Kalıyor Çeviri İspanyolca
10,330 parallel translation
Osmanlı birliklerinin ana kampı burada. Otranto'nun batısında kalıyor.
El campamento principal de las fuerzas otomanas está aquí al oeste de Otranto.
Becca'nın annesi şu sıralar bizimle kalıyor ki bu da beni -
Y la madre de Becca se está quedando con nosotros ahora, lo que me hace...
- Kalıyor.
Se queda.
Her şeyi sıyırıp atarsak geriye o kalıyor zaten.
Eso somos cuando nos ponemos al desnudo.
Değip değmeyeceğine karar vermek sana kalıyor.
Sólo debes decidir si él vale la pena.
Garip kelimesi az bile kalıyor.
"Raro" le queda corto.
Burada kalıyor.
Él se queda.
Kalıyor.
Él se queda.
O benimle kalıyor.
Ella se queda conmigo.
Geriye iki erkek kalıyor.
Eso deja a dos hombres.
1971'den sonrasına ait okul kaydı yok, Gertie Teyze'nin ölüm sertifikasına bakılırsa da 17 yaşından beri tek kalıyor.
No hay registros escolares de él después de 1971 y echando cuentas con la fecha del certificado de defunción de Gertie lleva solo desde los 17 años.
Perry'yi bulana kadar bir arkadaşımda kalıyor.
Se queda con un amigo hasta que podamos encontrar a Perry.
Emma bir hafta onda bir hafta bende kalıyor.
Emma se queda conmigo cada dos semanas.
Yani sanırım o burada kalıyor.
Haz de cuenta que él se queda aquí.
Yasadışı olanlar Westerley'de kalıyor.
Sin un trabajo de la empresa. Los ilegales permanecen en sur-oeste
- Yani sadece annesi kalıyor.
Eso deja solo a la madre.
Çok yalnız kalıyor insan.
Es solitario.
Özel bir güvenlik ekibiyle, mahkemenin yakınlarındaki bir otelde kalıyor.
Se aloja en un hotel cerca del tribunal con un equipo de seguridad privado.
Bayan Cooke 11. katta kalıyor.
Tengo a la señorita Cooke aislada en la planta 11.
Biraz toy kalıyor.
Él es un poco inmaduro.
Yani gelir vergisi için çıkarımlardan sonra para kalıyor mu?
Quiero decir, si es que queda dinero después de la deducción de impuestos.
- Kalıyor muyuz yani?
Entonces, ¿ nos quedamos?
Steve kalıyor ama ben mi gidiyorum?
Steve se queda, y a mí me echas.
Flash ve bütün Gaga ekibi Gansevoort'da kalıyor. Eğer parayla ilgilenmezse, senin aksine hâlâ parası olduğu için, bunu gösterebilirisin.
Flash y todo el equipo de Gaga... se alojan en el Gansevoort, y en el caso de que no atienda al dinero, porque, a diferencia de ti, él tiene, puedes enseñarle esto.
Önemli değil, birini arıyorum. Burada kalıyor olabilir.
Disculpe, estoy buscando a alguien que podría estar alojado aquí,
Üzgünüm, arkadaşınız başka bir yerde kalıyor olmalı.
Lo siento, su amigo debe de estar en otro sitio.
Whitney üniversite turunda ve yurtta kalıyor.
Whitney está de tour de universidades, y se queda en la residencia...
- Bay Durant Ogden, düz giden yolun dışında kalıyor.
Sr. Durant, Ogden se encuentra fuera de la ruta más directa.
Geriye Dr. Redfield diye biri kalıyor.
Nos queda el Dr. Redfield.
O kanlı paranın ne kadarı sana kalıyor?
¿ Cuánto recibes de ese dinero manchado de sangre?
İşte böyle yanına kar kalıyor. İnsanlara elektro şok veriyor.
Así es como se sale con la suya, dando electrochoques a las personas.
Hans'ın ergen casusu, kızıllardan hoşlanıyor ve biyolojiden kalıyor.
Al espía adolescente de Hans le gustan... las pelirrojas y reprobó biología.
Gezegendeki en ırkçı hükümetle anlaşırken bütün dünya buna seyirci kalıyor.
El mundo entero observa mientras coquetea... con el gobierno más racista del planeta.
Dayın burada mı kalıyor?
¿ Tu tío se queda aquí?
- Ne kadar süreliğine kalıyor?
¿ Cuánto tiempo se va a quedar?
Okun atış mesafesi ve rüzgarın hızını hesaplarsak, geriye bu 3 şüpheli kalıyor.
Teniendo en cuenta la velocidad del viento y la distancia que recorrió el virote, nos quedan estos tres sospechosos.
- 7 milyon ilaç kalıyor.
- que pudieron haberle administrado.
- Geriye sadece hava saldırısı kalıyor.
El único plan alternativo es... Un ataque aéreo.
Birçoğumuz kiramızı ödeyebilmek için aç kalıyor.
La mayor parte de nosotros pasamos hambre para pagar la renta.
Ama büyük resme bakacak olursak yaptığın şey önemsiz kalıyor.
Pero lo que tú me hicieste no es nada en el gran esquema.
Yemeğe kalıyor musun, Joy?
¿ Te quedas a cenar, Joy?
Tek çaren kalıyor işte.
Esa es la única forma.
Bill işi yüzünden böyle suçlamalara karşı savunmasız kalıyor.
El trabajo de Bill le hace vulnerable a acusaciones como esta.
Zorlamak demişken, Dimebag Dave hala alt katta mı kalıyor?
Sí, hablando de empujadores, ¿ sigue Dimebag Dave viviendo abajo?
Orada çok yalnız kalıyor, acı çekiyorsun.
Es muy doloroso y solitario sentirse así.
Yemi ortaya attık... Geriye yeme nasıl teki vereceklerini görmek kalıyor.
Ya lanzamos los dados... a ver cómo reaccionan.
Annem Ali'nin savunma ekibine özel danışmanlık yapıyor onlar da dava ile ilgili bütün bilgiyi paylaşmak durumunda kalıyorlar. Ali'yi hapishanede kimler ziyaret etmiş bilgisi dahil.
Mi madre está dando consejos estratégicos al equipo defensor de Ali y están compartiendo todo tipo de información con ella sobre el caso, lo que incluye quién ha estado visitando a Ali en la cárcel.
- Bayan Vanderwaal'da kalıyor.
Ella se está alojando en casa de la señora Vanderwaal.
Kardeşin genelde uyuya kalıyor.
Tu hermana se duerme normalmente.
Bana bakın... benimle kalın, buna inanıyor musunuz?
Míreme, permanezca conmigo. ¿ Lo cree?
Sue, Finlay'in kahvaltısını hazırlıyor o yüzden birazcık daha burada kalırsın, olur mu?
Le está dando a Finlay su desayuno, así que será mejor que esperes aquí un poco, ¿ vale?