Maitre Çeviri İspanyolca
229 parallel translation
- Şef garson musunuz?
- ¿ es ud. El maitre?
- Şef garsona para bile veriyorlardı.
- Hasta dieron dinero al maitre.
- O garson iade etmek zorunda kaldı. - Sahi mi?
- Pero el maitre tuvo que devolverlo.
Dün gece bana anlattığına göre, sanat eseri alıp satmış, başgarsonluk yapmış, sinemada teşrifatçılık yapmış...
Anoche me dijo que había sido tratante de arte, maitre de hotel, acomodador en un cine...
Ingeborg, Hilton Oteli'ni bağla.
Quiero hablar con el maitre d'del Hilton.
Renee "maitre d'hôtel" dir. Yani "şef garson".
René es el maitre dhotel, es decir, el jefe de los camareros.
- Evet şefim.
- Sí, maitre.
Ben Maitre d'Otel...
Soy el marido de la dueña. Soy el maestre.
Dostum Maitre Rinaldi'nin kazandığına memnun oldum, lakin...
Me alegro de que mi amigo el Sr. Rinaldi haya ganado, pero...
Size Maitre Rinaldi'yi takdim edeyim.
Os presento al señor Rinaldi.
Ben Madam Rinaldi, Maitre Rinaldi'nin eşiyim.
Yo soy la señora Rinaldi, la esposa del señor Rinaldi.
Şaşırmış görünüyorsun, Maitre.
Pareces sorprendido, letrado.
Dahası, Maitre Rinaldi artık sizin işlerinize bakmıyor.
Otra cosa, el Sr. Rinaldi ya no se ocupará de vuestros negocios.
- Maitre Rinaldi'ye haber verin.
- Avisa a Rinaldi.
Rezervasyonu yapan garsonu duymalıydınız. Sesi gözyaşı doluydu.
Debió escuchar al maitre cuando hice la reservación.
Monsieur Maitre d'Hôtel.
Señor Maître d'Hôtel.
Şey, o baş garson. Bir tür küçük hissedar.
Es el maitre algo como un socio menor
Madam, hapishane müdürü.
Madame, Maître Caron.
İyi şef garson yerine... iyi yemek sunan böyle yerlere bayılıyorum.
Me gustan los sitios que se especializan en buena comida y no tienen maître.
Bayan Sturge'ların masası neresi?
Maître, ¿ dónde está la mesa de la Sra. Sturges?
- Her şey yolunda mı?
- ¿ Todo en orden, maître?
Unutma, eski baş garsonun adı Heinz.
Y ahora recuerda que el nombre del viejo maître es Heinz.
Yaşlı Heinz hâlâ burada yetkili mi?
¿ El señor Heinz es aún el maître?
- Ritz'deki baş garson en iyi masayı verirdi. - Tanrı seni korusun.
El maître del Ritz le daría la mejor mesa.
Maître Paul'e mi?
¿ Vais al Maître Paul?
Eğer seni Maître Paul'e çağırdıysa, beni görmeyi umut ediyordur.
De todas formas, si te invita al Maître Paul, es que espera encontrarme.
Ve şimdi arkadaşlar Amerika'nın en iyi garsonu, ama yarının şef garsonu olabilir.
Y ahora, compañeros el más notable camarero de América, que podría ser maître mañana.
Garson, tamamdır, gidebilirsin.
Oiga, maître... No.
Bu adam, Mario Costa sözde şef garson. Elime düştü.
Este caballero, Mario Costa, oficialmente maître, cae por receptación.
Otel kapıcısı için endişelenmeyin.
No se preocupe por el maître d'hôtel.
Maître Vivon çok iyi biri.
Maître Vivon es muy agradable.
Ve Maître Vivon'u, bütün kasalarını çift kilitlerini unutalım mı?
¿ Nos olvidamos de Maître Vivon sus cajas fuertes y sus cerraduras?
O halde, Harmonia Gardens'ın şef garsonu, ve komutanınız olarak istediğim, bu geceki servisin, her zamanki yıldırım servisin iki katı mükemmellikte olmasıdır.
Por tanto os ordeno, como maître del Harmonia Gardens y comandante en jefe, que esta noche nuestro habitual servicio relámpago lo sea el doble.
İyi akşamlar, Maitre.
Buenas noches, letrado.
Ben de şef garsonunuz Rudy.
Y yo soy el maître, Rudy.
Maître-d'!
¿ Mozo?
Bu işte yardımınızı istiyorum. İşte, Jacques Usta, buraya gelin.
Maître Jacques.
- Bu akşam bir yemek vereceğim Jacques Usta.
Me he resuelto, Maître Jacques, a dar una cena esta noche.
Sizin gibiler şunu iyi öğrenmeli Jacques Usta, çok fazla yiyecekle donatılmış sofralar davetliler için tehlikelidir. Misafirlerinize onların sağlığını düşündüğünüzü göstermek için yemeklerde hafiflik ve sadelik şarttır.
Aprenda, Maître Jacques, que es asesina una mesa muy llena de carne, que para ser amigo de los que uno invita, la frugalidad debe reinar en las meriendas que uno da, y que, como dice un antiguo,
Ve şimdi Jacques Usta, arabamın temizlenmesini istiyorum.
Y ahora, Maître Jacques, hay que lavar mi carroza.
Arkamdan konuşulanları bana söyleyebilir misiniz Jacques Usta?
¿ Podría saber, Maître Jacques, "lo que se dice" sobre mí?
Gördüğüm kadarıyla Jacques Usta dürüstlüğünüzün bedelini çok pahalı ödediniz.
Por lo que puedo ver, Maître Jacques, pagan mal vuestra franqueza.
Jacques Usta, lütfen kızmayın, rica ediyorum.
No se enfade, Maître Jacques, se lo ruego.
Saygıdeğer Jacques Usta...
Señor Maître Jacques...
Saygıdeğer Jacques Usta dalkavuklukluğu seni kurtarmaz. Elime bir sopa geçirirsem gösteririm sana gününü.
No hay "Sr. Maître Jacques" por un doble, y si agarro un palo, le azoteo pero de buenas.
Jacques Usta, acaba efendin evde mi?
¿ Sabe, Maître Jacques, si se encuentra su señor?
Jacques Usta, senin bu konuda bize hakemlik yapmanı istiyorum. - Haklı olduğum ortaya çıksın.
Maître Jacques, quiero que seas el juez de este asunto, para que veas hasta que punto tengo razón.
Kim olduğu hiç fark etmez, anlaşmazlığın çözülmesi için ben de sana güveniyorum Jacques Usta...
No me importa quién lo sea, y también puedo hacerte confianza, Maître Jacques.
De ki ona Jacques Usta, bunun karşılığında benden ne isterse vereceğim. Marianne dışında istediği kişiyle evlenmesi için onu özgür bırakıyorum.
Dígale, Maître Jacques, que con eso, puede tener todo de mí, y que le doy la libertad de elegir quien quiera - fuera de Mariane.
Jacques Usta, ona de ki eğer Marianne'ı bana vermeyi kabul ederse, beni dünyanın en itaatkar insanı olarak görecek karşısında ; onun isteği dışında tek bir şey yapmayacağım.
Maître Jacques, puedes asegurarle que, si él me concede a Mariane, me vera siempre su mejor sujeto, y nunca haré lo que sea fuera de su voluntad.
Sevgili Jacques Ustacığım... Sana hayatım boyunca minnettar kalacağım.
Maître Jacques, estoy en tu deuda por el resto de mi vida.