Kalktım Çeviri İspanyolca
2,149 parallel translation
Ama ben sinemada ayağa kalktım ve... "... hayır!
Pues yo me puse de pie en el cine y dije, " ¡ No!
Şimdi kalktım. Nasıl uyudun?
- Acabo de despertarme.
Arkamda alevlerle, ayağa kalktım. Korkunç kazadan kalan yara berelerle.
Con el fuego detrás de mí, me levanté con golpes y moretones por el terrible accidente.
bu sabah kalktım ve ofise geldim çünkü insanların bana ihtiyacı vardı.
Me levanté esta mañana y vine al trabajo porque la gente me necesita.
Yatağın sağ tarafından kalktım diyelim.
Digamos que me levanté del lado correcto de la cama.
Gün doğmadan kalktım.
Me desperté antes del amanecer.
Bakın bu sabah gerçekten çok erken kalktım ve saat baya geç oldu...
Miren... chicos, en serio debo comenzar temprano en la mañana y se está haciendo tarde.
Tamam, kalktım.
Está bien.
Kalktım.
Ya me levanté.
Hey, ben bu sabah 6 : 30'da kalktım.
Eh, me he despertado esta mañana a las 6 : 30.
Rüyamda kötürümdüm ve Meryem Ana bana gözüktü. Bir şey söyledi ama ne söylediğini tam olarak anlayamadım. Ben de kalktım ve daha yakınına gittim.
He soñado que estaba paralizada y se me aparecía la Virgen, me decía algo, pero no entendía lo que me decía, así que me levanté y me acerqué,
Gece boyunca bir insan sesi gibi bir şey duydum, bana kalkmamı söyleyen. Ben de kalktım ve tuvalete gittim, olabilecek en doğal şekilde.
Y anoche escuché una voz que me ordenaba levantarme entonces me levanté y fui al lavabo como si nada
Hayır, düştüm ve kalktım.
No, me caí, y luego me paré.
Erken kalktım, makyaj yaptım ve evi temizledim!
¡ Me lenvanté temprano y limpié mi departamento!
Tamam anne kalktım.
Mamá, ya me levanté.
* Kalktım * * ve hiçbir şey beni üzemez *
¡ Me levanto! Y nada me hace caer.
* Kalktım, gittim sunuma *
# And I went down to the demostration # ¶ Y fui a la demostración ¶
Bugünkü sürpriz için o kadar heyecanlıyım ki yataktan fırlayıp kalktım resmen.
Sí, estoy tan emocionado por la sorpresa de hoy que prácticamente salté de la cama.
Tamam, kalktım!
¡ Ya voy!
Sabah erken kalktım, çıkmam gerekti.
Es sólo que... me levanté temprano y necesitaba salir.
Müzik kutusunu kullanmak için kalktım ve bu kokona kendini benim bar tabureme park etmiş.
Me levanté a usar la rocola y esta pequeña perra ocupó mi asiento en la barra.
Evet, yeni kalktım. N'olmuş yani?
Sí, me levanté ¿ y qué hay con eso?
Adamdan özür dilmeye kalktım ki aslında onun özür dilemesi gerekiyordu.
Traté de disculparme con él cuando el hecho es que él debería disculparse conmigo.
Telefona bakmak için kalktım.
Me levanté a atender el teléfono.
Pekala, kalktım, kalktım, kalktım!
Está bien, arriba, arriba.
Saat 4.10'daki Alaska uçağı kalktı mı? Maalesef kalktı.
Y todos en esos meses navegando hacia el Nuevo Mundo vi tu cara en el estómago de cada esclavo.
Sabah kalktığımızda hepimizin nefesi kokar.
Todos tenemos mal aliento al despertar por la mañana.
Çüküm tekrar kalktı. pantolonumu almaya çalışıyordum,'tam yakalamıştım ki. Pisliğimi pantolona bıraktım.
Yo con la verga al aire tratando de agarrar mi pistola, pero la había dejado en mi pantalón, que estaba debajo de la cama y el tipo se había hinchado como David Banner, y de plano... levantó la cama.
Ameliyatın ardından düşünsel fukaralığının önündeki engellerin kalktığının farkındayım.
Cómo después de la cirugía es mucho más fácil pensar.
Yarım yamalak da olsa beni savunmaya bile kalktı.
Incluso me defendió, de algún modo.
Erken mi kalktın yoksa uyumadın mı?
¿ Ayer no viniste a dormir o lo soñé?
Tatlım, niye bu saatte kalktın?
Cariño, ¿ porque estas despierto tan temprano?
Mayu, kalktın mı?
Mayu, ¿ estás despierta?
Bence siki kalktı mı hulahupun yarısı kadar oluyordur.
Apuesto a que cuando él consigue una metedura de pata esto se parece a medio aro hula.
Bakın, birden kalktığım için özür dilerim ama bu ikimizin de kazandığı bir durum ve zamanınızı sohbet ile harcamak istemem.
Disculpen mi brusquedad, pero es una gran situación. - No perderé el tiempo hablando.
Sanırım sikiniz kalktı.
Creo que follásteis.
Korkarım tren çoktan kalktı.
Me temo que ese tren ya partió de la estación.
- Kalktığım zaman ağrıyor.
- Me duele cuando me siento.
Teşekkür ederim, şimdi cezası kalktı mı?
Gracias. - ¿ Entonces él no estará en detención?
Bir keresinde dersten sonra sınıfta kalmamı istedi, ben de kaldım. Sonra sandalyesinden kalktı...
Una vez me pidió que me quedara después de clase y lo hice, y acercó su silla y...
Görünüşe göre kalktığımız sırada kuyruğa tırmanmış.
Parece ser que se subió a la cola mientras despegábamos.
- Ayağa kalktın, kızım.
- Estás de pie.
Ben daha yeni uyandım. Kalktığımda o gitmişti bile.
Desperté y ya se había marchado.
Serena kalktı mı?
¿ Ya se levantó Serena?
Sanırım kalktığını duydum.
Creo que la escuché.
Yarın kalktığında nasıl hissettiğine bakalım.
Así que veamos como te sientes cuando mañana te despiertes.
Kalktığımızdan beri bu gemide her şey ters gitti.
Todo ha salido mal en esta misión desde el principio.
Sanırım sebebin bebek partisi olduğu teorimiz ortadan kalktı.
Supongo que esto acaba con nuestra teoría de que el babyshower era la causa.
- Kalktı mı?
- rota?
- Ayağa kalktın, kızım.
- Te levantaste.
- Kalktım.
- Te están llamando.