Kârımı Çeviri İspanyolca
580 parallel translation
"Size 10,000 dolar ve Kârımın % 50'sini borçluyum."
"Le pagaré 10.000 dólares y 60 % de las ganancias."
Bu yolculuğa birlikte çıktığımıza göre..... kârımızı yarı yarıya paylaşacığımız konusunda hemfikir olmalıyız.
Puesto que el destino nos ha unido en este viaje tenemos que acordar desde el principio que las ganancias son mitad y mitad.
Her yıl kârımızı ikiye katlıyoruz.
Mi negocio marcha muy bien.
Bu şekilde hiç kârımız olmaz.
De esa manera, no tendremos ninguna ganancia.
Çok güzel, ama kârımız ne olacak?
¿ Es precioso, cuál será la ganancia?
Önümüzdeki bir yıldan daha kısa bir süre içinde, net kârımızın 45 milyon dolara kadar çıkacağını tahmin ediyorum.
Yo estimo un flujo de fondos positivo en el grupo de $ 45 millones... para este año fiscal, en resumen, un año antes de lo programado.
Yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
¿ Piensa poder salir como si nada?
Kâr yüzdesi kazanmak için kumarbaz gibi riski göze alır mısın?
¿ Correría el riesgo de hacerlo por un porcentaje de la ganancia?
Alacağım tabii. Ayrıca biraz da kâr yaparım. Hayır.
Claro y con un pequeño dividendo.
Daha fazla satabilmek için kârı düşük tutmak lazım.
Seguramente hay poco beneficio para buscar más.
Kârın da üçte birini alacaksınız. Anlaşıldı mı?
¿ Está claro?
Bu deliyi şehrimizde tutmak akıl kârı mı?
¿ Es sabio tener a este perro loco en la ciudad?
Bir şey vuramadık, yorulduğumuz yanımıza kâr kaldı.
No encontramos nada más que problemas.
İlk kârım senin olacak, sadece senin çünkü kumpanyamın bir parçası olacaksın, değil mi Melina?
Mi primera ganancia será tuya, solamente tuya, porque tomarás un papel en mi compañía, ¿ cierto, Melina?
Bu yanımıza kâr kalacak gibi görünüyor.
Parece que nos hemos librado.
Yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyorsun?
¿ Crees que te vas a salir con la tuya?
Bu yanımıza kâr kalmaz. Kalır mı?
Nunca lo conseguiremos, ¿ o sí?
Yani çocukları kaçırabilirler ve bu da yanlarına kâr mı kalır? Nedir bu!
¿ Pueden raptar niños y no les pasa nada?
Anlamlı bir kâr ile benim için onlardan kurtul ve beraber çalışalım.
Deshazte de ellos con una ganancia razonable... y trabajarás para mí.
Balzac'tan sağladığım kâr çok ufak size faydalı olmak arzum ise çok fazla. Benim için kaçırılmayacak fırsat.
El beneficio que obtengo de Balzac es tan pequeño y mi deseo de complacerte tan grande que para mí ya supone buen negocio.
Çünkü bu yaptıklarının yanlarına kâr kalmaması lazım!
¡ Porque no se les debe dejar escapar después de lo que hicieron!
Sonuçta yanlarına kâr kalmayacak mı?
¿ De verdad cree que no se escaparán después de todo?
Kuşlarını yetiştirip, satmaya devam edebilirsin ama kâr, sosyal yardım fonuna aktarılacak ve sen de kârdan maaş alacaksın.
Puede continuar criando y vendiendo los pájaros, pero los beneficios irán a la caja de previsión de la prisión, y su sueldo será una participación en los beneficios.
Başlangıç ve kâr payım olarak 100 dolar.
Cien para que pudiera participar y mi participación en las ganancias.
Artık kâr paylaşımı üzerine kurulmuş bir yönetim kurulu var.
Ahora... consejo de dirección, sobre la base de beneficios compartidos.
Oyun tutarsa destekçilerin parasını ödemek zorundasınız. O kadar destekçiyle hiç kâr edemezsiniz. Anladınız mı?
Si es un éxito, debe pagar a los promotores y con tantos, nunca tendría suficientes ganancias para todos. ¿ Entiende?
Memnuniyetle duyuruyorum ki 12 milyon dolarlık gider azalması artı 7,5 milyon Alman markı geri ödeme ve 3,75 milyon tercihli hissenin 7,5 milyonluk yönetim yedeğine eklenmesi artı 11.500 liret yükselen harcama marjı ve 10 milyon sterlinlik sermaye yatırımı sayesine firma geçen yıl tam bir şilin kâr etmiştir.
