Kevın Çeviri İspanyolca
137 parallel translation
- Kev, nasılsın?
- Kev, ¿ qué tal?
N'aber Kev?
¿ Cómo estás, Kev?
Bak, Kev sırılsıklamsın.
Mira, Kev. Estás empapado.
Çayın hazır Kev.
La comida ya está, Kev.
Kev, bu insanın içine işlemiyor.
Esto no sirve.
Saat sabahın beşi Kev.
Son las cinco de la mañana, Kev.
Kev, aramızda kalsın ama Gettys gibi herkesin şüphelendiği birini kurtarmak nasıl bir his?
Dime, Kev, extraoficialmente... ¿ Qué se siente al conducir a un gordo como Gettys por la puerta del beneficio de la duda?
Bir doğuluyla içmeye alınmazsın değil mi, Kev?
No tienes problemas con la bebida del este, ¿ O si, Kev?
Kev, elini kırmıştın, değil mi?
Te rompiste la mano, ¿ verdad?
D'Amato'nun bu maçı nasıl atlatacağını bilmiyorum.
No sé cómo va a salir D'Amato de ésta, Kev.
- Ver şunun anahtarlarını.
- Dale las llaves al loco, Kev.
Evet.Ben hakkınızda çok şey duydum, Özellikle senin hakkında, Kev.
Escuche acerca de uds., muchachos, especialmente de ti, Kev.
- N'aber, Kev?
- ¿ Qué pasa, Kev?
N'aber, Kev?
¿ Qué pasa, Kev?
Kev, bunları sen ısmarlar mısın?
Kev, ¿ me libras de esta ronda?
Tanrım Kevin. Bundan hoşlanmayacaksın.
Mierda, Kev, esto no te va a gustar.
Canın cehenneme...
Mi trasero. ¡ Kev!
- Kev, çıkmalısın.
- Kev, tienes que irte.
Çünkü, hayatın bir cilvesi sonucu eğer bir soruyu doğru cevaplayamazsam, yaşlı Kev-Kev soruyu doğru cevaplamadığı sürece kazanan ilan edilemez.
Porque, si algún fenómeno extraño me impidiese responder la pregunta,... el viejo Kev no podría ser el ganador a menos que nos diese la respuesta. Si no, iríamos de un lado a otro...
Günaydın, Kev.
- ¿ Qué tal vas, Kevin?
- Kevin, silahını indir.
Kev. Kevin, baja el arma.
Biliyorsun, Kev... Tommy ve Julia'nın istedikleri şey, aile değerlerinin özü.
Sabes, Kev lo que quieren Tommy y Julia es la esencia de los valores familiares.
Pat ve Kev oraya gönderilince hem iyi para kazanırım. Hem arkadaşlarımın yanında olurum diye düşündüm.
Cuando enviaron allí a Pat y Kev, pensé que haría mucho dinero y estaría cerca de mis amigos.
Eğer senin kadar neşeli değilsek, Kev, sen yerde uyumadığın içindir.
Si no estamos tan contentos como tú, Kev, es porque tú no has dormido en el suelo.
Onu daha unutamadın, Kev.
No le has superado, Kev.
Koymuştur işte adını o şekil. Kendine Küçük Kev diyerek dikkat çekmeye çalışıyor olamaz herhalde.
Dudo que querría resaltar eso llamándose Pequeño Kev.
Peki, Kev, erkek arkadaşın falan var mı?
Entonces, Kev ¿ tienes novio?
Little Kev Wallace'ın kuzeni olur.
Pequeño Kev es el primo de Wallace
Kev, kayınvalide ve kayınpederlerin ne zorlu olduklarını bilirim.
Kev, conozco las dificultades que surge con los suegros.
Kev, bana bir iyilik yapıp biraz daha barbekü sosu alır mısın.
Kev, necesito que me hagas un favor, ve a comprar más salsa barbacoa.
Kev, kaldır kıçını adamım.
Oye, Kev, trae tus cosas, amigo.
Kev, sanırım tamamsın, sana son kısmı vereceğim...
Kev, creo que ya está todo. Les daré este extremo.
Beni yakaladın Kevin.
Me descubriste, Kev.
Kevin, buna göre kampüs turu yarın öğlen 12 : 30'da.
Bien, Kev, acá dice que la visita al campus es mañana a las 12 : 30.
Kev, sevgiline kalkmasını söyler misin?
Kev, puedes decirle, por favor, a tu chica que se enderece?
Kev, bugün orada harika bir iş çıkardın!
Kev, estuvistes tan bien alla afuera esta noche!
Hey, Kev, bunu biraz tutar mısın?
Muy buena. ¿ Puedes detener esto un segundo?
Haydi Kev, tut adamını. Pas ver!
Vamos, Kev, apóyate en tu compañero. ¡ Pásala!
Kevin, rica etsem bana bir iyilik yapar mısın?
Sabes que, Kev, hazme un favor.
Açacak mısın, Kev?
¿ No contestas, Kev?
Kız arkadaşının yasadışı olarak bulundurduğu çipleri mi kastediyorsun?
¿ Te refiéres a los chips que ilegalmente tenía en su poder? Está bien, Kev.
Sen haklıydın, Kev.
Tienes razón, Kev
Ha bir de, Kevin'ın sana anlattığı pozisyon vardı ya... - Evet.
A propósito, ¿ esa jugada que te mencionó Kev?
- Kevin McQuay'ın dediği gibi...
- Como dijo Kev...
Kev, hiçbir zaman sen olmayacaktın, ahbap.
Kev, nunca ibas a ser tú.
Canın cehenneme, Kev. Olmaz.
Vete al carajo, Kev.
Kev gitti diye adama ihtiyacın varsa...
Y necesitas un poco de músculo ahora que no está Kevin.
- Eşyalarını almak için Kev'i yollayacağım.
- Voy a enviar a Kev, para que traiga tu equipo otra vez.
Elinden geleni yaptın sen, Kev.
Lo hiciste muy bien, Kev.
Kanepede yatmanın en kötü yanının belimin canına okuması olur sanmıştım ama yanılmışım. Selam, Kev.
Hola, Kev.
- Selam, Kev. Orada rahat mısın?
Ey, Kev. ¿ Cómo lo llevas por ahí?