir oyuncu, inançlı olsa da olmasa da bunu ulvi bir sinema şölenine dönüştürebilir. Sinema dilini kullanarak basit, yalın ama yine de anlamlı imgeler yardımıyla ilâhi bir şiiri ortaya çıkarabilir. Roland Barthes'ın da dediği gibi sintagmatik içinde birazcık John Ford bulunan...
Pero sé que, mejor que un artista como usted, nadie, sea creyente o no podrá comprender que un cierto cine, digamos estructuralista puede recuperar una poesía sublime a través de imágenes primarias desnudas, elocuentes en su pobreza sintagmática, como decía mi amigo Roland Barthes.
Hayat, ilâhi gücün bir tezahürü olarak var olmakta.
La vida existe por el poder divino.
Ne ilâhi bir koku.
¡ Qué perfume maravilloso!
Bu ilâhi bir işe yaramıyor.
El canto no funciona.
İkinci ilâhi için ona hâlâ ihtiyacımız var.
¡ Aún la necesitamos para el segundo canto!
Başka bir ilâhi daha var.
Hay otro canto.
O doğru ilâhi!
¡ Es el correcto!
İşte... bizi tekrar taşa çevirecek olan ilâhi.
Toma, es el canto para regresarnos a la piedra.
Gabrielle, ilâhi bu!
¡ Gabrielle, este es el canto!
Masa üç ilâhi din tarafından da aranan kutsal bir nesne.
Esa Mesa es un objeto sagrado codiciado por las tres grandes religiones monoteístas.
Yoksa ilâhi elin işi mi?
¿ O el trabajo de una mano divina?
Büyük bir dolap çeviriyorlar, çünkü üç gündür 79. ilâhi çalıyor.
Una estafa. Hace tres días que repiten el Salmo 79.
ister takdir-i ilâhi deyin, ister doğal seleksiyon..
Intervencion divina o seleccion natural
Ancak âşıkların şifreleri beyin ya da ilâhi müdahaleyle çözülemez.
Pero las claves de amantes no se descifran ni con intervención divina.
Evet ama ilâhi bir yeteneği vardı.
- Pero era santa.
Maggie, ilâhi kitabı öyle oraya buraya sürülmez.
Maggie, los cánticos no son para eso.
Clark, her ne kadar, Lois'in ilâhi kudret hikayesine katkıda bulunmak istesem de, o sırada baygın halde yatmakla meşguldüm.
Clark, por mucho que quiera colaborar con la intervención divina de Lois. Estaba un poco ocupada estando inconsciente.
Benimle beraber Hampshire'a geliyor. Babamın ikimiz hakkında da ilâhi planları var.
Irá conmigo a Hampshire, mi padre nos prepara para bendecirnos.
İsa adına ruhlarımızı da ilâhi lütfunla besle.
Nútrenos el alma con tu gracia celestial, en el nombre de Jesús y por su amor.
Doğallık, esinlenme ve Romantiklerin yaptığı gibi ilâhi rehberlik arayışı Baudelaire'in ilgisini çekmezdi çünkü ona göre şiir daimi emekti...
Espontaneidad, inspiración,... el impulso romántico a buscar la guía celestial... carecía de interés para Baudelaire, para quien la poesía era un trabajo sin límites...
Bir gün içerideki radyodan gelen muhteşem bir müzik duydum, ve gerçekten de duyduğum en tatlı ilâhi gibiydi.
Y recuerdo haber pasado un día y haber escuchado algo de la radio de adentro... como el himno más dulce que jamás hubiera oído.
Biri ilâhi için, biri de günah çıkarma içindi.
Una vez para la misa, y otra para la confesión.
"Sonumuzu şekillendiren ilâhi bir kudret var,..." Nasıl istersek öyle yontarız. "
"Hay una divinidad que moldea nuestros fines labrando toscamente como seremos."
Çekiciliği ilâhi...
Es llamativo. Es bíblico.
Büyük bir güçten gelen kader ya da ilâhi ironi yüzünden kendimi bir kez daha Brideshead'de bulmuştum.
