English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kurbağalar

Kurbağalar Çeviri İspanyolca

573 parallel translation
Hatta kurbağalar bile.
lncluso las ranas.
Şampanyanın, ağaç kurbağalarının, gece çiçeklerinin ya da hatıraların araya girmesine izin vermemelisin.
No puedes dejar que el champán... o las ranas o las flores o los recuerdos te afecten. - Lo nuestro acabó, y es mejor así.
Kim sıradan bir hırsız, kurbağaların kızı? Kim?
- ¿ Quién es un miserable ladrón?
Gelin, sizi gidi küçük kurbağalar!
Venga, ranitas.
- Kurbağalar orada durur.
Ahi es donde deben estar las ranas.
Balıkların ölmesi ve kurbağaların sudan çıkışı tanrının mucizesi mi?
¿ Fue por el milagro de tu Dios que los peces murieron? ¿ y que las ranas salieran de las aguas?
Kurbağalar, vıraklamaya devam edin. Neden yukarı bakmayı düşünmediniz?
Ranitas que alegres croaban, ¿ Por qué hacia arriba no miraron?
Bizim oralarda kurbağalar zıpkınla avlanır.
En mi región cazamos las ranas con arpón.
Şu kurbağalar, hatta bazı devasa olanlar!
Estas ranas... ¡ y hay algunas gigantes!
Küçük kurbağalar var ama ben en çok büyük olanları seviyorum.
Hay ranas pequeñas, pero las que me gustan más son las enormes.
- Kurbağalar.
- Los sapos...
Airedale'le uğraşıyorum sonra da sırada kurbağalar var.
- Perdone, pero... Le perdono. Las parejas se pelean.
Airedale'le uğraşıyorum sonra da sırada kurbağalar var.
No, aún le estoy poniendo la piel al Airedale y luego tengo que... - Arreglar las ranas.
Kurbağalar.
Ranas.
Kurbağalar?
- ¿ Ranas?
Kurbağalar, evet.
- Ranas, sí.
Kutsal bilgelerin yüzyıllardır araştırdığı bir konudur bu. Ancak klasik inanışa göre... Arılar, yarasalar kurbağalar, kan fareler dolu, yaratıklar çekirgeler ve tabii ki ilk doğanın ölümü ve son olarak karanlık.
Es un punto que los estudiosos han discutido por años pero no hay duda que la clásica tradición es la maldición de ronchas, vampiros ranas, la de la sangre la de las ratas granizo y bestias las langostas, por supuesto la muerte del primogénito y por último la de las tinieblas.
" Kentleri çömelmiş kara kurbağalar gibi
" Y sus ciudades se rinden
Niyetimiz, politikacıların kararsız siyasi mahkumlar olduklarını kişisel öç ve güç mücadelelerini devlet sorunlarından önemli gördüklerini kastetmek ya da önemli konularda tartışmayı reddederek itibarlarını zedelediklerini parti birliğinin temsil ettikleri halkın refahından önce geldiği yanılgısında olduklarını ya da önemli sosyal sorunları hiç umursamayan gürültücü kurbağalar olduklarını ima etmedik.
No queremos decir que sean unos oportunistas... más pendientes de las luchas de poder que de gobernar. No queremos insinuar que su credibilidad se haya apagado... por falta de un debate abierto, error causado por creer que... un partido unido es más importante que el bienestar del pueblo. No queremos crear aduladores sin conciencia social.
Kurbağaların resimlerini çektiniz mi?
¿ Ha tomado fotos de ranas, últimamente?
Tüm bilgimizle ve tüm paramla... hala bu kurbağaları uzak tutamıyoruz.
Con toda nuestra tecnología y todo mi dinero... no nos podemos deshacer de estas ranas para siempre.
Kurbağalar cama saldırıyor... yılanlar avizelerde.
Ranas que atacan las ventanas... serpientes en las lámparas...
Şu kurbağalar beni de çıldırtıyor.
Las ranas me vuelven loca.
Şimdide kurbağalar düşünüyor. Yılanlar plan yapıyor.
Las ranas ahora piensan Los caracoles tienen una estrategia.
Tüvit takımlı kısa boylu adamlar kurbağaları doğrar, bağış toplar.
Un montón de tipos con trajes de lana cortando ranas, viviendo de becas y...
Kurbağaların arasından, bir gün cezbedici bir prens görünecek.
Un día, un príncipe aparecerá de entre los sapos.
Kurbağalar için iyi değil.
No es bueno para los gabachos.
Bay Giovanni kurbağalarıma karşılık bana bunu verdi.
Me la dio el señor Giovanni porque le vendí mis ranas.
- Bana tabağı ver. - Kurbağalar çok güzel.
- Dame el plato.
Ye bu kurbağaları, yoksa cehenneme gidersin.
Come las ranas o vas derecho al infierno.
Kurbağaları boğacak bir hava.
¡ Qué manera de llover!
Diğeri ne zaman ağzını açsa, dışarı su keleri ve kurbağalar çıkıyormuş.
Cuando hablaba la otra. le salían tritones y sapos.
Su keleri ve kurbağalar çıkıyormuş.
Echaba tritones y sapos por la boca.
karidesler ve kurbağalar. Dişi yumurtalarının dışarıdan döllendiği hayvanlar.
Animales en que las células huevo de la hembra se fertilizan externamente.
"World Wide Stüdyoları, zengin ve ünlü olmak isteyen kurbağalar için yetenek sınavı açtığını ilan ediyor."
"Estudios Universales hará audiciones para ranas " que deseen hacerse ricas y famosas ".
Yani, kurbağalar sıçrayamasalardı bisikletle birlikte ezilirlerdi.
Si las ranas no pudiéramos saltar, habría acabado como la bici.
Umut verici kokusu yok ama kurbağalar da yemek yemeli.
No huele muy bien, pero no se puede vivir sin comer.
Gelecek hafta, kurbağalar için yetenek sınavı yapıyorlar.
Habrá audiciones para ranas la semana próxima.
İşletmemiz henüz ufak çaplı. Fakat büyüyeceğiz. Siz kurbağaların büyüdüğü gibi.
Era un negocio de poca monta, pero nos expandimos, como las ranas.
- Kurbağalar büyümüyor mu?
¿ No se expanden las ranas?
Kurbağaları öldürmek.
Mato ranas.
Kucaklaşan kurbağaların müziğini dinliyorsunuz.
Acaban de escuchar música para ablandar a las ranas.
Süslü Hollywood kurbağalarınızdan biri olmayabilirim ama bir şansı hak ediyorum.
No seré una rana fina de Hollywood, pero merezco una oportunidad.
Dinleyin, kurbağalar şarkı söylüyor.
Las ranas cantan! - Como? - Las ranas!
Kurbağaları dinlemek isteyen kim?
- ¡ Que carajo me importan las ranas!
Kurbağaların parasını ödemem.
No voy a pagar las ranas.
Kurbağalar vıraklıyor. Ağustos böcekleri ötüyordu.
Las ranas croaban y los grillos chicharreaban.
tarhlarda kurbağalar vıraklayacak.
Debajo de la cama, la rana está croando.
Bak, kurbagalar...
Mira, sapos... ¿ Disparamos?
Kurbağalar.
Sapos.
KURBAĞALAR
RANAS

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]