Liverpool Çeviri İspanyolca
537 parallel translation
" Sonra da 465 Liverpool Yolu, Islington'da bir kuşçuya gitti.
Luego fue al 165 de Liverpool Rd, Islington. Una pajarería.
Liverpool at yarışıyla ilgili.
El Grand National.
Liverpool yarışlarında görüşürüz.
Nos vemos en el torneo. Adiós.
Param Liverpool'da.
Lo tengo en Liverpool, no en Atlanta.
Birgün Bay Earnshaw Liverpool'dan eve dönüyordu.
Un día el Sr. Earnshaw regresaba de una visita a Liverpool.
Onu açlıktan ölmek üzereyken Liverpool'da bulduğumda tekmelenmiş, her tarafı çürümüş, nerdeyse ölmüştü.
Lo encontré hambriento en las calles de Liverpool... pateado y magullado, casi muerto.
Liverpool'daki en iyilerden biri.
Uno de los mejores de Liverpool.
- Oh, çocuklar. Bu küçük bey ile Liverpool'da tanıştım bizi ziyaret ediyor.
- Ah, chicos este es un caballerete que conocí en Liverpool y que ha aceptado mi invitación para visitarnos.
Liverpool'daki bir şirket için değil, kendim için çalışıyor olacağım.
Trabajaré para mí y no para una compañía en Liverpool.
- Liverpool'a gittim. Senin sigortan üzerinden borç almaya çalıştım, ama işe yaramadı.
- Fui a Liverpool... a pedir prestado por tu seguro.
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
¿ Fuiste a Liverpool, cuando?
Liverpool'dan, o gazeteden.
Viene de Liverpool, de ese periódico.
" Liverpool Mercury.
" Liverpool Mercury.
Liverpool'dan geliyor. The Mercury'nün editöründen.
Es de Liverpool, del director del Mercury.
Mercury Gazetesi nerede, biliyor musunuz?
¿ Puede decirme dónde está la oficina del Liverpool Mercury?
The Liverpool Mercury okuyun!
Lea el Liverpool Mercury.
The Liverpool Mercury var!
Lea el Liverpool Mercury.
- Liverpool Mercury...
- El Mercury.
- Liverpool'dasınız.
- Está en Liverpool.
Liverpool mu?
¿ Qué? ¿ Liverpool?
Liverpool mu?
¿ En Liverpool?
Dün sabah Liverpool'daydım.
Estaba en Liverpool ayer temprano.
Liverpool'da ne yapıyordum ki acaba?
Me pregunto qué hacía en Liverpool.
Tam olarak bilemesem de... Liverpool'a gitmiş olabileceğini düşündüm.
Yo no sé, pero me figuro que... el señor se habrá marchado a Liverpool.
- Liverpool'a mı?
- ¿ A Liverpool?
O gece Liverpool'dan gelmişti... Hani derler ya, ölüler diyarından geri geldiğinde.
Vino de Liverpool aquella noche... cuando resucitó, es un decir.
Ona bir taksi çarpmış. Liverpool'da bir eczaneye taşımışlar.
Dijo que lo había atropellado un taxi y lo llevaron a una farmacia en Liverpool.
Liverpool'da olduğumu nereden bildiniz?
¿ Cómo supo que vine a Liverpool?
Liverpool'da yaşamışsınız sanki gibi mi geliyor?
¿ Tiene la impresión de haber vivido en Liverpool?
E, Liverpool büyük bir liman şehri.
Liverpool es un gran puerto.
Liverpool'u bilirim.
Conozco Liverpool.
Dinleyin, bu akşam saat 7 : 10'da önemli bir diplomat, Liverpool'un hemen dışındaki ufak bir istasyondan trene bindi.
Escuchad, esta tarde a las 7 : 00 un importante diplomático subió a un tren en una estación de las afueras de Liverpool.
Liverpool Expresi'nden haber aldınız mı?
¿ Sabe algo sobre el expreso de Liverpool?
Yarın sabah, seni ve Nikolas'ı Liverpool'a götüreceğim.
Mañana por la mañana os llevaré a ti y a Nikolas a Liverpool.
Bay Kristo'nun iş için Liverpool'a gitmesi gerekti.
El Sr. Kristo ha tenido forzosamente que ir de negocios a Liverpool.
Hayır, gelemem, pazar günü de Liverpool'a gidiyorum.
Voy a Liverpool el domingo.
Liverpool, Margate, Ostend ve Orkneys'de görüldüğü doğrulandı.
Le han visto en Liverpool, Margate, Ostend y Orkneys.
Liverpool'dan Kahire'ye dünyanın dört bir yanındaki dedektiflere haber verdik.
Le hemos notificado a las agencias de detectives de todo el mundo... desde Liverpool a el Cairo.
New York'taki gemiyi kaçırırsak Liverpool'a zamanında nasıl ulaşacağız?
¿ Si perdemos el barco de Nueva York como llegaremos a Liverpool a tiempo?
New York, Liverpool.
Nueva York, Liverpool.
Liverpool şehrinde adı Robinson Crusoe olan bir adam varmış.
En la ciudad de Liverpool vivía un hombre. Se llamaba Robinson Crusoe.
- Bir şilepte 3. kaptandım. Boston'dan Le Havre ve Liverpool'a giderdik.
- Tercer oficial en un carguero que iba de Boston a Liverpool, de allí a Le Havre, y volvía.
İlk olarak annemi çağıralım ki hazırlıklara başlasın. Sen de babanı Londra'ya çağır.
Será mejor que llamemos a mi madre para que prepare todo y tú deberías llamar a tu padre en Liverpool.
Şu anda Liverpool'a bir gün uzaklıkta.
En este momento está a un día de Liverpool, su destino :
Hayır, Liverpool! Babası tam tam çalan biriyle evlenmeyi mi umuyordun?
No, de Liverpool. ¿ Querías que el padre de tu marido tocase el tam-tam?
- Seni Liverpool pezevengi.
- ¡ Maricón de Liverpool!
Liverpoollu birinden daha kötü kokuyor..
Es peor que Liverpool.
Liverpool karıştırması.
Eso, el barajeo de Liverpool.
Liverpool'a gittim.
A Liverpool.
Evet efendim. 1. yedek kuvvetle birlikte Liverpool'a gideceğim.
Sí, señor, iré con el primer contingente a Liverpool.
Liverpool'dan bineceksiniz sanırım?
Entonces embarcará Ud. en Liverpool.