Keaton Çeviri İspanyolca
444 parallel translation
Rollo Treadway Treadway servetinin varisi. Her aile soy ağacında bir ahmak olması gerektiğinin canlı kanıtı.... Buster Keaton
El heredero de la fortuna - un seguro de vida que toda familia debe tener para perpetuar la saga.
Eski Sennett günlerinde Fatty Arbuckle'ın, Charlie Chaplin'in, Buster Keaton'ın ve geri kalan filmlerini yönetirdim.
En otros tiempos Sennett, solía dirigir a Fatty Arbuckle, Charlie Chaplin, Buster Keaton y al resto de ellos.
Chaplin, Keaton, Gilligan..
Chaplin, Keaton, Gilligan.
James Caan,
James Caan, Diane Keaton.
...... sümüklüböcek cambazı da Buster Keaton'ın zayıf bir taklidini yapıyor gibiydi...
¡ Ahora parece que el equilibrista de limacos hace una mala imitación de Buster Keaton!
Bir sonraki Buster Keaton olabileceğinin farkında mısın?
¿ Te das cuenta de que podrías ser el nuevo Buster Keaton?
Nasılsın, Keaton?
¿ Cómo estás, Keaton?
Bay Keaton?
¿ Sr. Keaton?
Ama Keaton...
Pero, ¿ Keaton?
Keaton belli nedenlerden dolayı onlar için asıl ödüldü.
Keaton era el gran premio para ellos, obviamente.
Keaton tövbe etmiş söylentileri dolaşıyor.
Se dice que Keaton se regeneró.
Keaton'ın geçim kaynağıymış.
Oí que mantenía a Keaton.
Buna ne diyorsun, Keaton?
¿ Qué hay de cierto, Keaton?
Dean Keaton uslandı, öyle mi?
Dean Keaton ¿ regenerado?
Dean Keaton eteklerini toplamış.
Dean Keaton el regenerado.
Her şeyden çok da Dean Keaton'ın öldüğünden emin olmak istiyorum.
Y sobre todo, quiero estar seguro de que Dean Keaton está muerto.
Şu Keaton ne kadar yamanmış benim için hiç önemi yok o gemideki hiç kimse sağ çıkmış olamaz.
No importa cuán rudo era Keaton, según tú nadie en ese bote pudo haber salido con vida.
Çoğunlukla Dean Keaton hakkında.
- Sobre un tal Dean Keaton, sobre todo.
Verbal Keaton'ı sevdiğini, onun iyi biri olduğunu düşündüğünü biliyorum.
Sé que le agrada Keaton. - Sé que cree que es un buen hombre.
Dean Keaton'ın ciğeri beş para etmezdi.
Dean Keaton era una mierda.
Beş adam Keaton demek oluyordu.
Cinco hombres significaba Keaton.
Keaton'ın ikna edilmesi gerekiyordu.
Nos costó convencerlo.
Ama Keaton...
¿ Pero Keaton?
Keaton bitirici darbeyi indirdi.
Keaton le dio el toque final.
Keaton kimliğini açıklamadan telefon etti.
Keaton hizo una llamada anónima.
Dr. Keaton.
Dr. Keaton.
Yapma, Keaton dört yıldır polislik yapıyordu!
- Keaton fue policía durante cuatro años.
Dean Keaton'ı tanırım.
Conozco a Dean Keaton.
Dean Keaton birlikte yer alırken toplam yedi kez itham altında kaldı.
Dean Keaton tuvo siete acusaciones mientras estuvo en la policía.
Dean Keaton ölüydü.
Dean Keaton estaba muerto.
İnfilak etmeden hemen önce Dean Keaton'ın sahibi olduğu depoya girdiğini iki kişi görmüş.
Dos personas vieron a Dean Keaton entrando en su almacén justo antes de que explotara.
Havaya uçtu ve Dean Keaton'ı da olduğu gibi beraberinde götürdü.
Explotó y se llevó a Dean Keaton.
Altı hafta önce, ismini vermeyen birinden Keaton'ı avukatıyla beraber Mondino'da yemek yerken bulabileceğimi söyleyen bir telefon aldım.
Hace seis semanas, recibí una llamada anónima. Me decían que encontraría a Keaton comiendo en el Mondino, y ahí estaba.
Olduğunu sanmıyorum. Ama Keaton'ın öldüğünü görmüşsün.
No creo que lo sepas, pero dijiste que lo habías visto morir.
- Keaton'ı öldüren o mu?
- ¿ Fue el que mató a Keaton?
- Hayır. Ama Keaton'ın öldüğünden eminim.
- No, pero sé que Keaton está muerto.
Sen Keaton olmalısın.
Tú debes ser Keaton.
Redfoot, Dean Keaton.
Redfoot, Dean Keaton.
Güzel espri, Keaton.
Es una buena broma.
Keaton var gücüyle mücadele verdi ama insan huyunu suyunu değiştiremez.
Keaton se opuso lo más que pudo, pero un hombre no cambia lo que es.
Yapmamız gereken, Redfoot'u bulup buradan hemen sıvışmak, Keaton.
Sólo necesitamos encontrar a Redfoot y largarnos de aquí ahora.
Bay Keaton hem Bay Fenster hem de Bay McManus'ı polis arşivindeki fotoğraflarından tanıyorum.
Sr. Keaton. Reconozco al Sr. Fenster por su ficha policial al igual que al Sr. McManus.
1981 yılında, Bay Keaton Buffalo, New York'ta bir kamyonun kaçırılmasına katıldınız.
En 1981, Ud. Participó en el secuestro de un camión en Buffalo, Nueva York.
Bunu bilmenize imkan yoktu, Bay Keaton çünkü çeliği sevk eden kişi haberi olmadan Bay Soze namına çalışıyordu.
No hay manera de que lo supiera porque el tipo que embarcaba el acero trabajaba para Soze sin que lo supiera.
Anlaşılan Bay Keaton'ın avukatı Bayan Finneran tahliyesinin hızlandırılmasında biraz fazla etkili olmuş.
Al paracer, la abogado del Sr. Keaton, la Srta. Finneran fue demasiado eficiente y agilizó su liberación.
Keaton hep şöyle derdi : "Tanrı'ya inanmam ama ondan korkarım."
Keaton siempre decía "No creo en Dios, pero le temo."
İnan bana, denedim. Ama Keaton buna yanaşmazdı.
Créeme, traté, pero Keaton no lo aceptaba.
Diane Keaton.
- El Padrino.
Sokakları tek başıma mı aşındırıyım?
Como Buster Keaton en "The Cameraman"
İyi görünüyorsun, Keaton.
Te ves bien.
Keaton onu kullanıyordu.
Keaton la usaba.