Tengo el placer de anunciar que debido a un recorte en... gastos de doce millones de dólares canadienses, más un... reembolso de siete millones y medio de marcos alemanes de... la rama suiza y añadiendo el paquete de obligaciones... preferentes de tres millones y tres cuartos a la cuenta de... reserva de divisas del director de siete millones y... medio más un margen de gastos de once mil quinientas liras... debido al aumento de diez millones de libras de... inversiones de capital, el año pasado esta empresa tuvo... unos beneficios totales de un chelín.
Senden istediğim sadece müşterilerin isim listesi. Tüm riski ben alacağım ve kârı eşit paylaşacağız.
Lo que quiero de usted es una lista con sus nombres y nada más.
Umarım kârınız da iyi olur.
Harán dinero, ¿ no?
Kârın ne kadar olabileceğini bilmiyorum... tam olarak ne kadar harcadığımızı da, fakat olay şu.
No sé. No sé cuánto rendirá. Puede que no cubra los costos.
Sizce Avrupa Ortak Pazarı'ndan kâr sağlamalı mıyız?
¿ Cree que deberíamos unirnos a la Comunidad Europea?
Yatırımda bulunduğu her beş milyon pound'dan yarım milyon pound kâr eder.
Por cada 5 millones de libras que invierte consigue medio millón de beneficio.
Kâr payı almak için. Çok fazla almışım, beni söğüşlediler.
Compré en el margen, compré demasiado y me desplumaron.
Kanalımız, bu şirketin bünyesinde bulunan tüm kuruluşlar arasında en fazla kâr eden yer haline gelecektir.
Esta cadena puede ser el centro de ganancias... más significativo del grupo de comunicaciones.
Galiba 1975 yılında yaptığımız kârın, yılın başında yaptığımız kâra bölünmesi baz alınıyor.
Creo que se basa en un múltiplo de las ganancias de 1975... tomando como base el período de 1975.
Maaşının % 50'sine, yılın başında yaptığımız kârın % 25'i ilave ediliyor ve sözleşmenin bitiş tarihiyle çarpılıyor.
Creo que era el 50 % del salario... más el 25 % de las ganancias del primer año... multiplicado por la parte incumplida del contrato.
Eğer kâr bekleyeceksem daha çok işçiye ihtiyacım var.
Para tener beneficio, necesito manos.
Amacım kâr gütmekse herkes bana saygı duyar.
Si mi objetivo fuera el beneficio, todo el mundo me respetaría.
O kadar yakıtımız yok. En akıl kârı yer orası.
No creo que tengamos combustible.
Katlettiklerimiz de yanımıza kâr kalıyor!
¡ Nos salimos con la nuestra asesinando!
Çağımızda, üretim insanların ihtiyaçlarını giderme amacıyla değil ; ... kâr elde etme...
La producción ya no está dirigida a satisfacer las necesidades humanas... sino a hacer mayores beneficios.
Matt Vogel'ın babası Kasım ayında büyük bir mağaza açtı ve onun kârıyla Matt'e bir yılan aldı.
Cuando la tienda del padre de Matt Vogel obtuvo beneficios en noviembre le compró una serpiente.
Bira kârım azalıyor.
Se trata de comer en mi cerveza beneficios.
Kârım da gitti.
Ahí van las ganancias.
Ve A dan Z ye Her Adım Başı Her Şeyden Kâr Elde Ediyorlar.
Y obtienen ganancias en cada paso, de la A a la Z.
Çok yakında kâr etmeye başlayacağız, ama bölünecek, çünkü yanıma şaşılacak kadar yetenek dolu ve bana göz kulak olacak kadar zihnen ve bedenen güçlü birini işe aldım.
Comenzará a tener beneficios en cualquier momento en parte porque he contratado un hombre de competencia asombrosa y fuerza de cuerpo y mente para manejarlo conmigo.
Başarılı olursa, kârını bana ödeyecek ve paramı alacağım.
Si tiene éxito, me pagará intereses y repagará el préstamo.
Ayrıca çok iyi bir kâr paylaşım paketimiz var.
- ¿ Dónde vas? También tenemos un muy lindo plan de participación en las ganancias.
Bu işte kâr elde etmek için kafayı her zaman koyarım.
Jamás rechazo una ganancia.
Hey, bu ölümde benim kârım nedir?
Hey, ¿ Dónde está la diversión de esta muerte para mi?
Bu yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
¿ Cómo esperabas salirte con la tuya?
karımı 36
karımın 27
karım 448
karıma 23
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39
karımın 27
karım 448
karıma 23
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39