Maciek Çeviri İspanyolca
68 parallel translation
Maciek.
¡ Macek!
Maciek! Telaş yok. Bundan daha büyük işler de gördüm.
No hay problema, habitualmente espero cosas más importantes.
Pekala, Maciek.
Eres un zorro, Macek.
Dinle, Maciek, seninle ciddi bir şey konuşmalıyım.
Escucha, Macek, tenemos que hablar seriamente.
Pekala, Maciek. Sonra görüşürüz.
Está bien Macek, te veré después.
Maciek, ne yapıyorsun?
Macek, vámonos.
Maciek, bekle!
¡ Espera!
Maciek'i rahat bırak.
¡ A mi hijo, déjalo en paz!
Maciek!
¡ Maciek!
Maciek Tomczyk.
Maciek Tomczyk.
- Maciek Tomczyk.
¿ Es Maciek Tomczyk?
Maciek'in tam tersi.
Lo contrario de Maciek.
Maciek tersaneyi harekete geçirmek için babasına yalvardı.
Maciek rogaba al padre que moviera el astillero.
- Hayır, Maciek.
No, Maciek.
Maciek gitmiyor.
Maciek no va a ninguna parte.
- Kıçının üstüne oturmaya mı?
! ¡ Tranquilo, Maciek!
Kes şunu, Maciek, sakin ol!
Basta, Maciek. CáImate.
Hepimiz kafayı yemiştik, özellikle Maciek ama onlara katılmadık.
Estábamos como locos, sobre todo Maciek, pero no salimos.
Kalk, Maciek!
¡ Maciek, levántate!
- Maciek!
- ¡ Maciek! - ¡ Espera!
Maciek ; bak ; bu tek şansımız olabilir!
Maciek, entiéndelo.! Quizá sea la única oportunidad!
Bu, Maciek'in gerçekten hasta olduğu anlamına mı geliyor?
O sea,? Maciek de verdad está enfermo?
Maciek'e dönersek, ortadan kayboldu.
Volviendo al grano, Maciek había desaparecido.
- Maciek. Selam!
¡ Hola, Maciek!
- Maciek hakkında mı yazmak istiyorsun?
¿ Quiere escribir sobre Maciek?
Bu yüzden tersanede güzel bir demir haç yaptılar ve Maciek haçı babasının öldürüldüğü köprüye yakın bir yere yerleştirdi.
En el astillero hicieron una bonita cruz de hierro... y Maciek la colocó junto al puentecillo, donde había caído su padre.
Maciek şöyle dedi : İnsanların sefaleti sayesinde iktidara geldiler ve onu muhafaza etmek için, iz bırakmadan her şeyi değiştirmek istediler.
Maciek dijo, que la desgracia del pueblo les había hecho llegar al poder... y que ahora, defendiéndolo, quieren barrerlo todo... para que no quede ni rastro.
Maciek sana yaptıkları çok korkunç.
Maciek... ¡ Es horrible lo que le han hecho!
Agnieszka ve Maciek bana Polonya tarihiyle ilgili kitaplar getirdi.
Agnieszka y Maciek me traían libros... sobre la historia de Polonia.
- Gerçeği yazacak mısın?
- ¿ Escribirá la verdad sobre Maciek?
- Maciek çoktan kazandı mı?
- ¿ Ha ganado ya?
Babası buraya geldiğinde, zaten bitmiş bir adamdı. Ama Maciek'in dövülmesi gerekti.
Su padre llegó aquí preparado, formado... a Maciek había que forjarle.
- Maciek, böyle söyleyemezsin.
Maciek, así no se puede.
- Maciek yasaları asla çiğnemedi.
Maciek nunca actuó contra la ley.
- Maciek hep böyle derdi.
- Maciek decía lo mismo.
Maciek bana şaşırdı.
A Maciek le tenía asombrado.
Maciek film yapmaya geri dönmem için beni ikna etmeye çalıştı.
Maciek me decía que volviera a hacer películas.
Maciek o zaman tersanede kaynakçı olarak çalışıyordu.
Maciek... trabajaba en el astillero como soldador.
Maciek'le tersanenin dışında buluştum.
Conocí a Maciek frente al astillero.
Bu Maciek Tomczyk, Mateusz Birkut'un oğlu.
Soy yo, otra vez y éste es Maciej Tomczyk, hijo de Mateusz Birkut.
Maciek Tomczyk'le görüşebilir miyim?
¿ Me pasa a Maciek Tomczyk?
Maciek bana evlenme teklif etti.
Maciek me pidió la mano.
Ama Maciek'le, temelde bunun bir kilise düğünü olması gerektiğini biliyordum.
Pero con Maciek entendí, que había de casarme por la iglesia, que era indispensable, necesario.
Senin için en iyisi, Maciek.
Enhorabuena, Maciek...
Maciek hapiste olduğu sürece her ay toplayacağız.
Haremos una colecta cada mes mientras Maciek esté preso.
Maciek olsa alırdı.
Maciek lo cogería.
Grev başladığında Maciek'le birlikte olmak istedim.
Cuando comenzó la huelga quería estar con Maciek.
Birkut'un 68'de Maciek'e ne dediğini biliyor musun?
¿ Sabes lo que le dijo Birkut a Maciek en el'68?
Babasının ismi Maciek'di.
Su padre se llamaba Marchek
Maciek!
¡ Macek!
- Chelmicki, Maciek.
¿ Su nombre?