Judeo Çeviri İspanyolca
37 parallel translation
Savaş sadece Yahudi Marksist çıkarcıların kışkırtmaları sonucu çıkmıştır.
Sólo fue provocada por... los agentes de los intereses judeo marxistas.
- Bolşevik Yahudi Eluard'ın mezarı.
El osario de Eluard judeo-bolchevique.
Von Metz, Uluslararası Hıristiyan ve Yahudi Konferansı'nda konuşacak.
Von Metz hablará en la Conferencia lnternacional Judeo-Cristiana.
Ben, Judeo-Christian anlayışındayım "İnsan öldürmemelidir".
Me rijo por la ética Judeo-Cristiana de "No matarás".
Gümüş tepside Judiac-Portekiz işbirliğinin enfes bir örneği gümüş bir kaşık ve nakışlı keten kumaştan peçete ile gidiyor.
Va en una bandeja de plata labrada, totalmente digna de la orfebrería judeo-portuguesa, con una cuchara igualmente plateada, y la servilleta de lino bordado.
Çünkü Hıristiyan ahlak sistemine saygı duyuyorum. Bu bir tarafa, Doğu Felsefesi ve tabii ki Muhammed'in öğretilerine de.
Mientras que yo respeto la etica judeo-cristiana... así como las filosofías orientales y, por supuesto, las enseñanzas de Muhammad...
Elimde harika bir judeo-bolşevik kafatası var.
Tengo un especimen espléndido... de cráneo judeo-bolchevique.
Aslında seni kıskanıyorum... çünkü hıristiyan aile terbiyesi almamış olsam, kokain kullanan... otostopçu bir orospu gibi yabancılarla yatıp kalkardım.
Usted me da miedo... porque follaría con desconocidos como una puta de carretera, si no me reprimiera tanto mi educación judeo-cristiana.
Bu önemli bir tatil.
- Es una fiesta importante... -... del calendario judeo-cristiano.
Yahudi-İsevi dinler bir başka kara parçasını, belki bir kıtayı oluşturabilir.
Las religiones judeo-cristianas pueden constituir otras tierras o continentes.
Ayrıca o vakitler var olan ve Hıristiyanlığı seçmiş olan bazı diğer Yahudi kavimleri....... İsa'nın zamanlarından 100 yıl kadar önce Kral Alexander Jannaeus rejimi sırasında öldürüldüğüne inanıyorlardı.
Y entonces usted percibe que habian otros judíos y judeo-cristianos que creían que Jesús murió un siglo antes, durante el reinado de Alejandro Janneo.
"Böyle Buyurdu Zerdüşt" bu kasabadaki tutucu dinsel yapıya bir karşı duruş, değil mi?
Thus Spake Zarathustra se opone bastante a la visión judeo-cristiana del mundo para esta ciudad, ¿ no?
Judaik-Hristiyan sisteminde büyütüldük ama... bu sisteme uygun davranmaya yetenekli değildim.
Fuimos educados según el modelo judeo-cristiano. Pero no me sentí culpable por seguirlo.
Görüldüğü gibi eski Mısır inanışı, Musevi-Hıristiyan ilahiyatının temelini oluşturmaktadır.
De hecho, la religión egipcia es probablemente es la base primaria fundamental de la teología Judeo-Cristiana.
Kültürümüzü American kültürü yapmaya çalışıyorlar Yahudi-Hristiyan kültürüne çevirmeye çalışıyorlar
Quieren sustituir nuestra cultura con Americanización, con culturas judeo-cristianas,
- Hrıstiyanlığın Prensipleri
- Principios Judeo-Cristianos.
Bu hususta Sokrates Eflatun'dan Aristoteles'e Epikür'den StoacıIık'a Yahudi-Hristiyanlardan Budistlere dünya tarihindeki tüm filozof ve dinlerin mutlu bir yaşam için gerekli olan dengenin hayalî olduğunu gördüğünü teşhis etmiştir.
Sócrates pudo reconocer lo que todo filósofo y religión, en ese asunto, en la historia del mundo, de Platón a Aristóteles, de los Epicuros a los Estoicos, de los Judeo-Cristianos a los Budistas han observado, y es que el balance necesario para una vida feliz es algo ilusorio.
20'lerin Yahudi-Alman entelektüel sineması ve Yahudi kontrolündeki Hollywood dogması olarak nitelendirdiği sinemaya bir alternatif.
Una alternativa a lo que considera el cine intelectual judeo-alemán de los años veinte y el dogma controlado por judíos de Hollywood.
Yahudi İspanyolcası derslerinden yola çıkarak eleştirel analizlerde bulunmamızı istiyor.
Quiere un análisis crítico basándose en las clases sobre los judeo españoles.
Hıristiyanlık ve Musevilikte bahsedilen kıyamet gerçekleşmek üzere.
El Apocalipsis Judeo-Cristiano se cierne sobre nosotros.
