Insanlık Çeviri İspanyolca
3,428 parallel translation
Fakat, efendim eğer zamanında büküm hızına ulaşamazsak tüm insanlık yok olur.
Pero, Señor, si no salimos a tiempo, toda la humanidad estará perdida.
Diane, bu da insanlık atığının bir parçası Tammy aynı zamanda benim eski eşim.
Diane, esto es un pedazo de basura humana, llamado Tammy, que además es mi ex esposa.
William Kennedy "Yüzyıllık Yalnızlık" ın Yaratılış Kitabı'ndan sonra tüm insanlık tarafından okunması gereken ilk kitap olduğunu söylemiştir.
Van a disfrutar de vuestra visita aquí. William Kennedy dijo, "Cien años de soledad" es la primera obra literaria desde el libro del Génesis que debería ser de obligada lectura para toda la humanidad.
Onun hikayesi de bize acı gerçeği hatırlatıyor savaş ne kadar korkunç olsa da insanlık tarihine en büyük yön veren olaylardandır.
Este relato nos recuerda esa incómoda verdad. Que las guerra, aunque aterradora es uno de los principales factores de cambio en la Historia.
Sonra, 21 Ocak 1793'te insanlık tarihi için çok önemli bir olay gerçekleşti.
Luego, el 21 de enero de 1793, hubo una ruptura decisiva en la historia humana.
Onlar için insanlık tarihinin geri kalanı bir söylenti bile değildi.
El resto de la historia humana Ni siquiera era un rumor.
70,000 yıllık insanlık tarihi - düşündüğümüz, bildiğimiz ve hiç anlatmadığımız diğer hikayeler.
70.000 años de historia de la humanidad algunas historias que creíamos conocer y otras que nunca nos contaron.
Burada elbaskısıyla ilgili... çok yaygın ve olağan bir şey var... - tüm dünyadaki ilkokul çocuklarının hala yaptığı gibi - elinde olmadan... insanlık tarihinin en başından beri burada duran... insanların tuhaf bir biçimde bağlarını hissedersin.
Hay algo tan común, tan normal, en hacer la huella de una mano - niños en escuelas de todo el mundo siguen haciéndolo - que es inevitable sentir una extraña conexión con aquellos habitantes de estas cuevas, en los comienzos de la historia humana.
Tembellik, insanlık tarihinde küçümsenen... bir güce dönüşür.
Resulta que la pereza es una motivación subestimada en la historia de la humanidad.
Burada olan şey, erken insanlık tarihinde... başka bir büyük gelişme.
Lo que aquí vemos es otro gran avance en la historia humana temprana.
... ve süper volkan patladığında dünyanın tamamı küllerle kaplanacak ve bütün insanlık binlerce yıl boyunca umutsuz bir şekilde karanlığa gömülecek. Doğru.
Y cuando el gran volcán explote, el mundo entero se cubrirá de ceniza y toda la humanidad se sumergirá en la oscuridad y la desesperación durante cientos de años.
Çin hükümeti bunu bir insanlık krizi olarak görüyor ve kıyınıza çıkmak için müsaade talep ediyorum.
El gobierno de China considera esto una crisis humanitaria, y deseo llegar hasta sus costas.
insanlık ile beraber erdem göstermek, efendim.
Mostrar virtud con humanidad, mi Señor.
Bunu yapmamak insanlık dışı olur.
Sería inhumano no hacerlo.
Bütün insanlık için sıcak bir ışık.
Una cálida luz para compartir con la humanidad.
"Bütün insanlık için sıcak bir ışık."
"Una luz cálida para toda la humanidad."
Bunu reddedebilirsin ama insanlık farklı düşünüyor.
Si no fuiste tú, ¿ entonces quién fue?
Bu, tüm insanlık, tüm dünya için yeni bir başlangıç olacak.
Esto marcará el comienzo de una nueva era... Para este mundo, para toda la humanidad.
Bütün insanlık adına konuştuğunuza inanmıyoruz.
No creemos que hablen en nombre de toda la humanidad.
Higgs anons edildiğinde biraz gurur duydum açıkçası ama insanlık için gurur duydum.
Me sentí orgulloso cuando se anunció el Higgs, pero me sentí orgulloso por la humanidad,
Zaman Yolcusu Bir, insanlık tarihinin ilk zamanda yolculuğu için hazır mısın?
Crononauta Uno, ¿ está listo para ser el primer humano en viajar por el tiempo?
Sen olmazsan Curtis, insanlık yok olur.
Sin ti, Curtis, la humanidad dejará de existir.
Yani insanlık tarihindeki en büyük buluşu bize yalan söyleyen bir adama emanet edelim öyle mi?
