Kodak Çeviri İspanyolca
109 parallel translation
Gidip bana "A" tipi Kodak film getir.
Tráeme más Kodachromes tipo "A".
Bu fotoğraf ufak bir Kodak ile çekildi.
Esta se tomó con una pequeña Kodak Número 2.
Eve onunla çekildi.
Eso era. Kodak Número 2.
2 numara Kodak. İki dolar ederdi o kamera.
Costaba dos dólares esa cámara.
Agfa, Kodak, Orvo, Gevaert...
Agfa, Kodak, Orwo, Gevaert.
Bu demek oluyor ki, Bay Newton, başlangıçta RCA Eastman Kodak ve DuPont'u, satın alabilirsiniz.
Esto significa que Ud. puede tomar el control de RCA... Eastman Kodak y DuPont, para empezar.
Eastman Kodak'la derhal görüşmelere başlamanı istiyorum.
Quiero empezar a negociar ya con Eastman Kodak.
Kodak'la bir Kojak daha geçtim.
Acabo de cruzarme con otro Kojak con una Kodak.
Benimkileri Kodak'ın bedava verdiği şu küçük dosyada saklıyorum.
Yo guardo las mías en esta pequeña carpeta que Kodak nos dio gratis.
Bir teneke Kodak yiyip daha güzel bir film çıkarabilirdim!
¡ Podría comer un cartucho de Kodak y vomitar una película mejor!
Hewlett Packard, Citicorp Eastman Kodak, hep beni talep ederler.
También manejo a Hewlett-Packard Citicorp, Eastman Kodak.
Tam Kodak'lık bir an.
Es un momento Kodak.
- Bu Kodak anı.
Es este un momento Kodak.
Güzel görüntü?
Vaya Kodak, ¿ eh?
Kodak gibi degerli pay hissesi için tek hak ver bana ve inan bana Kevin yasayacagin tek sorun daha fazla almamak olacaktir.
Dame una oportunidad con una acción de Kodak. Y créeme Kevin. El único problema que vas a tener.
Tam fotoğraflık bir durum var burada.
Bueno, un momento Kodak.
Bay Kodak onaylama çerçevesinin son detaylarını size bıraktı.
Bien. El Sr. Kodak le dejó una lista de encuestas.
John, Bay Kodak'ı arayıp Sayın Başkanın beklediğini söyler misin.
¿ Y Leon? Telefonea a Mr. Kodak, y dile que el Presidente lo espera.
3 Yıl önce tarihteki en düşük oy oranıyla Beyaz Saray'a girmeyi başardık... ve bugünse, Bay Kodak'a göre...
Hace 3 años fuimos electos por una de las diferencias más chicas de la historia.
Kayıtlı seçmenlerimizin % 63 ü iyi işler yaptığımızı düşünüyor. Bir saniye.
Hoy, Kodak dice que el 63 % de los electores dice que estamos haciendo un buen trabajo.
Leon Kodak stratejik araştırmalarda işini çok iyi yapıyor olabilir... Ama, onun başkana söylebildiklerinin aynını ben de söyleyebilirim.
Kodak es un gran estratega electoral, diría lo mismo que yo al Presidente,
Kodak'tan bazı sayıları bir araya getirmesini isteyeyim mi efendim?
¿ Kodak puede hacer una encuesta sobre esto?
Aslında, daha çok Kodak filmi gibidir.
Más bien como una película Kodak.
Bu fotoğraflar perilerin varlığının bir ispatı olamaz.
Que estan pidiendo de una Kodak nada menos que verificar la existencia de las hadas.
Sizlerin bu kanıta razı olmamasını bir yandan anlamaya çalışıyorum.
Por eso, acepto que la compañia Kodak no quiera asumir la carga de una prueba.
— Bana bir Kodak anı gibi geldi.
- Es como un momento Kodak.
Kodak film kullanırsam böyle olur işte.
¡ Oh, vamos a esperar un poco más, ¿ está bien? Vamos, por favor, por favor, por favor. Vamos, por favor.
Kodak zamanı, öyle mi?
¿ Vas a sacarte una foto?
Bak, Anne, Burada bir filmlik sahne istemiyorum.
realmente no me siento como para un momento Kodak aquí.
Gerçek bir Kodak anı.
Un verdadero momento Kodak.
Ve bu sene "İlk Kodak Ödülü" nü kazanan kişi Güneybatı Bölgesi için, Sequoyah, Oklahoma'dan...
Y la ganadora de este año del premio Kodak para el área Sudoeste mayor, es de Sequoyah, Oklahoma.
Eğer değilse Bu Kodak kağıdına basan her yerin bir listesini istiyorum.
Si no, dame una lista... de todos los sitios que imprimen en este papel Kodak.
Kodak artık 8 mm'lik filmleri banyo etmiyor.
Kodak ya no revela rollos de 8mm.
Belki bu adamın bir tane vesikalığını alabiliriz.
Quizás podemos conseguir el "momento Kodak" de este tipo.
Kendime bir fötr şapka alabilirim. Sen de kendine bir Kodak kamera alırsın ve ülkenin merkezine doğru gidebiliriz.
Yo me busco un sombrero, tú una cámara Kodak y nos abrimos paso en el camino.
185'in orada çok radar var.
Tienes un Kojak con una Kodak en el kilómetro 297.
- Tam Kodak'lık bir andı! - Merhaba.
Definitivamente fue algo memorable.
Yine dokunaklı bir an mıydı?
¿ Otro momento Kodak?
Gerçek bir Kodak anı.
Es realmente un momento Kodak
- Fotoğraf makinesini getir.
- Toma la cámara. Es un momento Kodak.
Eastman Kodak çevre suçlarından sorumluydu.
Kodak es culpable de...
Coca Cola, Mobil Oil, GTE ve Kodak vardı.
Y al otro lado del salón estaban Coca Cola, Mobile Oil, GTE y Kodak.
Tam fotoğraflık bir sahne.
Este es un momento Kodak.
Tam fotoğraflık bir poz.
Un momento Kodak en la casa.
Bunun resmini istiyorum.
Quiero tener una Kodak de esto.
Gerçek bir Kodak anı.
Digno de un momento Kodak.
Bu basınçlı bir MPEG-4, kodlayıcılarla görüntü oluşturulmuş sonra da ölçeklendirilerek...
Es un MPEG-4 comprimido, se usó una Kodak... -... que reduce la escala del número...
Kameralı her polis kardeş kavgasıyla, araba hırsızlığıyla ve her türlü bokla uğraşıyor.
Cada policía con una Kodak acosa a los hermanos, confisca autos y drogas.
Bu resimleri nasıl açıklayacaksın peki?
Claro... ¿ Y cómo explicas estos "momentos Kodak"?
Tam fotoğraflık an.
Sagrado momento Kodak.
Bu, şanssız bir fotoğraf kazası değil.
No fue un instante Kodak terminando mal.