Jimi Çeviri İspanyolca
281 parallel translation
Menajerimiz Kit Lambert... Jimi Hendrix'i de bizim şirkete sokmuş... onunla sözleşme imzalayıp... bizim alt grubumuz yapmıştı.
Kit Lambert, nuestro empresario había firmado con Jimi Hendrix para la discográfica y lo colocó...
Ben de Jimi'ye "Siktir! Hayatta senden sonra çıkmayız" dedim.
Entonces le dije a Jimi : "No jodas, no tocaremos después de ti."
Gruptaki diğer iki kişi Jimi Hendrix ve Bill Cox'tu.
Y resultó que dos de los chicos eran Jimi Hendrix y Bill Cox.
Bilirsiniz, Jimi solaktır.
Como sabe, Jimi era un músico zurdo.
Jimi gitarını rehine vermiş olurdu. Tabii biz de gidip gitarı geri almak zorunda kalırdık... o sonra yine rehin bıraksın diye.
Jimi de algún modo se las arreglaba para empeñar su guitarra antes de una actuación de un baile, y, por supuesto, la banda tenía que ir a desempeñarla y recuperarla.
Jimi sanki bizimle birlikte değildi, bu anlaşılıyordu.
Parecía como si Jimi, muchas veces, no estaba con nosotros.
Jimi gitarına asılırken ben de saksofon çalardım.
Así, mientras que Jimi tocaba fuerte su guitarra, yo soplaba mi saxofón.
Jimi'yi sevmezdi. onun bir asalak olduğunu düşünürdü.
No lo soportaba porque creía que era vago.
" Bak Jimi, anlamıyorsun.
" Jimi, tú no entiendes.
Anlaşmayı okumakla uğraşmazdı.
No, Jimi no leía los contratos.
Ama Jimi devam etme konusunda azimliydi.
Pero Jimi seguía perseverando.
O sıralar ikizler ortaya çıktı. İkizler size... Jimi'yle tanışmalarından... bahsettiler mi bilmiyorum... ama zaten aynı evde yaşıyorduk.
Al momento estaban los Twins, no sé si los Twins mencionaron algo sobre cuando Jimi y ellos se conocieron pero todos vivíamos juntos.
Çok utangaçtı.
Jimi Hendrix tocaba un excelente rock'n'roll.
Sonra eve gittik... ve Dylan çalmaya başladı.
Regresó al apartamento y... Jimi lo idolatraba.
Jimi benim sevdiğim şeylere bayıldığı için... öyle bir şey dinleyemez diye düşünmüştüm.
Creía que Jimi tenía mis mismos gustos y que nunca le gustaría algo así.
Jimi'den hiçbir şey olmayacağını düşündü.
Cuando vio a Jimi, pensó : "Este no es nada."
Jimi bir albüm yapma ümitlerini yitirmeye başlamıştı. Bu işi başarabileceğini sanmıyordu.
Creo que Jimi estaba desesperado por grabar por lo menos de subir un escalón.
Jimi bu iş için hazırdı.
Todo estaba listo para él.
Başka biri de olabilirdi, ama Jimi çok uygundu.
Habría podido ser cualquier otro, pero llegó su turno.
Jimi Hendrix Experience'dan tam anlamıyla psikedelik bir müzik.
Sólo fui a comer algo.
Yanıma gelip " şu Jimi Hendrix'i duydun mu?
Vino y me dijo : " ¿ Has oído hablar de este chico...
" Bu gece burada çalıyormuş.
"... que toca esta noche aquí, Jimi Hendrix?
O arada Jimi Hendrix hakkında konuşmaya başladık.
Durante la película, empezamos a hablar de Jimi Hendrix.
Birden, beklenmedik bir şekilde... onunla çok sıkı dost olduk. Bu da bence Jimi sayesinde oldu. Çünkü Jimi İngiltere'den ayrılınca birbirimizden uzaklaştık.
Repentinamente, surgió entre nosotros una especie de amistad, que pienso que pasó porque se terminó tan pronto Jimi se fue de Inglaterra.
Çünkü Jimi ikimiz için de bir tehditti.
Pienso que surgió porque en cierto modo Jimi era una amenaza para ambos.
