English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Karanfil

Karanfil Çeviri İspanyolca

199 parallel translation
Bay Beecher'ı tanımadığıma göre... yakasına beyaz karanfil takıyorsa kim olduğunu anlarım.
Si no sé cómo es el Sr. Beecher, la única manera de reconocerlo es si lleva un clavel blanco.
- Kırmızı karanfil mi? - Evet.
- ¿ Llevará un clavel rojo?
- Kitap ayracı olarak da kırmızı bir karanfil.
- Y un clavel rojo como señalador.
- Kırmızı karanfil.
- Un clavel rojo.
Ve bir karanfil.
Y un clavel.
Hiç... Karanfil ha?
Ese es un clavel, ¿ no?
Eğer gelmezse ben yakama bir karanfil takarım.
Si él no aparece, me pondré un clavel yo.
Küçük kız öldüğünde elinde bir demet pembe karanfil varmış.
La niña llevaba un ramo de claveles rosas cuando la mataron.
Sevdiği çiçeklerdendi herhalde. Bu yüzden cenazeden önce bir kaç karanfil bırakmalısın bence.
Debían gustarle esas flores así que he pensado que deberías dejar algunas antes del funeral.
- Karanfil, efendim?
- ¿ Un clavel, señor?
- Karanfil.
- Claveles.
Bay Kameda'nın bana karanfil almasında gülünecek ne var?
¿ Tan divertido es que Kameda me esté trayendo claveles?
Karanfil getirmesinde gülünecek ne var?
Pero, ¿ por qué es divertido que me traiga claveles?
Rom karanfil gibi kokarsa ateşim var demek.
Siempre que el ron huele a clavel, es que tengo fiebre.
Çiçekler karanfil olsun.
Y cómprale flores, claveles.
Yakana karanfil takmayı unutma.
Asegúrate de tener puesto el clavel.
Kırmızı karanfil takmayanlar barbut oyununa katılamaz.
Nadie entra en un juego de dados... sin un clavel rojo.
Peki neden hepsi de kırmızı karanfil takmış?
¿ Y por qué todos tienen puestos claveles rojos?
Karanfil mi yoksa? Ah canım, bilmem gerekirdi.
¿ La rosa, el clavel?
Sarımsaklı karanfil ye!
Sí, sí, desde luego.
Beyaz bir karanfil.
Un clavel blanco.
Hayır, bir düzine karanfil olsun.
No. Quiero dos docenas de claveles.
Karanfil mi?
Claveles.
Bir dakika. İşte burada. Size bir sürü karanfil vermek istiyorum.
Unas docenas de claveles, cortesía de Mushnick...
Harika, daha bir dakika önce, Bayan Shiva'ya bir düzine bedava karanfil verdim.
Hace un momento he regalado docenas de claveles.
Ayrıca, 2 buket de beyaz karanfil.
También dos butonnieres... claveles blancos.
Hödük Louie'yi al, düğme deliğine bir karanfil tak, herkes Grover Whalen sansın.
Louie... con un clavel en la solapa, parecerá el arbitro de la elegancia.
- Karanfil çiçeği.
- Claveles.
- Karanfil, tanesi 80 liret.
- Los claveles cuestan 80 liras cada uno.
Bir tane karanfil mi aldı?
¿ El compro un clavo?
Kırmızı bir karanfil aldı.
Un rojo.
Valencia'da içine karanfil atarlar.
En Valencia añaden un poco de clavo.
şeytantersi ; karanfil yağı, yoksa? Hayır, kroton yağı.
No, era aceite de crotón.
Gül kırmızıdır, menekşeler mor Karanfil çiçeğim ise sensin
La rosa es roja, la violeta azul e el clavel dulce, así como tu.
Annesi ve kızkardeşine bahçe işlerinde fazlasıyla amatör olan benim için biraz fidelik sarı karanfil yollamalarını yazdı.
Para mí, había escrito muchas veces a sus queridas madre y hermana para que me enviaran unas plantas de claveles amarillos, porque era gran aficionado a la jardinería.
Viski, biraz biber, karanfil yağı, zencefil kökü...
Whisky, un poco de pimienta, aceite de clavo raíz de jengibre...
- Beyaz karanfil getirmiştin.
- Trajiste claveles blancos.
Ve tavuk bir el ve yan üzerinde, altın mısır Tüm karanfil bir dokunuş ile tereyağı batırılmış.
Me da lo mismo, prefiero la mantequilla. Hay un sombrero abandonado. Morirá de hambre encima tuyo, como tú.
Karanfil benim tatmak için değil.
¡ Que jamón!
onlar benim mısır karanfil sopa Ben gönderen geri olacak.
El propietario se va a comer.
# Karanfil kokuyor cigaram i # Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
Mi cigarrillo huele a clavel, la nieve ha caído en la montaña de mi ciudad. "
- Yatağı biraz kaldırır mısın? - Biraz daha beyaz karanfil.
Más claveles blancos.
Bana yumurta, İspanyol şarabı, zencefil, tarçın ve karanfil getirin.
¡ Y ahora, una cesta de huevos! jengibre, canela, y trébol.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil.
Si yo te contara. Del barrio de Santa Cruz eres un rojo clavel.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil.
del barrio de Santa Cruz, eres un rojo clavel.
Karanfil.
Clavos de olor.
Burası Karanfil Oda.
Ésta es la Habitación Clavel.
sen hiç 120 karanfil sattınmı? - bir günde?
¿ Alguna vez has vendido 120 claveles en un día?
Pera ilk kurbanını birkaç gece önce boğazlamıştı o kırılma gecesinde Belgrad tavernalarında karanfil satıyordu.
A su primera víctima la había estrangulado unas noches antes. Esa noche crucial, él estaba vendiendo claveles por los restaurantes de Belgrado.
Karanfil nasıl olur?
¿ Qué me dice de los claveles?
Tüm karanfil olmadan oynak tereyağlı mısır olduğunu.
Mira.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]