English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kılıcım

Kılıcım Çeviri İspanyolca

4,791 parallel translation
Kılıcım var. Ohh! - Ne diyor?
Tengo una espada. - ¿ Qué dice?
Ve birkaç saniye sonra onu saf bir kuvvetle ahşap duvara yasladım ve kılıcımı hayvani bir gaddarlıkla tekrar ve tekrar göğsüne saplayıp durdum.
En pocos segundos, lo acorralé teniéndolo en mi poder frenético y presa de feroz excitación le hundí la espada en el pecho con brutal ferocidad. Repetidas veces, una y otra vez en el pecho ".
Fakat kılıcımız daha fazla keskinleşmiyorsa...
Pero si tu espada no puede ser afilada más veces...
Hemen kılıcımı getirin bana!
Trae mi espada.
Hemen odadan kılıcımı getirin!
¡ Ve a la habitación y trae mi espada!
Bilekliğini çıkar ve kılıcımın karşısına geç.
Quítate ese brazalete, y recibe mi espada.
Bilekliğini çıkarmasan bile sana saldırıp kılıcımı saplayacağım.
Incluso si no te quitas el brazalete, te atacaré y apuñalaré.
Beni yenmezsen seni kılıcımla yaralayacağım.
Si no puedes hacer que me caiga, te cortaré.
Rayna "Kırmızı Dudaklar, Beyaz Yalanlar" turundan ayrılıyor,... bu da demek oluyor ki, açılış için bir şarkıcıya ihtiyacım var.
Rayna va a abandonar la gira de "Red lips, white lies", así que eso significa que voy a necesitar a una telonera, y...
El kurutma makinesi kullanayım derken nasıl oluyorsa bowling eteği yukarı doğru çıkıyordu.
Siempre retrocediendo en un secador de manos, para que su falda volara hasta los bolos.
Yanında bir kılıç yoksa, Tom Boss'a hayatım pahasına güvenirim.
Cuando no está cerca de una espada, a Tom Boss le confiaría mi vida.
Sadece birkaç çıplak fotoğraf... Hızlıca geçtik ziyafetin içinden beyzbol takımıyla kılık değiştirmiştik, gözlükler falan.
Sólo unas fotos de cuando corrimos desnudos en... un banquete de madre-hija, un equipo de baseball, tenía disfraces, anteojos de sol.
- Nedir? Sanırım, birisi aramıza resmiyen yaratıcılık konusunda yardım etmek için katılıyor.
Creo que alguien se está uniendo oficialmente... para ayudarnos a hacer la dirección creativa.
Bu yüzden artık dışarı çıktığımda, Her şovda yaptığımız karşılığı yapabilmem için... Kimlik değiştirmek yada saklanmak zorundayım çünkü o biletleri hala dağıtıyoruz.
Allison ya no puede escoger la canción "One Less Lonely Girl"... así que cuando salgo, tengo que... disfrazarme o esconderme para hacerme camino... y lograr el agradecimiento que hacemos en cada show.
Justin'in hayranlarına olan bağlılığı ve hayranların Justin'e olan bağlılığı, onu canlı kılan şey, sanırım çünkü raydan çıktığı anda onu geri döndüren ve, moral sağlayanlar onlar oluyor.
La dedicación de Justin hacia sus fans y viceversa... es lo que lo mantiene vivo, creo yo.
Ona bakıcılık yaptığımızdan beri bizi hiç dinlemiyor.
La chica no nos ha escuchado desde que la cuidamos de bebé.
Mağaracılık sporu yaptığım arkadaşım hafta sonları çılgın partiler verir.
Mi amigo que voy de espeleología con, da estas locas fiestas los fines de semana,
Kılıcı yok edilmiş ve kendimi de ölmüş izlenimi vererek fark edilmeden uzaklaştım.
Así que simulé mi propia muerte y la destrucción de la espada para escabullirme sin ser detectada.
O zamandan beridir kılıçla beraber gözlerden uzak duruyor bir sonraki hareketimi nasıl yapacağımı düşünüyorum ama Gümüş Maymun malikâneye girdiğinde kılıcı gördü ve şimdi onu kendisi için istiyor.
He mantenido un bajo perfil desde entonces tratando de decidir qué hacer pero Silver Monkey vio la espada cuando atacó la mansión y ahora la quiere para él.
Tanrım, kılıcı direkt suratıma indirdin.
Oh, Dios mío. ¡ Pusiste esa espada a través de mi cara!
Token, çıkışta takılım mı?
¿ Quieres pasar el rato?
Hepsinin üzerinde geçtim. Ancak finansal bir dolandırıcılık bulamadım.
Los revisé y no hay señales de trampas financieras.
Ben de bu mektubu sana okuyacağım, yüksek sesle, ama bitince bana sarılırsan, Vallahi, çığlık atarım ve saçımı yolarım ve belki suratına yumruk atarım.
Así qué, voy a leer esta carta en voz alta, para ti, pero si me abrazas, al terminar, juro que gritare y tirare de mis cabellos y tal vez te golpee en la cara.
Yargıç'ı ikna etmek için tüm günümü adliyede geçirdim. Sonra tanık listesin 6 fazladan bağımlılık bilir kişisi eklemeyi..... istemenizin altındaki sebebin... Shelley Meyers'i kaybetmeniz olduğunu anladım.
No después de haber pasado toda la mañana en el juzgado convenciendo a la juez Gaynes de que tu petición de añadir seis expertos más sobre adicciones a la lista de testigos era solo una forma de ocultar el hecho de que has perdido a Shelley Meyers.
