English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ L ] / Leer

Leer Çeviri İspanyolca

16,342 parallel translation
- Şunu okuyabiliyor musun?
¿ Puedes leer esto?
Sana yolladığı tüm o mektupları okumaya zahmet ettin mi hiç?
¿ Todos esas cartas que te envió, que no te molestásteis en leer?
Nihayet gençlik öncesi dergileri okumayı bırakabilir, ve gençlik öncesinin sonrası dergileri okumaya başlayabilirim.
Finalmente dejaré de leer revistas para pre-adolescentes y empezaré con revistas para post-pre-adolescentes.
elimdekileri okumak istiyorum, olur mu?
leer esto en el camino. ¿ Puedes cooperar?
Okumaya başla, DiNozzo.
Empieza a leer, DiNozzo.
Bu kadar hızlı okuyamam.
No puedo leer tan rápido.
İşaretli kısmı okur musunuz?
¿ Puede leer la sección resaltada?
Yarısını okuyamadım bile.
La mitad no lo podía leer.
Lanetler Kitabı ile oturuyorsun bu da her kelimeyi okuyabileceğin anlamına geliyor ve seni bırakacağımı mı düşünüyorsun?
Estás sentada ahí con El Libro de los Condenados y los medios para leer cada palabra, ¿ y crees que voy a liberarte?
Bunu rahatlama şansı olarak gör. Biraz dinlenip uçak yorgunluğundan kurtulursun. Kitap falan okursun.
Escucha, es una oportunidad para relajarte, para que puedas echarte una cabezada y deshacerte del jet lag o leer algo.
Güne başlarken imkansız olan şeyleri bile başarabileceğimizi düşünüyordum ama günün sonunda sokaklarda yürürken düşüp ölecek bir hastam ve okuyamayacak binlerce Afrikalı çocuktan başka bir şeyim yok.
Y empecé este día pensando que podríamos conseguir lo imposible, pero ahora voy a acabar el día con una mujer probablemente muerta en la calle y miles de niños africanos que no pueden leer.
Dünyada neredeyse bir milyon kadın bu adamın sayesinde okuyor.
Hay alrededor de un millón más mujeres de todo el mundo que puede leer a causa de este tipo.
Bak, Birinci Yasa Değişikliği'ndeki A.C.L.U. kitapçığını okuyarak geldiğin için senin adına sevindim. Ama bu ifade özgürlüğü sorunu değil.
Mira, me alegro de leer su folleto ACLU en la primera enmienda, pero esto no es una cuestión de libertad de expresión.
Onun sayesinde kaç kadın yazarın bir kariyere sahip olduğunu onun vakfı sayesinde kaç küçük kız okumayı öğrendi biliyor musun?
¿ Sabes cómo muchas mujeres escritoras tener carreras a causa de él, cuántas niñas de todo el mundo que se les ha enseñado a leer a causa de su fundación?
Razani gücü eline almadan önce Bandar'da yoksul bir köydeki çocuğun İngilizce öğrenebildiği, klasikleri okudu ve kendisi için bir şeyler yapabildiği bir dönem yaşanmış.
Había una época en Bandar antes de que Razani obtuviera el poder, donde un chico de una aldea pobre podía aprender inglés, leer los clásicos, y convertirse en alguien.
Ama Bandar'daki 12 milyon kız çocuğunun okula gitmesine okuma-yazma öğrenmesine ve bu anlaşma konusunda kendi fikirlerini beyan etmelerine izin verilseydi daha da iyi olurdu.
Pero me gustaría mucho más si a esos 12 millones de muchachas en Bandar les fuera permitido ir a la escuela, si les fuera permitido leer y escribir y expresar sus propias opiniones sobre este tratado.
Ama tüm NZT kayıtlarını okuman için Şube'nin en üst seviye iznine ihtiyacın var.
Eso es totalmente de usted. Pero necesitas más alto nivel de la Oficina del despacho para leer los registros completos NZT.
İşaretli kısmı okur musunuz?
¿ Puede leer la sección subrayada?
Elimizde % 90'ı falan var ama okunabilir mi emin değilim.
Tenemos alrededor del 90 por ciento, pero no estoy segura de que se pueda leer.
Ama daha iyi biriyle tanışmış, kahverengi saçları olan, 3D yazıcı seven, ve tüm Harry Potter serisini tek haftasonunda okuyan biriymiş.
Pero se encontró con un hombre mejor, con el pelo medio-marrón, que amaba a la impresión 3D, y leer toda la serie de Harry Potter en un fin de semana.
- Okumazsan pişman olursun.
Vas a arrepentirte de no leer esto.
