Lard Çeviri İspanyolca
1,611 parallel translation
Uzun, ince bıyık gibi uzantılardır.
Son proyecciones largas y finas, como zarcillos.
Onlar anlayışlılardı.
Llegaron a un compromiso.
Gayet doğal karşılardım bunu.
No sería un gran problema. Es algo natural.
Cenaze giderlerini, kurbanın zorunlu fonundan karşılardın.
Usted cobro la indemnizacion de la victima para los gastos del entierro.
Antik Mısırlılar bu yıldız nehirlerini ölüm sonrasına giden yol olarak görmüştür. Ama ona ilk isim veren antik Yunanlılardır.
Los antiguos egipcios veían este río de estrellas como un camino hacia la otra vida, pero los griegos fueron los primeros en darle nombre.
Onlar New York'un en meşhur iki ailesi. Sırf davetliler bile on yıllık müşteri ihtiyacımı karşılardı.
Dos de las más ricas familias de NY, una lista de invitados... que me aseguraría el trabajo los próximos diez años.
O zamanlar farklılardı.
Eran otros tiempos.
Onları uyandırmak istemezsin. Muhtemelen bağlılardır.
- Estarán encadenados.
Bir milyar yıl boyunca Dünya'nın bütün görüp göreceği tek hücreli mikroskobik canlılardı.
Durante miles de millones de años, todo lo que la tierra había visto eran criaturas unicelulares microscópicas.
Aslında zararı veren buzulun kendisi değil yol boyunca topladığı kırıntılardır.
No es que el hielo por sí mismo haga todo el daño.
Ancak ısının gezegen etrafındaki hareketinden yola çıkarsak ısıyı yönlendiren şey okyanuslardaki akıntılardır.
Pero en términos de movimiento de calor alrededor del planeta, son las corrientes oceánicas las que son la fuerza que lo dirige.
Televizyon bir sirktir, bir karnavaldır, gezici akrobatlar takımıdır, masalcılardır, dansçılardır, şarkıcılardır, hokkabazlardır, aslan terbiyecileridir ve futbolculardır.
La televisión es un circo, una feria, un caravana de acróbatas, narradores bailarines, cantantes, un puesto de malabaristas raros domadores de leones y jugadores de fútbol.
Peşimizdekiler dediğin kadar varsa, büyük ihtimalle Konoha'lılardır.
¿ Entonces, por qué no los emboscamos, Sasuke? Por lo que has reportado sobre el número de personas. Lo más probable es que sea la Aldea de la Hoja.
Evet, eminim bunlar büyük harcamacılardır.
Bueno, ¿ Que van a pedir los mayores derrochadores?
Bizden daha akıllılardı.
Eran más inteligentes que nosotros.
Simon bana, sahip olduğumu bile bilmediğim bir cesaret aşılardı.
Simon me dio el coraje que no sabía que tenía.
Mod'lardık.
Éramos los Mods.
Ama her şeyi daha eğlenceli kılardı.
Pero hacía que todo fuera gracioso.
Belki de haklılardı.
Tal vez tengan razon.
Evet, fakat belkide yapmalılardı...
Pero quizá debieron hacerlo.
Bütün hayvanlar ve bitkiler fırsatçı canlılardır.
Todos los animales y vegetales son creaturas oportunistas.
Birbirlerinden neredeyse 30 metre ayrılardı.
A veces como unos 100 pies de distancia entre ellas.
Muhtemelen İran'da yada Rusya'da eğitim görmüş nişancılardır.
Probablemente por un francotirador ruso entrenado en Irán.
Öldüğünüzde, tek geriye kalan insanların hayatlarında bıraktığınız anılardır ya da sadece kağıttaki birkaç sipariş.
Cuando mueres, todo lo que dejas son los recuerdos que creaste en la vida de las otras personas. O un par de ítems en un recibo.
Önce beni bırakmalılardı.
Tenían que haberme dejado salir primero.
Her gün beş vakit namaz kılardı.
Reza 5 veces al día.
Tatiller kölelere verilen kırıntılardır.
Las vacaciones es la mierda que deja la chusma.
Her şeyi sakin karşılardı, endişe edecek bir şey olmazdı.
Todo se lo tomaba a la ligera, no habia nada de que preocuparse.
Kutsal olanlar Ori'lardır
Santificados sean los Ori.
Ben yılardır bekliyorum, Lucky.
He estado esperando por años, Lucky.
Bebeğim, bunlar yankılardı.
No. Bebe, es solo un fantasma.
Hayır çok tatlılardı.
- No, fueron divinos.
1950'lerde yolu çizenler gerçekten de İsviçreli tasarımcılardı.
Y son los diseñadores suizos los que en los 50 hacen avanzar todo el movimiento.
Bunlar kırsal kesimde özel kuvvetler tarafından yakalanıp sorguya çekilmek ve öncelikli mahkumlar olup olmadıklarını belirlemek amacıyla Bagram'a getirilen şüpheli Talibanlılardı.
Eran presuntos talibanes... que habían sido atrapados por las fuerzas especiales... en el campo, y traídos a Bagram para... ser interrogados y determinar si eran... prisioneros de alto valor.
O zaman Paris'te yaşayan Amerikalılardı.
Eran estadounidenses que vivían en París.
Harika tazılardır.
Una perra de caza preciosa.
Hep yardımsever oldu, fakirlerin ihtiyaçlarını karşılardı.
Y ayudó a todos lo que lo necesitaban
Bildiğimiz topları, ama en son fıçılardı.
Lo normal. Barriles fue lo mínimo.
- Bizi aşağılardı, aşırı çalıştırırdı.
- Sí, él nos maltrataba, nos explotaba.
Benny ve Mary yetenekli dolandırıcılardır.
Benny y Mary son estafadores con muchísimo talento.
Japonlar, birçok Çinli askerin hastanede olduğunu biliyor olmalılardı.
- Médico internista 22 años en 1937 del ejército chino en el hospital.
Tesisatçılardı.
Ellos son los plomeros.
Hayır. Ama çok esaslılardı.
No. eran buenos, aunque
Büyük ihtimalle Yunanlılardır.
Griegos, probablemente.
olayların en iyisinde, yalancılar... Ve en kötü olaylarda, onlar kışkırtıcılardı.
En el mejor de los casos, eran mentirosos... y en el peor de los casos, eran incitadores.
tüm silahdırılan insanlar... o silahlılar Iraklılardı.
Gente armada tomó el control... eran iraquíes con armas.
bizim gösterdiğimiz ABD ordusu... 2003 ten beri tutuklanan insanlar Irak'ın içindeki ıraklılardı.
El ejército de EE.UU. no revela... el número de iraquíes arrestados o detenidos en Iraq desde 2003.
Haklılardı.
Tenían razón.
Çünkü müşterilerimizin çoğu ciddi yarışçılardır gerçek araba insanları
La mayoría de nuestros clientes son corredores, gente que sabe de coches.
Kusura bakmayın ama, Sayın Başkan, 16 saat önce adamlarınız beni ölüme teslim etmeye razılardı, ve tereddüt etmedim.
Con el debido respeto, Señor Presidente, hace 16 horas su gente me intercambió para que me maten y no vacilé.
Evet, bana uzun süre önce para vermeye başlamalılardı.
No importa.