Lüge Çeviri İspanyolca
20 parallel translation
44'lüge sığması için kesmişler.
La cortan y la hacen entrar en uno de.44.
Bunlar gerçek Alman malı mermiler.
Esto son balas Ich Lüge.
Gerçek Luger mermileri.
Balas Ich Lüge.
Ben sahsen Konsül'lüge adayligimi koydum.
Yo mismo seré cónsul.
Alti ay içinde Varro'nun tutkusu farkedilmis ve Konsül'lüge seçilmisti.
En menos de 6 meses, su ambiciòn se cumpliò y lo eligieron cónsul.
Bir çift 100'lüğe.
Por doscientos.
Sana verdiğim 100'lüğe karşılık bütün hafta ne yapıyorsun? Yan gelip yatıyor musun?
¿ Qué haces con mis 100 dólares semanales?
.44'lüğe uyacak şekilde kesilmiş.308 tüfek mermisi kovanı.
Es una bala de un rifle.300 cortada para entrar en una Magnum.
44'lüğe ulaşamazsak o boktan katil serbest kalacaktır.
Esa escoria de asesino quedará libre sin la pistola.
Ve 4 / 4 lüğe değişti ve aniden rock oldu.
Vuelve al compás de tres cuartos y después vuelve a ser rock.
Uzatmalar için bir baskete, kazanmak için bir 3'lüğe ihtiyaçları var. Yoksa sezon biter.
Ellos necesitan una canasta para empatar, un triple para ganar, o su temporada habra acabado.
Ben şahsen Konsül'lüğe adaylığımı koydum.
Yo mismo seré cónsul.
Altı ay içinde Varro'nun tutkusu farkedilmiş ve Konsül'lüğe seçilmişti.
En menos de 6 meses, su ambición se cumplió y lo eligieron cónsul.
Kocam Preator'lüğe adaylığını koyacak. Beni de yanında istiyor.
Mas ahora que mi esposo hace campaña para ser pretor, insiste que permanezca a su lado.
Adını davama koy, ve Claudius Glaber ve onun Roma'da Preator'lüğe gelmesi için yapacakları haykırışlarını gör.
Preste su nombre a mi causa y vea su aliento ensordecedor transformado en demandas por Claudio Glaber y su deseada posición de pretor.
Yine de masasının altındaki.44'lüğe gayet hakim.
Aún así, tiene una mano firme para sujetar la calibre 44 que tiene justo bajo su mesa.
Muhtemelen bir 500'lüğe yapardım.
Dicho eso, probablemente lo haría por un crujiente 100.
Bu Kendal takımını 3.lüğe taşır.
Esto pone al equipo Kendall en tercer lugar.
Bir düzine dolu 2.23'lüğe karşılık bir düzine aspirin.
Una dosis de aquellas aspirinas por una docena de estas.223.
Onun yatağını bir 4.4'lüğe verdiler.
Le dieron su cama a alguien con un 4,4.