Macmillan Çeviri İspanyolca
215 parallel translation
Harold MacMillan'ı böyle birşey yaparken düşünebiliyor musun?
¿ Te imaginas a Harold MacMillan haciendo una cosa así?
Harold Macmillan'ınızı çok seviyorum.
¡ Me gusta el ministro tory!
İddia makamı adına Francis Xavier MacMillan.
Francis Xavier MacMillan por la acusación.
- Evet, MacMillan'ı da haklamasını isterdim.
- Ojalá hubiera atacado a MacMillan.
MacMillan beni çiğ çiğ yiyecek.
MacMillan me va a comer vivo.
MacMillan.
MacMillan.
- Devam edin Bay MacMillan.
- Proceda, Sr. MacMillan.
Bay MacMillan.
Sr. MacMillan.
Devam edin Bay MacMillan.
Continúe, Sr. MacMillan.
Bay MacMillan?
¿ Sr. MacMillan?
Bay MacMillan, onu asla dövmediğinizi söylediğinizi hatırlatırım.
Le recuerdo que le dijo al Sr. MacMillan que nunca le pegó.
Bay MacMillan, sizin de sorgulamak için vaktiniz olacak.
Sr. MacMillan, tiene mucho tiempo para el interrogatorio.
Bay MacMillan, uygulama nasıl olursa olsun sizin de bilmeniz gerektiği gibi yasa böyle.
Sea como sea ejecutado, es el estatuto, como debería saber.
Sayın Yargıç, Bay MacMillan bize Bayan Draper'in maddi durumuyla neden bu kadar ilgilendiğini söyleyebilir mi?
Díganos, Sr. MacMillan, por qué está tan fascinado con sus finanzas.
Nereye varmaya çalışıyorsunuz Bay MacMillan?
¿ Adónde quiere llegar?
Zamanım çok değerlidir Bay MacMillan.
Mi tiempo es muy costoso, Sr. MacMillan.
Külotumu eve götürmek isterseniz Bay MacMillan, bu da ayrıca 100 $ yazar.
Si se las lleva a casa, Sr. MacMillan, son otros 100 dólares.
En iyisini istiyor musunuz, Bay MacMillan?
¿ Quiere lo mejor, Sr. MacMillan?
Devam edin, Bay MacMillan.
Proceda, Sr. MacMillan.
Bay MacMillan, devam edebilirsiniz.
Sr. MacMillan, puede proceder.
Bitirdiniz mi Bay MacMillan?
¿ Ha terminado, Sr. MacMillan?
- Kararımı duydunuz Bay MacMillan.
- Ya me ha oído, Sr. MacMillan.
- "MacMillan Oyuncaklar...".
- "Juguetes MacMillan..." ¡ Juguetes!
MacMillan'ın yüzündeki bakışı gördün mü?
¿ No viste la cara de MacMillan?
MacMillan her sene ısmarlar.
Lo encargan todos los años.
MacMillan için bir takım kurabilirdik.
Podemos ser el equipo para la compañía MacMillan.
Özür dilerim. Dr. Macmillan Kadınlar Hastanesi'nden telefon ettiler.
Disculpenme. el Dr Macmillan, del Hospital de la mujer telefoneó.
Dr. Macmillan'ın ona en iyi tedaviyi uygulayacağından eminim.
Estoy seguro que la Dra. hará lo mejor.
Anlaşıldığı gibi başbakan Harold Macmillan...
El Primer ministro Harold Macmillan como es comprensible...
Muhafazakar Parti için üç defa kadeh kaldırdığımda... Hepiniz ve herkes için konuşuyorum. Harold Macmillan için üç kez şerefe.
Estoy seguro de que hablo en nombre de todos y cada uno de ustedes cuando pido tres hurras por el partido y Harold Macmillan.
Macmillan'ı hatırlıyor musun, "Night of the Long Knives"?
¿ Te acuerdas de Macmillan? ¿ De la Noche de los Cuchillos Largos?
Dünyanın henüz tanımadığı insanlar vardı Ernest Hemingway, Bertolt Brecht, Harold Macmillan, Vera Brittain, Charles de Gaulle Josef Tito, Benito Mussolini, David Ben-Gurion, Mustafa Kemal.
Gente que el mundo aún no conocía. Ernest Hemingway, Bertolt Brecht, Harold Macmillan, Vera Brittain, Charles de Gaulle, Josef Tito, Benito Mussolini, David Ben-Gurion, Mustafa Kemal.
Tabii MacMillan'ı okumalısınız.
Claro, que debe leer a MacMillan.
Dün gece MacMillan Hotel'e giriş yapmış.
Se registró en el hotel MacMillan anoche.
Harold Macmillan bunu aile gümüşlerini elden çıkartmak olarak adlandırdı.
Harold MacMillan dice que será como vender las joyas de la familia. ¿ Vamos?
En kısa zamanda anılarını yazmak zorundasın düşüncelerini geleceğe yansıt, 700 sayfalık bir roman yaz Macmillan tarafından yayınlansın, anında ünlü biri olup çıkarsın.
Usted tiene que escribir sus memorias lo más pronto posible, y proyectarse en el futuro con un volumen épico de 700 páginas, publicado por Macmillan, haciéndole una celebridad instantánea.
Eden, Butler, Macmillan.
Eden, Butler, Macmillan.
MacMillan müzesindeki soygunu.
Robo en el museo MacMillan.
MacMillan Geçidinde dağ bisikletine binmemiz kesinlikle yasaklanıyor.
"Prohibido transitar en bicicleta en el Paso Macmillan".
MacMillan geçidi.
Paso Macmillan.
Sue Macmillan.
Sue McMillan.
Bu Macmillan Müzesi.
Hey, ese es el Macmillan Museum.
Yarım gün Macmillan Müzesinde bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyormuş.
Ella trabajó a medio tiempo en el Macmillan Museum En la tienda de regalos. ¡ Hey!
Aman Allahım, - Macmillan Müzesi!
Oh, Dios mío, ¡ El Museo Macmillan!
Ben Brandy Barber Macmillan Müzesindeyim.
Éste es Brandy Barber en el Macmillan Museum.
Görünüşe göre, fazla paralarını bizim naçizane kasalarımıza dökmek için bir sebep arıyorlar. Sebep derken?
Luego de tu partida hablé con gente de los laboratorios MacMillan aparentemente están buscando una razón para volcar su excesiva riqueza en nuestras humildes arcas.
Şunu söyleyeyim, eğer şu MacMillan farmakinetik modelleme projesini alabilirsek kim bilir başka ne... MacMillan Eczacılık mı?
Si logramos conseguir este proyecto de MacMillan sobre modelado farmacocinético, bueno quien sabe qué más- -
Evet.
¿ Fármacos MacMillan?
MacMillan Eczacılık'la ilgili ne biliyorsun? MacMillan.
¿ Qué sabe de la Fármacos MacMillan?
MacMillan Oyuncakları.
Juguetes MacMillan.
Bir de, sen çıktıktan sonra MacMillan Eczacılık'tan birkaç lobiciyle konuştum.
De nada.