English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kuzeye

Kuzeye Çeviri İspanyolca

3,007 parallel translation
Balık avlama imkânları kuzeye kayınca bu hoş ve ılık sulardan ayrılıyorlar.
Los pelícanos marrones dejan estos cálidos mares agradables cuando las posibilidades de pesca surgen más al norte.
Buna rağmen batı rotasını seçen Mavi Kazların çoğu kuzeye yol alırken oradan geçer.
Aun así, muchos gansos de nieve toman la ruta occidental pasan sobre ella a medida que viajan hacia el norte.
Kaz ailelerinin çoğu kuzeye yönelerek çorak Dakota'dan geçiyor.
Muchas familias van al norte lo largo del Parque Nacional Badlands de Dakota.
Kahvaltıda kendilerine yol boyu yetecek kadar yumurta yiyen kuşlar artık kuzeye gidebilirler.
Las aves se dirigen hacia el norte, satisfechas por un desayuno de huevos que les durara el viaje.
İzler kuzeye doğru gidiyorlar.
Va al norte.
Kuzeye gidiyor!
¡ Se mueve hacia el norte!
Darvin'e kadar kuzeye yol aldı.
Y tan al norte como Darwin.
İzler kuzeye gidiyor.
Las huellas van hacia el Norte.
Kuzeye mi güneye mi?
¿ Norte o sur?
Bic, sen güneye git, ben kuzeye gidiyorum.
Tú ve al sur, yo iré al norte.
kuzeye yönel.
Nos llevan hacia el norte.
kuzeye.. ve oraya bakıp, inasnların adlarını oku Kahrolası mektupları düzenle işte!
El carro azul va para al ala norte, luego camina alrededor, comprobando el nombre en los escritorios de los empleados y entrégales el maldito correo!
Niyetleri Ejderha'nın yerinde durmak geceyi geçirmek ve sonra kuzeye doğru devam etmekti.
Su plan era descansar en el Dragon Inn pasar una noche y luego continuar al Norte.
Uyuşturucu Meksika'dan gelip kuzeye ve doğuya doğru gider.
Las drogas que vienen de México van al norte y al este.
- Kuzeye gitti.
- Al norte.
Merkez 99, hava desteği görüş sağladı şüpheli bağlantı yolu 19'dan kuzeye doğru ilerliyor.
Central 99, apoyo aéreo vio al sospechoso yendo al norte en la l-19.
Bir tek Tito var, onu da o kadar kuzeye gönderemem.
La única persona aquí es Tito, y no puedo mandarlo tan al norte.
İlk kurban kuzeye bakıyor.
La víctima 1 está mirando al norte.
Kuzeye.
Norte.
Son yıllarda artlarında ölüm bırakarak kuzeye bastırdılar.
Pero, en años recientes, han avanzado hacia el Norte dejando la muerte a su paso.
Kuzeye kıyasla artık sayıca daha az ve teçhizatımız daha kötü.
Nos superan en número y estamos mal equipados en comparación con el Norte.
Generaller Washington'u boşaltıp, eğer gerekirse New York veya Boston'a doğru kuzeye kaçmamız
Los generales opinan que deberíamos evacuar Washington. Dirigir la guerra desde Nueva York o Boston, si fuera necesario.
Rota hala fazla kuzeye doğru.
El rumbo todavía está muy al norte.
Bu yüzden de kuzeye geliyorlar.
Y por eso se están viniendo al norte.
"Kuzeye kadar gelemezler, onlar için fazla şiddet var." dediğimde "Hayır, bunu konuşalım." dedin.
"No pueden venir al norte, están muy perseguidos". Dijiste : "No, hablemos".
Bu kadar kuzeye yürüyerek gidemez.
Jamás llegará tan al Norte a pie.
Cazibeni kullan, kendi yolunu aç ve kuzeye doğru git.
Usa la cabeza, haz autostop. Sigue yendo al Norte.
Bir saat kadar önce, eyalet polisiyle kuzeye doğru gittiler.
Se fue al Norte hace una hora, para reunirse con la policía estatal.
Biz kuzeye gidiyoruz.
Vamos al Norte.
Kıymetlim, yüzgeçlerini 45 derece kuzeye çevir.
Preciosa, ajusta tus aletas a 45 grados norte.
"Sevgili Suzy, evinizden 350 metre kuzeye yürüyerek, adı olmayan bozuk yola git."
Querida Suzy, camina 400 metros al norte desde tu casa hacia el camino de tierra que no tiene ningún cartel.
Şimdi geçelim... 5. Otoyol boyunca kuzeye doğru, Yoğun yağış ve gök gürültüsü hakim...
Por la interestatal 5, en dirección norte hay truenos y lluvias torrenciales...
Sonra da kuzeye. Sanırım Kunar'a.
Luego fuimos al norte, creo, a Honur.
İslamabad'dan çıkılırsa 45 dakika kuzeye gidildiğinde Abbottabad'a geliniyor.
Si gira a la derecha fuera de Islamabad conduce unos 45 minutos al norte, se encontrará en Abbottabad.
O zaman kuzeye Lindburg'a doğru süreceğiz.
Ahora, vamos hacia el norte por Lindburg.
İletişim kurduğumuz kişi kırsal bölge içinden kuzeye doğru birkaç saat sürmemizi söyledi. Orada Ludlow adında bir kasaba varmış.
El contacto esta a unas horas al norte en la parte campestre en un pueblo llamado Ludlow.
- Hayır, ama kuzeye gitti.
No. Se mudó al norte.
Bazı yarım kalmış işleri bitirip kuzeye gideceğini söyledi.
Sólo dijo que tenía unas cosas que hacer antes de irse.
Kuzeye taşınmadan önce halletmem gereken bazı yarım kalmış işlerim var.
Estoy arreglando unos asuntos antes de mudarme al norte.
Kuzeye, evlerin arasına daldı.
Hacia el norte a través de las casas.
13X 13, şüpheli kuzeye doğru gidiyor. Kafası kazılı iri bir Latin.
13 X 13, sospechoso se dirigió al norte, hombre corpulento hispano, cabeza rapada.
KUZEYE GİDEN YOL Çeviri : Utku Akar
CAMINO AL NORTE
- Kuzeye!
- ¡ Al norte!
Ve hazırlanın, bir kaç gün içinde kuzeye yürüyeceğiz.
Y prepárense. En unos días marchamos al norte.
Tamam kuzeye dön ve bizi eve götür, uçak senin.
Dir � jase al norte y ll � venos a casa, ahora es su avi � n.
Kuzeye gittiler. Mance Rayder'a katilmaya.
Al Norte, para unirse a Mance Rayder...
Kralyolu'na çiktilar, kuzeye gidiyorlar.
Se lo llevaron por el Camino Real, hacia el norte.
- Kuzeye gitmek en iyisi.
- Es mejor seguir hacia el norte.
Eğer Kral kuzeye gitmek isterse sizin ordularınız da onunkiyle gidecek mi?
Y si el rey decide cabalgar al norte, ¿ vuestros ejércitos cabalgarán con el suyo?
Fransızlar kuzeye doğru ilerledikçe papalık eyaletlerini perişan ettiler.
Los franceses han dejado que los territorios papales se desperdiciasen mientras marchan hacia el norte.
Beyazbaşlı Amerikan Kartalları da kuzeye gidiyor.
Las águilas calvas, también van hacia el norte, continuando a través de los vastos bosques,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]