A-b-c-d-e-f-g h-i-j-k l-m-n-o-p...
A-b-c-d-e-f-g h-i-j-k l-m-n-o-p...
Hiç gerçek bir kılıç kullanmadım.
- Nunca... usé una espada real.
Kıçımı nasıl kapla...
Como hacen que mi culo parezca...
Eğer buradan çıkabilirsem hayatımı nasıl değiştirdiğini sana anlatmam için bir yer ve zaman bulacağım ; hayatımı dağınık, karmaşık odaklanmamış mantıksız harika yaptın.
Si logro salir de aquí, encontraré el momento y el lugar para decirte que conviertes mi vida en un desastre, en algo confuso, y en algo descentrado e irracional y maravilloso.
Onu ben öldürmedim. Geçen gece kumarhanede herhangi bir dolandırıcılık ta yapmadım. Eğer bana inanmıyorsanız, kartları, kayıtları, kurpiyeyi kontrol edin.
Yo no le maté, y no tuve nada que ver con lo que pasó anoche en el casino, y si no me cree, vea la maldita grabación, las cartas, el mezclador...
Kılıfım kıçımda.
Y la funda está sobre mi trasero.
Ve ben de biraz cılızdım bu yüzden beni hep küçük kız kıyafetlerinde model olarak kullandı.
Y yo estaba un poco enclenque, así que siempre era el... modelo para los vestidos de las niñas pequeñas.
Julian'ı öldürecek bir kılıcı bulmasına yardım ediyordum.
Yo estaba ayudándole a encontrar la espada para matar a Julian.
- Kılıç mı?
- ¿ Una espada?
Baş düşmanımıza gardiyanlık etmeye "bebek bakıcılığı" denmez.
No llamaría ser niñero a vigilar a nuestro enemigo número uno.
Anlatmaya çalıştığım asıl problem ise böyle olması çok sıkıcı.
El único problema que puedo encontrar es... Es tan jodidamente aburrido.
Bütün S.H.I.E.L.D. protokollerini ezberlemek her bir emri uygulamak için kıçımı yırtıyordum.
He estado trabajando duro, memorizando todos los manuales de protocolo de S.H.I.E.L.D., siguiendo cada orden.
Efendim. Dolandırıcılık şikayetine göre Dietz'in yatırım ortakları karısı Aubrey, kardeşi, Charles Mason, kendisi dermatolog- -
Jefa... según la denuncia por fraude, los inversores eran su esposa, Aubrey, su hermano, Charles Mason, un dermatólogo...
Görünüşe bakılırsa burada karışık kablolu ve zamanlayıcılı plastik bir patlayıcımız var.
Al parecer tenemos varias bloques de explosivo plástico detonadores y temporizadores.
Hapishaneden çıktıktan sonra birkaç ay ona bakıcılık yapacağım.
Me lo va a dejar unos meses hasta que salga de prisión.
Kılıç düşene kadar mı?
¿ Hasta que la espada caiga?
Son kılıç talimimi seninle yapamayacağım için üzgünüm.
Lamento que mi último entrenamiento de espada no sea contigo
Çıkın o çalılıktan. Yanımızda içki var!
¡ Salgan de las malezas, tenemos bebidas!
Çek kılıcını bayım. Beni kırmazsanız.
Ármese, señor, si es tan amable de complacerme.
Basın tek şarkılık çıkışımızı kaleme aldı, ve Bizzy bunu pelte gibi ezdi... benim gey olduğumu iddia ederek.
La prensa se puso en contacto con nuestra cantante de un solo éxito, y Bizzy lo acalló todo... diciendo que yo era gay.
Bana kılıç çekmeyi seçersen bir askerle evli olduğunu hatırlatırım. Kafanı kopartırım!
Si decides cruzar espadas conmigo, te recordaré que te casaste con un soldado.
Enerji kaynaklarımız gittikçe azaldığından ve küresel ısınma nedeniyle artması gerektiğinden önümüzdeki 20 yıl içinde kıtlık ve büyük ve kanlı bir dünya savaşı çıkacak.
Nuestras energías disminuyen y aumentan las necesidades por el cambio climático. La escasez provocará lo inevitable... una sangrienta guerra mundial...
Ur ; yakın çevrede bulunan Elamlılar tarafından, yaklaşık olarak M.Ö. 2000 yılında harabeye çevirildi.
Ur fue saqueada por sus vecinos belicosos, los elamitas, cerca del año 2.000 a.C.
Antik Sümer kentinde kazı çalışması yapılırken, arkeologlar, yaklaşık olarak M.Ö. 2900'e ait olduğunu düşündükleri, tortu özelliği olan ve sel hikayesini destekleyen bir kanıt buldular.
Mientras los arqueólogos excavaban esta antigua ciudad sumeria, encontraron lo que creyeron que era evidencia sedimentaria de una inundación de aproximadamente el año 2.900 a.C.
Hey, kılıç hakkında çalıntı eserler veritabanından herhangi bir şey çıktı mı?
Oye, ¿ habéis encontrado alguna coincidencia con la espada de la base de datos de objetos robados?
Büyükbabanızın bu kılıcı nasıl elde ettiğine dair bir fikriniz var mı?
¿ Tiene idea de cómo consiguió esta espada su abuelo?
Basın tek şarkılık çıkışımızı kaleme aldı, ve Bizzy bunu pelte gibi ezdi... benim gey olduğumu iddia ederek.
La prensa se enteró de nuestro único desliz y Bizzy lo remató... Diciendo que yo era gay.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]