Karıştır Çeviri İspanyolca
10,159 parallel translation
Yoğun karışımı karıştır, daha falza su!
¡ La mezcla está espesa, más agua!
Kafa karıştırıcı.
Es confuso.
Kafa karıştırıyor.
- La mente se anonada.
Bu kafa karıştırıcı.
Es confuso
Ama bu sadece kafanı karıştıracaktır.
Pero, ¿ esto? Esto solo va a confundirte.
Meseleleri karıştırıyor.
Complica las cosas.
Bu çok kafa karıştırıcı.
Es muy confuso.
Aklımı karıştırıyorsun bak.
Ahora estás jugando con mi mente.
Çok kafa karıştırıcısın.
Eres muy confuso.
Gördüğüm şeyler hepten kafamı karıştırıyor.
Estoy totalmente confuso por lo que estoy viendo.
Birileriyle temasa geçip, ortalığı karıştırıp Coulson'ı ve o aptal takım elbisesini mahvedip Daisy'e nereye ait olduğunu hatırlatmam gerekiyor.
Debo reconectar con algunos de ellos, causar un poco de caos, arruinar al hombre y su tonto traje, recordarle a Daisy donde pertenece realmente.
Şimdi de Mack'i karıştırıyorsun yani.
Y ahora Mack está en ello.
Şimdi de Mack'i karıştırıyorsun yani.
¿ De nuevo esto? Y ahora Mack está involucardo.
İsveçli. Bilmiyorum. İkisini hep karıştırıyorum.
Los confundo.
Lynda Mann ile karıştırıyordur.
Bueno, él se... él se está confundiendo con Lynda Mann.
Zehirli kurbağa derisi tozunu suyla karıştırıp macun hâline getirip kulağını delip macunu kulağına... Kulağını delme kısmına dönsene. Tamam.
Aparentemente, mezclas el polvo de piel de rana venenosa con agua, la mezclas hasta que se haga una pasta, entonces tienes que perforar una oreja, y frotar la pasta en el... Regresa a la parte de "perforar una oreja".
Sanırım kolayla eroini karıştırıyordu.
Creo que era bolas de energía.
Gün ışığındayken daha daha çok kafa karıştırıyor.
Hace que tenga menos sentido a la luz del día.
Sosis severim, çoğunlukla pastırma alırım ama karıştırırım.
Me gustan, aunque suelo comer tocino. Pero puedo mezclar.
Bak, bu çok kafa karıştırıcı.
Mira, es muy confuso.
- Evet efendim. Bunu daha önce söylemiştim, ve kafa karıştırıcı gelebilir, ama doğru.
He dicho esto sobre este asunto antes y sé que es frustrante, pero es la verdad.
Ortadan kaybolmadan önce bir şey Cole'la benim kafamı karıştırıyor.
Antes de desaparecer, algo está conmigo y Cole ha stumping.
Denedim ama adam daha önce hiç görmediğim Felicity'nin elinden çıkmışa benzeyen bir tür karıştırıcı kullanıyor.
Lo intenté, pero este tipo está usando algún loco mezclador calibrador como el de Felicity, pero como nunca he visto.
- Sanırım beni başkasıyla karıştırdınız.
Creo que me has confundido con otro.
Demek dolaplarımı karıştırırken bir şeyler buldun.
O sea que algo andabas buscando cuando husmeaste en mis armarios.
Bayan Heather bir işler karıştırıyor, tamam mı?
Lady Heather ha desaparecido, ¿ no es así?
Michelangelo, senin aklın kafanı karıştıran şeylere ağır basıyor.
Michelangelo, tu mente esta repleta de distracciones.
( Hun ) İhtiyacınız olan her şey, Usta Shredder, karıştırma fıçıları, ekstruzyon makineleri, fırın, şişeleme tesisleri- - ne istersen.
Todo lo que necesita Maestro Shredder... máquinas de extrusión... instalaciones de embotellado... solo nómbrelo.
Aklını karıştırıyor...
- Te está confundiendo...
Sanırım, beni biriyle karıştırıyorsunuz.
Me están confundiendo con otra persona.
İki arabayı, birbiri ile karıştırıyorsunuz!
¡ Están confundiendo los dos coches!
Beni, başka biri ile karıştırıyorsunuz.
Me estás confundiendo con otra persona.
Siz beni, başka biri ile karıştırıyorsunuz.
Me están confundiendo con otra persona.
Ezik biri mi olup aileni utandırmayı hayatının her bir detayının karıştırılmasını mı istiyorsun?
¿ Es lo que quieres? - ¿ Ser una... falla? ¿ Una vergüenza para tu familia?
Bu boş yere koşuşturmalar kafamı karıştırıyordu sayın hakim ta ki Bay Sood'un eşinin ve çocuğunun birkaç ay önce doğum anında öldüğünü öğreninceye kadar.
Estoy perplejo por todas estas idas y venidas, Su Señoría, hasta consideré... que la esposa del Sr. Sood y su bebé murieron en el parto hace unos meses.
Ayrana karıştırılmış nar kabuğunu dene.
Trate con cáscara de granada, mezclada con suero de leche.
Vaş, yaşadığım zorlukları birbirine karıştırıyorum.
¡ Cielos! Estoy mezclando mis luchas.
İlk olarak yağmur yağdırıcı iyot kristallerle karıştırılmış zengin besin değerli formülümüzle bulutları tohumluyor.
Primero las nubes son sembradas con una fórmula especial rica en nutrientes mezclado con los cristales de yodo de lluvia artificial.
Bazen kafamı karıştırıyorsun da.
Es que resulta algo confuso a veces.
Yani anlat bize... Bankada ne haltlar... karıştırıyordunuz?
¿ Así que quieres decirme qué diablos pasa para que un puñado de exmilitares se dediquen a robar bancos?
Hep karıştırıyorum da onları.
Siempre las confundo.
Bu şeyi başka şeylerle karıştırıyor musun?
- ¿ Las estás mezclando? No, ya te...
Arabada karıştırırız.
Lo mezclaremos en el auto.
Herhalde orduyla Howard Stark'ı karıştırıp Rus usulüyle kapatırsan böyle oluyor. Korktu.
Tuvo miedo.
Karıştır, yoksa dibi tutacak!
¡ Mezcla o se pega!
2020 yılında, sen ve karın Tess Morgan tarihin akışını değiştiren Parçacık Hızlandırıcıyı başarıyla çalıştırıyordunuz.
En el año 2020, tú y tu esposa, Tess Morgan, lanzaron exitosamente el acelerador de partículas. Eso cambió el curso de la historia.
2020 yılında, sen ve karın Tess Morgan tarihin akışını değiştiren Parçacık Hızlandırıcıyı başarıyla çalıştırıyordunuz.
En el año 2020, tú y tu mujer presentasteis con éxito un acelerador de partículas que cambió el curso de la historia.
2020 yılında, sen ve karın Tess Morgan tarihin akışını değiştiren Parçacık Hızlandırıcıyı başarıyla çalıştırıyordunuz.
En el año 2020, tú y tu mujer presentaron con éxito un acelerador de partículas que cambió el curso de la historia.
- Hayır, senin aklın karıştı, baba.
No. Estás confundido, papá.
Karıma söylemeyin ama genç bir hanımla biraz kırıştırıyordum.
Bueno, no le digan a mi esposa, pero estaba con una jovencita.
Kimlik saptaması çıkarılmıştır.
No hay identificación.