Ya sea por el destino o por la divina ironía de una fuerza superior me encuentro una vez más en Brideshead.
Bilirsin, buna bir şekilde ilâhi bir elin değmemiş olmasına inanmak çok zor.
S - s - sabes, Es- - Es realmente difícil de creer que no hay una mano divina involucrada de alguna manera.
Tanrıyı bir kez gördüğünde sanki ilâhi makamlardan puşt gibi davranma yetkisi elde ediyorsun.
Ves a Dios una vez y de pronto tienes el permiso divino de actuar como un imbécil.
Majesteleri, bence İskoç tahtının çok küçük bir kıza geçmesini ilâhi bir müdahale olarak görmeliyiz.
Excelente. - Su Majestad. Pienso que debemos ver como un acto de intervención divina este paso de la corona de Escocia a una muy joven niña.
Ve şu işe bak ki, Henry Dahl temize çıktı sanki ilâhi bir işaret gibi.
Quién lo iba a decir, Henry Dahl fue exonerado... Exactamente.
"Bir küçük kasaba hayatının ilâhî bir övgüsü..."
En donde se relata una vida pueblerina,
İlâhi kıralımız Hazreti İsa'ya...
Para Cristo, nuestro rey celestial
Bu takdir-i İlâhî değil de nedir?
Si esto no es peligroso, no sé lo que puede ser peligroso.
Bunların gazetede yayımlanması takdir-i İlâhî.
Parece que algo debe andar mal aquí. Por todos...
Kısacası, yalnızca ilâhî otoriteyi tanıyan bir rahip,... insanların onu suçlayacağı korkusuyla, deliriyor yani.
Así que, tenemos a un sacerdote que reconoce sólo la autoridad divina,... y ante el temor de ser condenado también por los hombres por sus colosales fraudes,... se vuelve loco. ¿ Les parece justo? - Justo.
İlâhi büyük mağaradaki sunağın altında bir parşömende.
El canto está en un pergamino debajo del altar de la caverna.
İlâhi bir görünüşünüz var, gözlerinizden nur fışkırıyor.
Señor, usted ha nacido con huesos de Inmortal, sus ojos irradian luz divina.
Bize hayat verdin ve bizleri o şeytandan sadece senin ilâhî müdahalelerin kurtarabilir.
Nos dio vida y sólo su divina intervención nos salvará del diablo.
İlâhi saadete giden yol ondan geçiyor.
Ella es el camino a la dicha de los cielos.
"... "Bana Evimin Yolunu Göster" başlayacak. " " Bir küçük kasaba hayatının ilâhî bir övgüsü... "
"Enséñame el camino a casa",... en donde se relata una vida pueblerina.
Meg İlâhi 41'i oku ve söyleyene kadar durma.
Meg, lee el salmo 41, sigue hasta que te diga :
Dışarıyla görüşme yapmam için günde beş dakikam var. İlâhi hattını aramam limitsiz.
Tengo cinco minutos al día para mis llamadas... y tiempo ilimitado para "Un Salmo Diario".
İlâhi için çok teşekkür ederim.
Muchas gracias por esta obra.
Buranın patronu. İlâhi söyleyenlerle işimiz olmaz.
Soy el jefe.
İlâhi bir şeydi.
Semejante a los dioses.
Çantası yeni el ilânları ile dolu Pernille ile birlikte okulda ilâhî kitapları üzerine çalışma yapacaklar.
Y llena tu mochila con himnos extras para la escuela.
Şu ilâhî kitabını güncelliyorlar.
- Había nuevo himnos en los libros.
Tüm şu ilâhî kitaplarını alıp bu sabah gitti.
Pero... ella salió esta mañana con todos los himnos.
Sarah ile ilk tanıştığımda Tanrı'dan bir ses duydum. Evlen onunla. İlâhi yollardan mı geldi, yoksa başka bir şey miydi hiçbir zaman bilemedim.
Cuando conocí a Sara por primera vez, oí la voz de Dios casate con ella nunca he entendido si estos visiones eran de origen divino o más.