Chas Chandler Jimi'yi bulunca onun bir gitarist olarak değerini anladı. " Tek yapmam gereken...
Chas Chandler, viendo el potencial de Jimi como guitarrista se dijo : " ¿ Qué necesito...
Kim olabilirdi ki? Meğer Jimi'ymiş.
No sabía quién me llamaba.
Sonra da "adını Jimi Hendrix Experience koydum" dedi.
Dijo : "Lo llamaré Jimi Hendrix Experience."
Çok eğleniyorduk. Oraya buraya gidip kafaları kırardık.
Sonidos psicodélicos del Jimi Hendrix Experience.
Jimi Hendrix Experience'dan bir şarkı daha dinleyeceğiz.
Una vez más con ustedes, Jimi Hendrix Experience.
"Vay be! Sen nereye gittin be oğlum" dedim.
Le dije : "¿ Hey Jimi, adónde fuiste?"
"Hendrix'in yeni albümü" dedi.
Dijo : "Voy a poner el último álbum de Jimi Hendrix." Lo puso.
Ne olduğunu sordum. o da...
"Jimi, por favor dime qué es." Y me dijo :
Ben de "Jimi gibi zayıf biri kullanabiliyorsa ben de kullanırım" dedim.
Entonces dije : "Si Jimi así de pequeño puede tomarlo, yo también puedo."
Bir şey hissetmiyordum. Bir yarım daha istedim.
No sentía nada entonces dije : "Jimi, dame otra mitad."
Jimi'nin kapasitesi bizim iki katımızdı. Çünkü o zaten normal değildi.
Sabía que Jimi podía ingerir más de lo que nosotros podíamos porque él ya era anormal.
Jimi şehre geldiğinde bunu hemen duyardınız.
Se sabía cuando Hendrix estaba en la ciudad.
Jimi onlara bakıp "Benim adım Jimi. Sen kimsin" derdi.
Jimi les decía : "Hola, mi nombre es Jimi. ¿ Quién eres tú?"
Beş yıl o anı beklemiş... adam gelip "benim adım Jimi" diyor. Tavrın bu mu yani?
Pasan cinco años tramando como conocerlo y él dice : "Hola, mi nombre es Jimi." ¿ Y adoptas una actitud?
Jimi son derece utangaçtı.
Pero Jimi estaba muy consciente.
Jimi oraya ait değildi.
Todos muy normales con sus esposas, hijos, casas, y Jimi no pertenecía a eso.
Jimi, eski askerlik arkadaşı Billy Cox gibi müzisyenleri... gruba almaya başladı.
Jimi comenzó a traer otros músicos...
Jimi onları gerçekten uçuracaktı.
¡ Jimi con su música los llevaría más alto!
Siyahlara hitap eden radyolarda Jimi Hendrix çalmıyorlardı, çünkü... bu müziğin kendi dinleyicilerine uzak olduğunu ve onu dinleyenlerin... siyahların radyolarını dinlemediğini düşünüyorlardı.
Las emisoras de radio para la gente de color, no querían tocar su música por que decían que no tenía conexión, pero la gente que iba a ver a Jimi Hendrix no era la que escuchaba estas emisoras.
Ama Jimi bunu sezdi, titreşimlerimizi hissetti.
Pero Jimi intuía nuestras vibraciones.
"Jimi Hendrix bile bir tane aldı, siz almıyor musunuz" dedi.
"¿ Jimi Hendrix ha comprado el periódico y ustedes no?"
Biz de " Jimi Hendrix aldı, çünkü almak istedi.
Y dijimos : " Sí, Jimi Hendrix lo compró porque quiso comprarlo.
"Biz istemiyoruz" dedik.
- "Pero nosotros no." - Entonces Jimi nos miró...
Karşınızda eksik bir Jimi Hendrix.
Aquí está el ingenuo e inocente Jimi Hendrix.
Harika bir müzik!
La primera vez que vi a Jimi fue en el Club Blaze.
21 çıplak Jimi'nin yeni albümünü dağıttı Bu paradan başkaları da yararlanıyordu.
El dinero comenzó a ser distribuido en otras áreas.