Kalay Çeviri İspanyolca
1,015 parallel translation
Neden evde kalayım ki?
¿ Para qué voy a quedarme en casa?
Roberto, izin ver kalayım!
¡ Roberto, déjame quedarme, por favor!
Tik ağacından yapılmış oymalar, kurşun kalay karışımı mum söndürücüler ve...
Figuras de madera. Apagavelas de estaño.
Kurşun kalay karışımı kolaylıkla aşındırır ve bir de mum damlası izleri var.
El estaño se rompe con facilidad. Y hay restos de gotas de cera.
Ah, ne ilginç kalay kurşun karışımı nesneler.
Qué colección tan bonita en metal.
Ben de seninle kalayım mı?
¿ Velo contigo?
Brooklyn'de neden kalayım ki?
¿ Qué te hace pensar que me quedaría?
Bu akşam seninle evde kalayım mı?
¿ Me quedo contigo y no salgo esta noche?
- Seninle kalayım.
- Me quedaré contigo.
- Geçene kadar burada kalayım.
Déjame entrar. - Tenme hasta que todo esto termine.
Ama tercihim, kurşun kalay karışımı.
Pero mi especialidad es la plata vieja.
Kurşun, antimon ve kalay.
Plomo, antimonio, estaño.
O zaman neden hayatımın sonuna kadar San Quentin'de kalayım?
¿ Por qué he de volver a San Quintín para el resto de mi vida si no la maté?
Bırak sert olmasına sert, ama insan kalayım.
Seré cruel,... mas no inhumano.
Bir varmış, bir yokmuş demekle mi kalayım o canlar için?
No puedo olvidar que existían unos seres que me eran tan queridos.
Sat beni, ya da av bitene kadar burada kalayım.
Venderme o dejarme entrar hasta que acabe la cacería?
Bırak öyle kalayım, dostum.
Te lo voy a decir.
Burada kalayım.
Déjame estar aquí.
Bu gece senin yanında kalayım, ne olursun?
¡ Permitidme dormir en vuestra casa!
Ben de dedim ki, " Neden Chicago'ya çakılıp kalayım ki?
Me dije : " ¿ Por qué quedarme en Chicago?
Kimle arkadaş kalayım?
¿ Amigo de Silver?
Lütfen izin verin kalayım.
Gracias, es usted muy amable.
Gideyim mi, kalayım mı?
Bueno, ¿ me voy o me quedo?
Bırak ölü kalayım.
Déjeme seguir muerto.
Onunla yalnız kalayım.
Déjenme a solas con él.
Sen de git. Hayır baba, burada kalayım.
- Papá, déjame estar aquí.
Burada kalayım, diğerleriyle gelirim.
Esperaré y volveré con ellos.
Görünüşe saygı gösterin, ve müttefikiniz olarak kalayım.
Si las respetáis yo seré vuestro cómplice.
İstersen seninle kalayım.
Si quieres, me quedaré aquí contigo.
Bolivya'da bir kalay madeninde çalışıyor.
Trabaja en Bolivia en una mina de estaño.
Sakın burası Pendleton kalay madeni olmasın?
De casualidad, ¿ no será la mina de estaño Pendleton?
- Öyleyse bırakta, öyle kalayım.
- Pues déjame hacerlo si es lo que quiero.
1924'teki gibi bir patlama olsun da dul kalayım diye mi?
¿ Y dejarme viuda después de otro derrumbe como el del 24?
- Bakır kalay alaşımı.
- De metal.
O zaman ben burada kalayım.
No voy a ir.
İster burada kalayım, ister doğuya gideyim, satmak zorunda değilim.
No necesito vender, tanto si decido quedarme como volver al este.
Bir rahip olarak olduğum yerde çakılı mı kalayım? Neden olmasın?
¡ No puedo ser sacerdote toda mi vida!
Lütfen az bir süre burada kalayım, sonra gideceğim.
- Deje que me quede un rato. Luego, me iré.
Lütfen, izin ver kalayım.
Por favor, deje que me quede.
Bırak kalayım, çalışırım, yardım ederim.
Deje que me quede. Trabajaré, seré de ayuda.
Biraz nefeslenmek için burada biraz kalayım.
Me quedaré aquí hasta que lo recupere.
Sonra da gittiğim her yere bahşiş bırakmak zorunda kalayım öyle mi?
- Llévese el abrigo. - ¿ Y dejo propina en cada guardarropa?
- Hayır, lütfen burada kalayım.
- No, Déjame estar aquí.
Ne kadar uzun süre ayrı kalırsam kalayım öldüğümü düşünmeyin.
Por mucho tiempo que pase fuera, no penséis que me he muerto.
- Hadi ama, sonraki günde kalayım.
- Vamos. Al día siguiente.
Bu haritada eski bir kalay madeni işaretlenmiş.
Hay una vieja mina de estaño marcada aquí en el mapa.
- Kalayım mı, George?
¿ Sigo esperándote?
Bolivya'daki kalay madenleri nasıl olur?
- ¿ Bolivia?
Kalayım.
Deja que me quede.
Kusura bakmazsanız Belediye Reisinin evinde kalayım.
- Eminencia. - Por favor.
Bırakın burada kalayım.
No vale la pena.