Kahin Çeviri İspanyolca
671 parallel translation
Bilge Kahin, onun yalnız beni sevdiğini söyleyebilir misin?
Sabio Soothsayer, ¿ no puedes decirme si esa hermosa chica me ama solo a mí?
" Ve kahin dedi ki :
El profeta dijo : " Y la bestia miró la cara de la bella.
Hayır ve sen de, kahin değilsin Bayan Bisbee.
No, y tú no eres profeta, Sra. Bisbee.
Telgraflarımızda vızıldayan ekonomist, bilge ya da kahin falan istemiyorum.
No quiero que otro economista, sabio u oráculo nos mande información tediosa.
Ben kahin değilim.
Muchacho. No soy un profeta.
Bir kahin martın on beşinden sakın, diyor.
Un adivino que te previene contra los idus de Marzo.
Burası Kahin mağarasının girişi.
Por aquí se entra al rincón de la Sibila.
Nasıl okuyorsun bu işaretleri, kahin?
¿ Cómo interpretas tales sucesos, adivino?
Ben de bir rüya görmüştüm, kahin.
Yo también tuve un sueño.
- Mısırlı bir kahin ölür.
- ¿ Y si estás equivocado? - Un adivino egipcio muerto.
Delphi'deki kahin bile onun ilahiliğini ilan ediyor.
El oráculo de Delfos proclama su divinidad.
Öteki dört mektuptan sonra sayıyı 125 müşteriye indirdi, Bunlar onun bir kahin olduğuna iyice inandılar.
Después de 4 cartas, el número se redujo a 125 personas convencidas de que es un auténtico profeta.
- Kahin misin?
- ¿ Es usted fakir?
Kahin, sen kabloları al.
Tú agarra el cable.
- Kes artık, Kahin! Sen sadece...
Sólo tienes...
- Bana kahin Nathan'ı getirin
- Que venga Natán el profeta.
"mistik kahin"
El Vidente Místico.
Büyükannemin kahin olduğunu söylemiş miydim?
¿ No te he dicho que mi abuela era clarividente?
Ben kahin değilim, matematikçiyim.
No soy un profeta, soy un matemático.
Neyim ben, kahin mi?
¿ Qué soy, un adivino?
Söylediklerin senin en büyük kahin olduğunu kanıtlıyor... General Custer da tüm o kızılderilileri alt ederim diyordu!
Podriamos considerarlo el mayor profeta desde que el general Custer dijo que cercaria a los indios.
Ben demiryolu çalışanıyım. Kahin değilim.
Soy ferroviario, no profeta.
Bunun için kahin olmak gerekmez. Kararlı olmak yeter.
No se requiere una profecía, sólo determinación.
O eşsiz bir medyum, büyük bir kahin, her iki cinsiyeti de içinde barından bir erkek-kadın!
Es un vidente extraordinario. El hombre-mujer que encierra en sí el secreto de sus dos sexos.
"Kahin," dedi, "demiryolu evinden geçecek."
Dijo : "Profeta, la vía del tren pasará justo frente a tu casa."
"Ne diyorsun kahin? Arazini şirkete satacak mısın?"
"¿ Le venderás a nuestra compañía, Profeta?"
Sözde kahin olacaksın.
Se supone que usted sea un profeta.
Bu iki şeyi ilişkilendirebilmesi için kahin olması gerek.
Tendría que ser una adivina para relacionar ambas cosas.
Ahh, halkın çok mükemmel ve alim olan Kahin'i. Yabancılar bizim dünyamıza geldi.
Oh, Oráculo del pueblo más perfecto y sabio unos extraños llegaron a nuestro mundo.
Bu "Kahin" beni etkilemiş olmalı.
Ese Oráculo sí que me afectó.
Şimdi Kahin sizlere şeref konukları gibi davranılmasını arzuluyor.
Es la voluntad del Oráculo que ahora se los trate como invitados honorables.
Kahin yaşlı adamı nasıl cezalandırdı?
¿ Cómo castigó el Oráculo al anciano?
Sizin söylediklerinizi Kahin bir şekilde biliyor, değil mi?
De algún modo, el Oráculo sabe lo que dice o piensa, ¿ no?
Kahin tüm insanların düşüncelerini ve kalplerindekini bilir.
El Oráculo conoce la mente y el corazón de todas las personas.
Sanırım biz de Kahin'in gücünü öğrenecektik.
Supongo que teníamos que conocer el poder del Oráculo.
Kahin sadece "yakında" der.
El Oráculo lo dirá pronto.
Kaptan, Kahin odası.
Capitán, el Salón del Oráculo.
Anlaşılan Kahin burada olduğumuzu göremiyor.
Parece que el Oráculo no sabe que estamos aquí.
Kahin'in cezalandırıcı tavrı Natira oraya diz dökünce oldu.
Si recuerdo bien, la conducta censurable del Oráculo se inició cuando Natira se arrodilló en esa plataforma.
Kahin onları bıraktığında, götür onları.
Cuando el Oráculo los suelte, llévelos.
Onlar Kahin odasına girdiler.
Entraron en el Salón del Oráculo.
Biz onu sizin Kahin'in gazabından kurtardık.
Lo liberó de la crueldad de su Oráculo.
Kahin odası.
El Salón del Oráculo.
Kahin odasında kitabede de gördüğün o dünya.
Es el mundo que ve en la placa del Salón del Oráculo.
Kahin bizi artık cezalandıramaz.
El Oráculo ya no puede castigarnos.
Kahin ufukta bir zafer görüyor şimdi.
Makes the seer a victory now
Ben kahin miyim?
¿ Acaso soy adivino?
"Ey Kahin!" dedim.
"Sibila", dije...
Şu sabrına ve kahin tavuklarına göre, neredeyim peki?
¿ Y dónde estoy ahora gracias a tu paciencia y a tus pollos proféticos?
Onun hakkında konuşmamak daha iyi, cellat ya da kahin olabilir.
Supongo que él también.
Akropolis'in solunda, Kahin mağarasının girişi var.
A la izquierda de la Acrópolis está el rincón de la Sibila.