Onlar daha sonra tercüme edildiğinde, metinler birçok hikaye anlatılan bulunanlara benzer Yahudi-Hıristiyan İncil.
Cuando se tradujeron más tarde, los textos se describe muchas historias similares a los encontrados en la Biblia judeo-cristiana.
Samimi Benzer hikayeler gök arasındaki karşılaşmalarda varlıklar ve insanlar olabilir Antik İbranice ve bulunan Yahudi-Hıristiyan vasiyetname sık sık olarak anılacaktır
Historias similares de la íntima encuentros entre celestes y los seres humanos pueden ser encontrado en el antiguo hebreo y testamentos judeo-cristiana refiere a menudo como el
Musevi-Hıristiyan dokümanlarında ilk koruyucu melek olarak adı geçen melek Rafael'dir, tobit kitabında, yer almaktadır ve İ.Ö. sekiz ila ikinci yüzyılda yazılmıştır.
El primer ángel guardián, llamado así, que aparece en los textos judeo-cristianos es el ángel Rafael, mencionado en el libro de Tobías, escrito entre los Siglos XIII y II AC.
Yahudi-Hıristiyan ve İslam geleneklerinde, mevcut bir inanç, bir tür nihai savaşın olacağı ve Tanrı'nın şeytanı son kez ve ebediyen yeneceğidir.
En las tradiciones judeo-cristiana e islámicas, había la idea de que habría una clase de batalla final en la que Dios vencería a Satanás de una vez por todas.
Bu tür kıyamet senaryoları, İncil'in son bölümünde de yani Vahiy kitabında da ana konuyu teşkil ediyor.
Tales creencias apocalípticas son la fuerza guía tras el capítulo final de la Biblia Judeo Cristiana, llamado el Libro de las Revelaciones.
Judeo-Hıristiyan ve İslam geleneklerinde, bir tür son savaş olacağı ve Tanrının şeytanı son kez ve ilelebet yeneceğinden bahsedilir.
En la tradición Judeo Cristiana e Islámica, existe una gran conflagración mundial en la que Dios vence a Satanás de una vez por todas.
Peki ama aynı olgu Yahudi-Hıristiyan dini yazıtlarında da var mıdır?
Pero, ¿ podría el mismo fenómeno... aplicarse a los textos religiosos judeo-cristianos?
Ben uydurma Yahudi-Hıristiyan Tanrı Yehova'yı reddediyorum.
Yo renuncio a la falsa judeo-cristiana, Dios Jehová.
Tüm bunlar Judeo-Christian koşusunun üzüntüsü.
Ese triste asunto del trote Judeo-Cristiano.
İtibarlı bir Alman-Yahudi göçmenin, duruşmayı izleyip fikirlerini aktarması her gazeteye nasip olmaz, orası kesin.
Sería un privilegio tener a una emigrada judeo-alemana de sus quilates, cubriendo el juicio. No hay duda alguna.
Ulusal Koruma Programına göre, Yahudi kökenli insanlar olarak tanımlananlar : Yahudi ailesine mensuplar, yahudi olup, sonradan hristiyan olanlar, yahudi-hristiyan evliliğinden doğanlar, yahudi-müslüman evliliğinden doğanlardır.
De acuerdo a la Ley de Protección Nacional, personas con ascendencia judía que incluyen a " aquellos cuyos padres son judíos, aquellos cuyos parientes son judios y convertidos al cristianismo, aquellos que nacieron de un matrimonio judeo-cristiano,
Peki ama döneminin en önemli sanatçılarından biriyken niçin Yahudi-Hristiyan incilinden bir figürü, resmetmişti?
¿ Pero por qué, cuando los más prominentes artistas de su tiempo pintaban imágenes de la Biblia judeo cristiana,
Evet. Annem Ya-budist'tir.
Mi madre es judeo-budista.
Antik astronot teorisyenlerine göre : - Hristiyan kutsal kitapları arasında, sayısız benzerlikler bulunmuş olabilir mi?
Según los teóricos del astronauta ancestral, una evidencia sorprendente se puede encontrar en las numerosas semejanzas entre los mitos babilónicos y la Biblia judeo-cristiana y principalmente en escritos de otra tablilla cuneiforme antigua conocida como la "Lista de Reyes Sumerios".
Aslında sadece Yahudi-Hristiyan bir kavram değil.
No es realmente un concepto Judeo-Cristiano.
Bu tılsımın Geç Antik Çağ Dönemi'nden ve Hristiyan İsrailoğulları'na ait olduğunu düşünüyorum.
Estoy pensando que este amuleto data de la Antigüedad Tardía y es de origen judeo-cristiano.
Şimdi de bilimin Musevi ve Hristiyan yaratılış hikayesiyle ilişkisini merak ediyorum.
Ahora siento curiosidad por comparar la historia de la creación según la ciencia con la versión judeo-cristiana.