Entonces ¿ Le confiamos el hallazgo mas importante en la historia humana al hombre que te acaba de mentir? ¿ Es eso?
Bu insanlık için küçük bir adım...
Fue un pequeño paso para el hombre...
İçinde biraz insanlık kaldığını sanmıştım.
Creí que podría haber algo de humanidad en ti.
Mantık. Günü en iyi şekilde atlatmayı sağlayan 10 bin yıllık insanlık deneyimi artıkları.
lógica permanece incluso después de 10.000 años la experiencia humana la mejor manera de pasar el día.
Size, insanlık tarihinin... " en önemli filminden bahsediyorum!
"trabajar en la película más importante de la historia de la humanidad"
Ve sonra, bütün insanlık aydınlanıyorsa... dünya değişti.
Y si toda la humanidad se ilumina, la Tierra cambia
Bu, benim için küçük, insanlık için büyük bir adım.
Un pequeño paso para el hombre, un gran salto para la humanidad...
Bu insanlık tarihinde yapılmış ilk daimi hareket makinesi.
Esa es la primera máquina de movimiento perpetuo... en la historia de la humanidad.
Oradaki insanlık dışıydı.
Era inhumano ahí.
Ancak insanlık açısında, bunların ne anlama geldiğini göz ardı edemezsiniz.
Pero lo que no se puede perder de vista es lo que todo esto significaría en términos de seres humanos.
Sende hiç insanlık hissi yok.
No tienes, como, nada de sentimientos en lo absoluto.
Koca insanlık tarihi boyunca, gidilmiş en uzak yere o anda ulaşılmıştı.
A través de toda la historia de la humanidad, en ése momento era cuando alguien había viajado más lejos.
İnsanlık şalteri.
El interruptor de la humanidad.
- İnsanlık.
La humanidad.
İnsanlık tarihinin geniş alanı içerisinde İskender'in imparatorluğu bir kalp atışıydı, saf bir dumandı fakat o Yunan ve Pers dünyalarını karıştıran dev, kanlı bir kültürel çırpma teli gibi davrandı.
Perdido en la inmensidad de la Historia, el imperio de Alejandro fue una gota de agua, una nube de humo, pero se comportó como una batidora cultural, gigante, sangrienta - que mezcló el mundo griego y el persa.
İnsanlık bağlarına sarılmana bayılıyorum.
Me encanta cuando sacas a relucir tu humanidad.
İnsanlık adına, size teşekkür borçluyum.
Como representante de la humanidad, les doy las gracias.
Ben insanlığı yok edeceğim ve kendi güçlü yaratık ırkımı yaratacağım.
Voy a destruir a la humanidad... Y crear una nueva raza de criaturas.
İnsanlık tarihindeki en kötü şey.
Es Io peor que pasó en la historia de Ia humanidad.
Nazi Almanyası'nın en kirli çamaşırlarına tanık oldu. İnsanlık tarihindeki en büyük suçu işleyen insanları sorguladı. Adalete teslim etti.
Él realmente tuvo que mirar dentro el oscuro corazón de la Alemania nazi e interrogar a las personas quienes cometieron los mayores crímenes en la historia de la humanidad y llevarlos ante la justicia.
İnsanlık suçu işledi suçsuz olduğunu savunarak mesuliyetini reddetti...
Se le acusa de crímenes de lesa humanidad, cargos que ha rechazado declarandose no culpable...
Trene binen değerli azınlık insanlığın son hayatta kalanlarıydı.
Los pocos que lograron subir al arca... son los últimos sobrevivientes de la humanidad.
İnsanlık.
La humanidad.
İnsanlık da biziz.
Nosotros la humanidad.
Artık insanlığa liderlik etmek için kutsal bir görevin var.
Y ahora tienes la sagrada responsabilidad de liderar a toda la humanidad.
İnsanlık tarihinde görülmemiş derecede istihbarat ürettiğimiz gibi,
Así como generamos más información que la producida en la historia,
J. William Leonard ABD Hük. "Sınıflandırma Şefi" 2002-2008 insanlık tarihinde görülmemiş derecede sır üretiyoruz,
J. William Leonard "Zar de los Secretos", EE.UU., 2002-2008 generamos más secretos que los producidos en la historia, y aun así, nunca re-evaluamos fundamentalmente la capacidad para controlarlos.
İnsanlık.
Humanidad.
Ve onlara sadece bir film yapmadıkları hissini verdim. İnsanlık için önemli bir şey yapıyorlar.
Les di la sensación de que no estaban haciendo solo una película, sino que estaban haciendo algo importante para la humanidad.
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37