Koyun Çeviri İspanyolca
6,528 parallel translation
-... her zaman sürüdeki kara koyun mu olacağım?
¿ Voy a ser siempre la oveja negra?
Unutma, kara koyun da aslında koyundur.
Sólo recuerda... Las ovejas negras siguen siendo corderos.
Tamam, zafer pastasını buzdolabına geri koyun.
Bien, pongan la tarta de la victoria de vuelta en el refrigerador.
Kurbanlık koyun gibi oturuyor burada.
Está sentada ahí como un conejillo de indias.
Burada her koyun kendi bacağından asılır, ittifak mittifak yapmak yok.
Si se trata de cada hombre para sí mismo, nadie va a crear una alianza.
Her koyun kendi bacağından asılacak.
Es el sálvese quien pueda.
Ellerinizi başınızın arkasına koyun!
¡ Pongan sus manos sobre la cabeza ahora mismo!
Koyun kıyafetleri içinde bir kaplan vardır.
Usted es el héroe ilegal.
Techizatimi iyi bir yere koyun.
Hey, guarda mi equipo.
Arabanın tavanına koyun anahtarları da.
Llaves sobre el techo.
Bir koyun kopyalamak istemiştim, ama daha basit birşeyden başlamam gerekiyordu... ki bu da o, çünkü beyni ufacıktı.
Buscaba clonar una oveja. pero necesitaba comenzar con algo más simple. Lo que es él, por que su cerebro es como un chasquido.
Onlar koyun, robot. Ama biz.
Son ovejas, drones.
Ellerinizi arkaya koyun.
Pongan las manos en la espalda.
Koyun ana yemek olursa, Fas'a özgü bir havası da olur.
Con el cordero como principal, deberíamos hacer un ambiente marroquí.
Üstüme düşeni yaptım. Artık her koyun kendi bacağından asılır.
He hecho mi parte, ahora sálvese quien pueda.
- Hücreye koyun. - Benim suçum yok!
A aislamiento.
Bahislerinizi koyun.
Apostad.
Başlarına ödül koyun.
Pongan un precio a sus cabezas.
Gizli kablolar, gizli kameralar lazerli mikrofonlar, adını siz koyun.
Micrófonos, cámaras ocultas, micrófonos láser, lo que se les ocurra.
Fotokopilerini çekin ve yerlerine kopyalarını koyun.
Sí, fotocopiadlo y reemplazadlo todo.
Bir kaç saat sonra almaya geldiği zaman, kızı yüzme havuzunun üstünde yüzü koyun halde bulmuş.
Volvió un par de horas después a recogerla, y ella estaba bocabajo en la piscina.
Kayıp bir koyun gibi meleyeceğine onun yenilgisini onurlandırmalısın.
Para ser honesto, te derrotaré. Te desangraré como a una oveja.
Hemen sedyeye alıp, aracın içine koyun, hızlı.
Súbanlos a las camillas y a las ambulancias, rápido.
Ellerinizi görebileceğimiz bir yere koyun.
Las manos donde pueda verlas.
Banyolarını bitirdikleri zaman, .. onları koğuşun ayrı bölgelerine koyun
Cuando acaben con el baño, ubícalos en un área separada de la sala.
Elinizi buraya koyun lütfen.
Ponga su mano aquí, por favor.
Bu koyun saymaya benzemez canım.
No es como contar ovejas, cariño.
Elleri görebileceğimiz bir yere koyun.
Las manos donde pueda verlas.
Efendim, Reddington size bildiklerini anlatmalı yoksa onu burada süresiz olarak alıkoyun.
Señor, Reddington debería decirle lo que sabe, o debería detenerle aquí indefinidamente.
Kendinizi onun yerine koyun.
Poneos en su situación.
Kağıtlarınızı masaya koyun.
exámenes en el escritorio.
Bütün çıkışlara kontrol noktası koyun. Tren hatlarının geçtiği her yeri bulun bana.
Armen puestos de control en todas las interestatales y dame transmisiones de las plataformas de trenes.
- INFOCON 2'yi yürürlüğe koyun.
- Llévanos a INFOCON 2.
Hayatınızın her parçasını varınızı yoğunuzu ortaya koyun.
Pones todo lo que está en ella. Cada pedazo de tu vida.
Ön tarafa koyun.
Pónganla delante.
Dizüstü bilgisayarına ve telefonuna el koyun, sonra da sorguya çekilmek üzere teslim edin.
Confisca su portátil y su teléfono, luego entrégela para que la interroge.
- Hemen geri koyun onları.
- Regrésenlas.
Onu kafese koyun.
Ponlo en la jaula.
Kıyafetlerinizi ve üzerlerinizdeki her şeyi soyun ve onları bir varile koyun.
Despójate de tu ropa y tus posesiones y ponlas en un barril.
Ellerinizi görebileceğim bir yere koyun.
Pongan las manos donde pueda verlas.
Rick kurallarını koyun sü-Rick'lerine söyle pis-Rick herif.
- Guárdate las reglas de Rick para los Rick sumisos, esbirrick.
O çok isteksiz izin uçuş görevlisi bin koyun birkaç satır geri
Fue muy reacia a que la azafata pusiera el bolso en un compartimento de unas filas más atrás.
Peki, gözlerimi kapatıyorum, koyun saymaya çalışıyorum.
Pues, cierro los ojos, intento contar ovejas.
Kendinizi onun yerine koyun.
Poneos en su lugar.
İnsanlar ilk önce koyun kurban ediyorlardı.
La gente intentó apaciguarlo con ovejas al principio.
Sadece sebze koyun.
Solo vegetales.
Koyun derileri şuradaki ahırda.
Las pieles de oveja están ahí en ese cobertizo.
Çay suyunu da ocağa koyun!
¡ ¡ ¡ Calienta el agua para el té! Eso también.
- Koyun servis edeceğiz.
- Serviremos un cordero.
Ellerinizi görebileceğimiz yere koyun.
Pon las manos donde pueda verlas, por favor.
Ellerinizi görebileceğimiz yere koyun.
Pon las manos donde pueda verlas.