English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ I ] / Issız

Issız Çeviri İspanyolca

406 parallel translation
Issız bir yerdeki zavallı bir benzinci mi?
En una miserable estación de servicio en medio de la nada.
# Issız bir gecede bir adam yürüyor # # Tek ses, sadece gecenin sesi #
Un hombre camina en la noche solitaria.
Issız görünüyor.
Parece vacío.
Issız vadiden geçmelisin.
Tienes que ir al valle solitario
Issız?
¿ Soledad?
Issız bir arazi fakat sakin bir yer.
Una tierra solitaria pero tranquila.
Issız bir adada olmak gibi.
Como sobre una isla desierta.
Issız adaya terketmek?
¿ Ahorcarla...?
Issız sokaklarda sadece Moraldo kalır.
Por las calles desiertas, como todas las noches, Moraldo camina solo.
Issız bir adaya sürgün edilebilirsiniz! Hatta hayatınız bile tehlikeye girebilir!
Podríais ser desterrado a una isla desierta, o peor aún, podríais ser condenado a pena de muerte.
Issız, keşfedilmemiş bir yer.
Es un mundo desconocido, salvaje.
Issız bir yerde uzanıp, bir başına ölmeyi...
Se tumban en algún sitio, donde sea, y agonizan solos.
Issız adaya düşenler bile asla böyle bir manzara görmemişlerdir.
Jamás un náufrago se había enfrentado a un futuro tan aciago.
Issızlığın ortasındayız ve Alman ordusu tarafından kuşatılmış durumdayız.
Estamos lejos de todas partes, rodeados por el ejército alemán.
Issız bir yerde, ukulelemin üstünde oturup kalacaktım.
Podría estar en medio de la nada, sentada encima de mi ukelele.
Issız bir adada olmak istiyorum.
Casi prefiero una isla.
"Issız bir ada gibi"
Que el mar cubre.
Issız bir adadayız.
Estamos en una isla deshabitada.
" Issız bir dünyanın tecrübesini... inkar etmemeyi seçerek, Batı'ya ulaşmak için, 100.000 tehlikeye meydan okuyan sevgili kardeşlerim.
" Oh, hermanos, quienes ante miles de peligros... llegasteis a los confines de Occidente,... no os negueis a conocer... siguiendo el sol del mundo deshabitado.
Issız gecelerde kalbim hep seni aradı, hiç hissetmedin mi?
¿ No oyes en las noches de soledad cómo te llama mi corazón?
Issız bir evde yalnız yaşıyorum.
Vivo sola en una casa desolada.
Issız bir Karpat Bölgesi. Ukrayna Huzulları'nın diyarı.
Los Cárpatos son la tierra del pueblo gutsul, olvidado por Dios y la gente...
Hayır. Issız bir adadır.
No, está despoblada.
Burada 50 kişiyiz. Ama çevrede daha da fazlası var. Issız tren yollarında, amaçsız yollarda.
Sí, sólo unos 50, pero hay muchos más desperdigados por ahí... en estaciones de tren abandonadas, vagando por los caminos.
Issız ama kristal ve mineral açısından zengin.
Está desierto, pero es rico en minerales.
Issız bir ada.
Es una isla desierta.
Issız görünüyor.
Se ve desierta.
Issız bir yer biliyorum.
Sé de un lugar desierto.
Issız.
Aislada.
Issız kayalıklarda, sahipsiz, yitik. Başka bir sonu olur mu?
¿ Cómo sobreviviría perdido y sin amo en las piedras de una tierra baldía?
Issız bir adada iyi bir arkadaş olurdun.
¡ Tendría mejores socios en una isla desierta!
Issız bir adada değil, Londra'nın göbeğindeyim.
Bueno, no estoy en una isla desierta, Estoy en el centro de Londres.
Issız adanda kafanı dinleyebiliyor musun?
¿ Estás jugando al buen salvaje?
Issız ve bakir topraklarda zaman akıp geçti.
En el desierto de la soledad, el tiempo se deslizó.
Issız caddelerde yürüyor bodur ağaçların, boyası dökülen duvarların karanlık sundurmaların yanından geçiyorsun.
Caminas por las avenidas desoladas, entre árboles escuálidos, fachadas peladas, portales negros.
Issız yollar.
La noche cerrada del verano noruego.
- Tanrı adına sana söz veriyorum.Issız yerlerde olacağım - Söz veriyorum sana hastaneler yetimhaneler yapacağım
Te prometo por el Dios que tanto tiempo he ignorado, te prometo que construiré hospitales y orfanatos.
Issız bir adada seninle yalnız kalmayı ister miyim bilmem.
No sé si me gustaría estar solo contigo en una isla desierta y sin comida.
Issız Kalküta'da Venediklinin ismi.
Su nombre de Venecia, en Calcuta desierta.
Issız bir yerin ortasındayız.
Estamos en medio de la nada.
Issız bir ada gibi.
Es como una isla desierta.
Issız görünüyor.
Parece desierto.
Issız adaları geçmek bir yana geçimlerini Filipinlilerden sağlayan geride kalan... 250.000 Japon askeri ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.
Evitar islas aisladas es una cosa... pero dejar en la retaguardia... 250 mil soldados japoneses... abasteciéndose desde Filipinas... significa un riesgo peligroso e innecesario...
Issız bucaksız bir yerdeyiz.
Te lo estoy diciendo, estamos en el medio de la nada.
"Issız bir adada kalsa, isteyeceği tek şey ne olur?"
" ¿ Qué es lo único que desearía en una isla desierta?
Issız bir sokakta bir kız çocuğuyla karşılaşıyoruz.
En una calle desierta encontramos una niña.
Issız bir Araptı.
Un árabe solitario.
- Issız, kimsesiz bir yer.
Parece que no haya nadie.
Issız tarlalarda
Quien salió al encuentro del Toro
Issız bir ada galiba?
¿ Esto está desierto?
Issız tabi Tanrı yanımda olmasaydı. - Hücrede yalnız değil miydin?
Solitarios, si el señor no me acompañara.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]