Ziyaretçi kayıtlarından eşinin öldüğü gün Bay Lahey'nin hastaneye giriş saatini okur musunuz?
Por supuesto que no. ¿ Puede por favor leer el registro de visitas y decirnos a qué hora llegó el Sr. Lahey al hospital el día en que murió su esposa?
"Cynthia, okumak istediğim her şeyi okuyacak vaktim hiçbir zaman olmayacak."
"Cynthia, nunca habrá suficiente tiempo para leer todo lo que quiero leer".
Bir kitap okumama bile izin vermediler.
Ni siquiera tuve la oportunidad de leer un solo libro.
12 tane kütüphaneye gittim ve bir tane bile kitap okuyamadım.
Yo estaba en 12 bibliotecas, y yo no tuve la oportunidad de leer un solo libro.
- Hayır, hayır, okuma.
No, no. Dejen de leer eso. - ¿ Quién es Dave?
Haberleri okudunuz mu?
Oye, ¿ ustedes leer la noticia?
Dudak okuyabilir misin?
¿ Sabes leer labios?
Hakkında okuyabileceğim bir şeyler getir.
Tony... Tráeme algo leer sobre ella, y me lo pensaré.
Herkesin cidden bunu daha dikkatli okuması gerektiğini düşünüyorum.
Realmente creo que usted debería leer esto con más cuidado.
Bence hepimiz daha dikkatli okumalıyız.
Creo que todos deberíamos leer esto con más cuidado.
O bu süre zarfında okumak için "Atlas Shrugged" kitabını seçti.
Cogió "Atlas Freakin encogido" leer este tiempo.
Okul gazetesini okumayı unutmayın artık kapınıza kadar teslim ediliyor!
No olvides leer el periódico escolar, ¡ ahora llega directamente a tu puerta!
Arkama yaslanıp yalnızca haberleri okumayalı ne kadar uzun zaman oldu biliyor musun?
¿ Sabes cuánto ha pasado desde que era capaz de solo sentarme y leer las noticias?
Ama sonra bildiğim tek şey GEICO reklamına baktığım haberi okumak için onu kapatıyorum ama haber yok, slayt çıkıyor ve sonra en rezil ünlü estetiklerine bakıyorum.
Pero luego me doy cuenta que estoy leyendo una publicidad para GEICO, así que hago click e intento leer las noticias pero no es una noticia, es una diapositiva, y estoy viendo a las peores cirugías plásticas jamás hechas.
Bir haber okumak istiyorum, ama yüz kremi çıkıyor kapatmaya çalışıyorum, ama reklam beni takip ediyor.
Quería leer las noticias, pero estoy leyendo sobre crema facial, e intento hacer click para salir, pero la publicidad me persigue.
Göçmenlere yapılan ayrımcılık haberini okumak için internete girdim.
Me he metido a leer una noticia en línea sobre inmigrantes que son discriminados.
Ve sanırım hepimiz saat okumayı da biliyoruz.
Y supongo que todos sabemos cómo leer los relojes.
Dudak okuyabiliyorum unuttun mu?
Puedo leer los labios, ¿ recuerdas?
Bu adamın sahtekar olduğunu anlayamadın mı?
No se podía leer que este tipo estaba torcido?
Ben kafam içerde gireceğim dolayısıyla koridor kameraları yüzümü tanıyamaz hedefimi bertaraf edip çıkarım.
Entro con mi cabeza hacia abajo cámaras para pasillo no puede leer mi cara, disponer de mi objetivo, y salir.
Günlüğümü nasıl kazara okursun?
¿ Leer mi diario es accidental?
- Bence okumak saygısızlık...
Creo que es un poco difícil de leer...
Gazete okuyup sizi görmezden geleceğim.
Voy a leer el periódico y no hacer caso, ¿ de acuerdo?
# Ben de yanına gelip neyi yalandan okuduğuna bakacağım. #
? Voy a flotar por encima de usted y veo lo que estás fingiendo leer?
Onlar bunu yaparken ben de tüm işçi dosyalarını okuma zevkine eriştim.
Mientras hacían eso, tuve el placer de leer todos los legajos de su personal.
NZT'nin etkisindeyken durumu odadaki herkesten daha iyi analiz edebiliyorum.
Cuando estoy con NZT, puedo leer una situación mejor que cualquiera, ¿ está bien?
Şimdi okuyabilir, traş olabilir, şarkı söyleyebilirim.
Ahora puedo leer, afeitarse, yodel.
Ben de bir tane okuyacağım.
Voy a leer uno.
Bütün maddeleri okuyacağız.
Estamos va a leer a través toda la letra pequeña.
Zihin okuyamam.
leer las mentes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]