English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ L ] / Lastik

Lastik Çeviri İspanyolca

2,808 parallel translation
Düz lastik.
- Una llanta desinflada.
Bu izi bırakan lastik düz değil.
La llanta que hizo esta huella no estaba desinflada.
Yolda kenara çektiğimde düz lastik kullandığımı söylemedim ki.
Jamás dije que tenía la llanta desinflada cuando me estacioné.
Arabanın biraz sallandığını hissettim, ve lastik tamamen parçalanmadan yolun kenarına çektim.
Sentí que el carro tambaleó un poco, pero me estacioné antes de que la llanta se bajara por completo.
Ama lastik hırsızlığı yapıyordu.
- Yo nunca creí eso. - Estaba robando llantas.
Lastik gibi tavuk istemiyorum yine.
No quiero pollo gomoso de nuevo.
- Lastik basıncın harika.
- ¡ La presión, excelente!
Sür! Lastik yak!
¡ Acelera!
Eski bir lastik mi? Yoksa maceraya açılan geçit mi?
¿ Una llanta vieja, o una puerta a la aventura?
Lastik patlamış.
¡ Pinchamos un neumático!
7-Ida-06, Hal'ın Lastik Dükkanı'nda zorla girme vakası olmuş.
7-Ida-06 en la gomería Hal's. Ha habido una invasión.
06, lastik dükkanı yolundayım.
06 en camino a la gomería.
Geçen sefer bırakırken, çiğnemek istediğim zaman kendime lastik bantla vururdum ama bu şey, Hindistan cevizi ve Maraska kirazı.
La última vez que dejé el tabaco mascado me abofeteaba con una tira de goma cuando sentía la necesidad de mascar algo, pero esta cosa, coco, marrasquino, cereza...
Ya da benim Lastik Armstrong'umu alıp onu hayalarına bağlayarak 1 saat 31 çektiğini?
¿ O de cuando agarraste mi Stretch Armstrong para amarrártelo y excitarte?
Bu arada, Lastik'i geri istiyorum.
Y devuélveme mi Stretch, a propósito.
- Yeni bir kapak contası, antifriz, yağ, buji, lastik.
- Nueva junta de la tapa de cilindros, fluido, lubricante, bujías, neumáticos.
Sesi lastik ördeğe benziyor.
- Suena como pato de hule.
Lastik patlak, sanırım.
Rotura del neumático, supongo.
İç lastik gibi düşün, üzerine oturmak istiyorum.
SON COMO UN FLOTADOR. DAN GANAS DE SENTARSE.
Lastik ördeğimi alıp hemen geliyorum.
AGARRARÉ MI PATITO DE GOMA Y VUELVO ENSEGUIDA.
Göremiyorum Ernie.Tüm gördüğüm lastik izleri ve çamur.
Lo veo, Ernie, pero solo miro, huellas de neumáticos... Y lodo. Tu dices que...
Yokohama Avid T4s lastiğiyle oluşmuş ancak yaygın bir lastik türü.
Son las marcas de un Yokohama Avid T4. Es un neumático bastante común.
- Lastik merkezindeki Gary bu modeli sadece bu sene yüzlerce müşteriye sattığını söyledi.
- Gary, el de la tienda de neumáticos dijo... Que el modelo, lo ha vendido a centenares de clientes en esta área solamente.
Miller'in mağazasının ordaki lastik izleriyle açık hava sinemasının çamurundaki lastik izleriyle uyuşuyor.
Las huellas en la tienda de Miller, son símiles a las del auto cinema.
Lastik merkezindeki Gary'e göre Ken birkaç ay öncesinde o lastikten almış.
Y según Gary, del negocio de neumáticos, Ken hace un par de meses atrás, se compró un nuevo juego.
Evet aynı tip lastik ama Boyd'u yakalamak için yeterli değil.
Si, es el mismo neumático. Pero no es suficiente para detener a Boyd.
