Lengua Çeviri İspanyolca
8,748 parallel translation
Önce dil, şimdi de gözler.
De acuerdo, primero una lengua, ahora ojos.
Dili kesilmiş, orakla öldürülmüş ve asılmış.
Le cortaron la lengua, asesinado con una guadaña y colgado.
Önce dil, sonra gözler... Son kurbanın ise kulakları.
Primero la lengua, luego los ojos ;
Az önce dudaklarını yaladı.
Se pasó la lengua por los labios.
Şimdi o dilini gerçekten kaybetmek istemiyorsan sana bir an önce dışarıya, düşman grubunun içine sızmanı ve Henry'yi bulmanı öneririm.
Ahora a menos que de verdad no necesites esa lengua, te sugiero que salgas fuera a la corriente hostil y encuentres a Henry.
Dil bu.
Es lengua.
Şu anda dil yiyorsun.
Estás comiendo lengua.
Baba, ağzımdan kaçtı ve işin içinden çıkamadım.
Papá, Me-Me mordí la lengua, y me atoré.
Lezzeti dilinizin ucunda belirir.
Las papilas gustativas en el frente de su lengua.
Daha önce hiç görmediğim kadim bir dilde bir büyünün parçası.
Es, uh, es parte de un hechizo, en una lengua antigua que nunca he visto antes.
Dilini çözmenin yollarını bilirim Henry Morgan.
Tengo maneras de soltarte la lengua, Henry Morgan.
Dili var mıydı, onu bile bilmiyorum.
Ni siquiera sé si tenía lengua.
Dil, s * k..
La lengua... El pito...
Diline sahip çık, yoksa koparırım o dilini!
¡ Cuida tu lengua o te la arrancaré de la boca!
- Diline sahip çık dedim sana!
¡ Dije que cuidaras tu lengua!
Kulağına, annenin dilinden daha doğal ne gelebilir ki?
¿ Qué hay más natural que la lengua de tu madre en tu oreja?
Dilini damağının üstünden çek, Tanrı aşkına.
Saca tu lengua del techo de tu boca, por el amor de Dios.
Bu adamı bulduğumuzda cinayetten ve dili katletmekten yargılamalıyız.
Cuando encontremos a este hombre, debería ser juzgado por asesinato y crímenes contra la lengua inglesa.
Bir kaç gün önce Grace'i arkadaşıyla konuşurken duydum ve galiba kedi resmen torbadan çıktı.
Hace un par de días escuché por casualidad a Grace hablando con una de sus amigas y creo que se ha ido de la lengua sin querer.
- Kedi torbadan çıktı demek.
"Irse de la lengua".
Yani kim torbaya kedi koyar ki?
Es decir, ¿ cómo te separas de la lengua?
İngilizce Bölümü'nde bundan söz etmem caizse... hepimiz ara sıra bunu yaparız, yazarız.
Si puedo sacar esto en el Departamento de Lengua... Es que todos lo hacemos un poco de vez en cuando :
Biliyorum, burada olmanın tek nedeni İngilizce kredilerini doldurmak, ama Tanrım, madem burasın, daha iyi olmalısın. Değil mi?
Sé que todos están aquí para lograr suficientes créditos en Lengua, pero Dios, si estoy aquí, debería hacer un mejor trabajo, ¿ cierto?
Derste iyi mi? Hayır, değil!
- ¿ Es bueno en Lengua Inglesa?
Uzun kardeşlere İngilizce 101 dersi verdiğin sürece.
Siempre y cuando sigas enseñando Lengua a un montón de hermanos altos.
Senin için, bu resmen üzerine gidip ağzına yapışmak demek oluyor.
Para ti, eso es básicamente caminar hacia él y meterle la lengua hasta la garganta.
Dili çocuğun...
Tiene su lengua hasta...
Büyülemek için zamanı, zaman gibi görünsen ve gözünde, elinde, dilinde memnuniyet bulundursan zararsız bir çiçek gibi görünüp altında yatan yılan olsan.
Para engañar al mundo, parecer como el mundo. Llevad la bienvenida en los ojos, en las manos, en la lengua Presentáos como una flor de inocencia pero sed la serpiente que se esconde bajo esa flor.
Nefret etmesin kulakların dilimden bugüne kadar duyup duyacağı en üzücü kelimeleri söylediği için.
¡ Que vuestros oídos no desprecien mi lengua que va a herirles con las más terribles palabras que hayan podido escucharse!
Lanet olsun bunu söyleyen o diline alıp götürdüğün için cesaretimi.
¡ Maldita sea la lengua que me lo ha revelado porque ha abatido mi mejor parte de hombre!
- İkinci dil olarak İngilizce, hatırladın mı?
¿ Recuerda, inglés como segunda lengua?
İbranice çok güzel bir dil. Rehavia mahallesi de çok güzel. Temiz ve sessiz.
Es una lengua hermosa, y Rehavia es hermosa también, tan bien cuidada y tranquila.
Ve yabanci dillerden kirintilar konusmaya da baslayabilir. Çocukken maruz kaldigi.
Y ella podría comenzar fragmentos de una lengua extranjera de habla que tal vez ella se expuso a cuando era niño.
Kısa bir süre için seninle.. konuştum, ama o lanet olası.. ağzını bir daha açarsan,..
Ahora, sé que nos conocemos hace poco, pero si abres tu maldita boquita una vez más, voy a meterte mi puño derecho dentro, arrancarte la lengua, y enviarla por correo a Marte.
Zarf doldurup dilim kuruyana kadar pul yalıyordum.
Llené sobres, y lamí estampillas hasta que mi lengua quedó seca.
Nasıl açıklayacağımı da bilmiyorum bir şeyler bir araya geliyor. Belki de başka bir dildi.
Tal vez sea otra lengua.
Şeytan, Saklanmaya devam edersen, dilini çekip çıkaracağım!
Demonio, si se mantiene la clandestinidad, voy a arrancar su lengua mentirosa!
- Üsluplu.
Oye. La lengua.
Oh, gerçekten tuhaf bir dil var. Daha iyi diş ipi gerekir.
Tienes una lengua muy raro Es necesario utilizar el hilo dental mejor
Yani ben daha çok dil adamıyım, ama...
Yo soy de usar más la lengua, pero...
Senden çok şey istiyoruz... ama onların dilini konuşan başka birisi yok.
Es mucho preguntar... pero... ¿ no existe nadie más que hable su lengua?
İlk aşkım ama ilk dilim değil.
Piano de mi primer amor,, pero no es mi primera lengua.
- Dil şişmesi. - Dil şişmesi mi?
- ¡ Hinchazón de lengua!
- Evet dil şişmesi.
- ¿ Qué? - Sí, hinchazón de lengua.
Dil şişmesi.
Hinchazón de lengua.
- Dilini kesip çıkaracağım.
- ¡ Te voy a cortar la lengua!
Dil bulunamadı.
No se encuentra la lengua.
Dilini kedi mi yedi?
- ¿ Te comieron la lengua los gatos?
Dilini ben almıştım.
Yo tengo tu lengua.
Dilini ısırmanı engelledi işte.
- Impidió que mordieras tu lengua.
Bağırmadan önce diliniz ısırın.
Muérdanse la lengua, antes de gritar.