Jelly Çeviri İspanyolca
179 parallel translation
Jelly Roll'un opera gibi okunduğunu duymuş muydun hiç?
¿ Alguna vez oíste a Jelly Roll cantado como una ópera?
O şarkı Jelly Roll değil, dostum.
Una canción de Jelly Roll, hombre.
Dün radyoda Jelly Roll'u dinledin mi?
¿ Oíste ayer el programa sobre Roll Morton?
Şişko Sam'in, el altından içki sattığı lokali. Şehrin en iyi mekanı! - Selam, Jelly.
Este es mi lugar. "El Gran Golpe del Gordo Sam", el mejor lugar del pueblo.
Jelly! Aç çabuk!
¡ Jelly, Jelly, abre!
Anayoldan saptı..... Jilly'nin tarlasından kuzeye doğru gidiyor.
Sale de la vía principal, dirección norte a través de Jelly's Field.
Jelly!
¡ Glaseadas!
Aileni yaktıklarını görmek mi istiyorsun? Tüm yağı temizledim!
¿ Quieres ver cómo se queman tus padres? Bin Jelly? He recortado toda la grasa!
Seni seviyorum Jelly.
Te amo, Jelly.
Sanırım öyleyim. Jelly Baby alır mısınız?
Supongo que lo soy. ¿ Una golosina?
Jelly Baby mi?
¿ Golosina?
1931 yazı, Boston'daydık. Jelly Roll Morton, Virginian'a bindi.
Jelly Roll Morton se embarcó en el Virginian, en Boston,... en el verano de 1931.
Jelly Roll, buharlı bir gemi ile Avrupa'ya yolculuk yapmanızın nedeni nedir? Şimdiye kadar yalnızca Mississippi'de aşağı ve yukarı yolculuk yaptınız!
Jelly Roll, ¿ cuál es la razón de que viaje a Europa en un barco de vapor,... cuando nunca se embarcó en nada que fuera mayor que un cigarro?
"Hey, Jelly, senden daha iyi piyano çalan birisi var."
"... hay alguien que toca el piano mejor que tú ".
Kahretsin! Jelly, sen cazı icat eden kişiydin!
"¡ Maldita sea, Jelly, fuiste tú quien inventó el Jazz!"
Jelly Roll Morton çalmadı, notaları okşadı.
Jelly Roll Morton no tocaba ; acariciaba las notas.
Jelly Roll Morton, bu yolculuğun geri kalanını kamarasına kapanıp geçirdi.
Jelly Roll Morton pasó el resto del viaje, encerrado en su camarote.
Jelly!
¡ Jelly, vamos!
Jelly, dinle.
Jelly, escucha.
Jelly, dışarıda bekle.
Jelly, espera fuera.
Şişko Jelly ve ortağı Jimmy Boots yanında.
Jelly el Gordo y Jimmy Boots están con él.
Jelly, şurada kal. Konuştuklarımızı dinleme.
Jelly, espera ahí, y no escuches.
Jelly bunu bedavaya yapabilir. Ne işe yarıyorsun?
Jelly lo podría hacer gratis.
Jelly'i kullan.
Pues que lo haga él.
Jelly, not buldunuz mu?
¿ Ha aparecido?
Jelly... şey yapmalıyım, bilirsin...
Jelly, tengo que, ya sabes...
Jelly, bunu ben mi yaptım?
¿ Eso lo he hecho yo?
- Jelly, bu benim düğünüm.
- ¡ Es mi boda!
Jelly, toplantıya falan gitmeyeceğim.
No pienso ir a ninguna reunión.
Bunu daha önce de yaşadık.
Jelly, ya hemos pasado por esto.
Jelly, bunu yapamam.
¡ No puedo hacerlo!
Jelly'nin yanındaki kim?
¿ Quién está con Jelly?
Tek gördüğüm ; adamı Jelly ve kimsenin tanımadığı itin teki.
Sólo veo a su hombre y a un gilipollas que no conocemos.
Kalbimi kırdın, Jelly.
Me rompes el corazón, Jelly.
O sanki, sanki jöle gibiydi.
Ni siquiera me gustan los " Sven-jelly.''
Neden neşeli diyorlar biliyorum.
Sabrás por qué se llaman "Jelly"...
- Hayır. Jelly beni bir saat içinde alır.
Jelly vendrá por mí en una hora.
Jelly nin patronu mu?
¿ El jefe de Jelly?
- Jelly, Burada ne yapıyorsun?
- Jelly, ¿ qué haces aquí?
Jelly'nin evine gidiyorum.
Me quieren. La casa de Jelly.
Dinle, Jelly, sadece sayıları seçersin.
Escucha, Jelly, tú elige números nada más.
Jelly, Paul nerde?
Jelly, ¿ dónde está Paul?
Jelly, sen ne- -?
Jelly, ¿ qué estás...?
Jelly bana çok içten gibi gelmedi. Ben de- -
Jelly no me ayudaba mucho, la verdad.
Jelly?
¿ Jelly?
Jelly.
¿ Jelly?
Jelly nerde?
¿ Dónde está Jelly?
- Jelly.
- Jelly.
Jelly.
¡ Jelly!
Bir gün hergelenin biri bana şöyle dedi :
- Seguro que si. Va y me dice : " ¡ Eh, Jelly,
Neşeli Çiftçi sakızı.
Chicles Jelly Ranger...