Liesel Çeviri İspanyolca
74 parallel translation
Paraşütle Almanya'ya inip onları kurtardığımı hayal ediyordum. Babamın iki kız kardeşi, Hannah ve Liesel ve Hannah'nın kızı Sofi'yi.
Soñaba con llegar en paracaídas a Alemania para rescatar a mis dos tías, Hannah y Liesel, y la hija de Hannah :
Deneme olarak akrabalarım Hannah, Liesel ve Sofi Weiss'i aradığımı söylediğim bir mesaj yazdım.
Como práctica escribí un mensaje diciendo que buscaba a mis parientes Hannah, Liesel y Sofi Weiss.
Hannah, Liesel ve güzel kuzenim Sofi. Flüt çalan, fotoğrafını yanımda taşıdığım. Artık yakınlarda bir yerde karanlıkta saklanmak zorundaydı.
Hannah, Liesel, y mi bella prima Sofi, que tocaba la flauta, y cuya foto yo llevaba y que ahora se escondía en la oscuridad en algún lugar cercano.
Käthe, annemin kız kardeşi, babamın kızkardeşi ise Liesel.
- La tía Käthe era hermana de mamá. La hermana de papá se llamaba Liesel. -
Otur, Liesel.
Quédate con tu trasero, Liesel.
Babam, Liesel....
Mi padre, Liesel...
Endişeli... Özellikle Liesel için ama aynı zamanda kendi hayatım için de.
- Preocupado especialmente por Liesel pero también por mi propia vida. -
Babamı ve Liesel'i tanırdı.
Conocía a mi padre y a Liesel. -
Babam ve Liesel bir okulun mahzeninde saklanmışlar.
- Papá y Liesel se escondieron en el sótano de la escuela. -
Bir ay sonra Liesel, üçüncü araçla Belsec'e gelmiş.
- Un mes después Liesel fue a Belsec, con el tercer transporte. -
Liesel'e asla elimi kaldıramam diye düşünürdüm.
Siempre dije que no le pondría la mano encima a Liesel.
Eğer Liesel'in ziyaretini baştan alabilecek olsaydın.
Imaginemos que pudieras volver a repetir la visita con Liesel.
Liesel yumurtaları kaseye boşalt.
Liesel vierte los huevos en el recipiente.
Liesel.
Liesel.
Liesel?
¿ Liesel?
Bu kim, Liesel?
¿ Quién es éste, Liesel?
Liesel Meminger'in neyi tam olarak ilgimi çekti bilmiyorum.
No sé exactamente que era Liesel Meminger.
Gel bakalım Liesel.
Ven, Liesel.
Liesel, çorbanı iç de üzerini giyin.
Liesel, come tu sopa y ve a vestirte.
Acele et Liesel.
Date prisa, Liesel.
Liesel Meminger.
Liesel Meminger.
Bana bir söz ver Liesel.
Así, prométeme una cosa, Liesel.
Liesel, burayı sevdiğini biliyorum ama bazen dışarıda da dursan iyi olmaz mı?
Liesel, Sé que te gusta aquí abajo... pero ¿ no crees que debes estar fuera un poco?
- Liesel! - Gel hadi Liesel.
Liesel!
Töreni kaçıracağız.
Vamos, Liesel, perderemos el desfile.
Liesel, hadi.
Liesel, ven.
Liesel?
Liesel?
- Liesel, odana git!
- Liesel, ve a la cama!
Liesel, her şey yolunda.
Liesel, todo está bien.
Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim Liesel.
Tengo algo muy importante que decirte, Liesel.
Çok ciddiyim Liesel.
Lo digo en serio, Liesel.
İnsan verdiği söz kadar değerlidir Liesel.
Una persona es tan buena como su palabra, Liesel.
- Liesel'le tanıştın mı?
Ya conociste a Liesel?
- Liesel.
Liesel.
Liesel!
Liesel!
Çok cesur bir kızsın Liesel.
Eres una chica valiente, Liesel.
Burada Liesel'ın derslerini yapıyoruz, bu bir sözlük.
Las lecciones de Liesel. Se trata de un diccionario.
Benim, Liesel.
Soy Liesel.
Liesel'e Max'ten.
"Para Liesel... " de Max. "
Kelimeler hayat demektir Liesel.
Las palabras son vida, Liesel.
- Onu rahat bırak!
Liesel : ¡ Déjalo en paz!
Ne yapıyorlar?
Liesel : ¿ Qué están haciendo?
Liesel, Edel beye bir bardak su getirir misin?
Oh, Liesel, Traele a este noble señor... - un vaso de agua
Tanrım Liesel!
Oh, Dios mío, Liesel!
Liesel hep burada oyun oynar.
Liesel, que siempre está jugando aquí.
Liesel lafımı hiç dinlemez.
Liesel, ya sabes, nunca me escucha.
- Liesel'le konuşmam lazım.
Tengo que hablar con Liesel.
Liesel, hava saldırısı!
Liesel, es un ataque aéreo!
Mecburum Liesel.
Tengo que hacerlo, Liesel.
Beni hayatta tuttun Liesel.
Tú me has mantenido con vida, Liesel.
- Beni kaybettiğin falan yok Liesel.
No me estas perdiendo, Liesel.