Bozuk merdiven veya lastik değişimi. Koruyucu kıyafet defoları da olabilirdi.
Una escalera rota, una alineación de las ruedas... o la tela rota en el cojín del asiento.
Lastik gibi gerginsin.
Estás tenso como una correa de goma.
Güçlü silahları üç lastik uçla beraber geliyor.
Los tanques vienen con enormes cañones y misiles con punta de goma.
Lastik ayakkabılarım yırtık olduğu için kaybetmiştim. Ama yeni bir koşu arkadaşım olduğu için mutluydum.
Perdí porque mis zapatillas se me salieron, pero estaba feliz de tener un nuevo compañero con quien correr.
Küçük lastik eldivenlerle öğle yemeğini yemene bayılıyorum ve buruştuklarında hayatımda bu güne kadar duyduğum en tatlı sesi çıkartıyorlar.
Amo cómo comes tu almuerzo con tus pequeños guantes de plástico, y ellos crujen y hacen el sonido más tierno que he escuchado en mi vida.
Arabamın bagajında boya kutuları ve lastik hortumlar var.
Sabes, tengo unos cubos de pintura y una manguera de goma en mi camioneta.
Evet, lastik gibi tavuklar.
Sí. Los pollos de goma.
Tamam, üzgünüm. 698 00 : 34 : 18,225 - - 00 : 34 : 20,476 Topukları taşıyamıyorsan, lastik giy.
Bien, lo siento.
ama burası gerçek hayat. Bir kızın lastik toka taktığı, kendini yenileyip sonunda büyük bir başarı kazandığı Hollywood kız filmi değil.
Esta es la vida real, no una película para mujeres de Hollywood donde una chica con dona consigue un cambio de imagen y triunfa.
Amacınız iletişimi kesmek ise hoparlörün bakır kablosunu lastik levyesine sarıp arabanın elektrik sistemine bağlayarak bir elektromıknatıs yaratabilirsiniz.
O sea, si queréis conseguir silencio radial, podéis crear un electroimán haciendo pasar la corriente del sistema eléctrico de vuestro coche, a través de una barra de hierro envuelta con los cables de cobre de los altavoces.
Lastik izleri bankete kadar gidip tekrar yola giriyor. Durma belirtisi yok.
Estas marcas de neumáticos en la curva, y luego regresó al camino sin detenerse.
Lastik tipi LT245 / 75R16 Michelin hafif kamyonet lastiği.
Las marcas de neumáticos fueron hechas por LT245 / 75R16 Michelin neumáticos de camión ligero.
2 lastik önde, 4 lastik arkada.
Dos neumáticos al frente cuatro detrás.
Bilirsiniz, mutfakta bulunan lastik meretler.
Ya sabes, los- - los pulverizadores estos. Que encuentras en la cocina.
Herhangi bir şey duydun mu? Genelde yoldan geçen diğer arabaların lastik seslerini.
¿ Puedes oír algo? Principalmente los neumáticos en la carretera y los otros coches pasando.
Anladığım kadarıyla iki tane lastik izi var.
Ahora, como me lo veo, tenemos dos pistas que seguir.
Lastik levyesi var mı?
¿ Tienes un desmontador de llantas?
Biraz lastik yakın be!
¡ Quemad algo de goma!
Davanın tabiatını göz önüne alınca, polisim, lastik yakmayı göze aldım.
Considerando la naturaleza del caso, agente...
Lastik mi o giden?
¿ No es una rueda?
Lastik botlarımı hemen çıkaracağım.
Me voy a quitar las botas ya mismo.
Lastik eldivenlerini giy.
Ponte los guantes de látex.
Hastane masrafları, tüm o acı ve ağrılar. Göğsümdeki lastik izleri.
Facturas del hospital, dolor y sufrimiento, marcas de neumáticos en mi clavícula.
Ön lastik patlamış.
La rueda delantera estalló.
Benim hiç lastik tokam olmadı.
Nunca he tenido una dona para el cabello.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]