English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ M ] / Manalı

Manalı Çeviri İspanyolca

82 parallel translation
O manalı bakışların...
Esa mirada de saber leer entre líneas
Bu benim için çok manalı.
Esto significaba mucho para mí.
Bak, o ayini hazırlamam bir hafta sürdü. Her kelimesi manalıydı.
Me he pasado toda la semana preparando el sermón, palabra por palabra.
Çok manalı bir kitap.
Es muy profundo. No se sí tú...
Ama sen bunu manalı buluyorsun, güya bu kitap, sırf sen göresin diye bir şekilde planlanarak bundan 40 yıl önce yazılmış gibi.
Para ti significa que alguien lo escribió hace 40 años... para que tú lo vieras, como si lo hubieran hecho para ti.
Biri çıkıp daha manalı birşey söyleyene kadar bunu yapmayı sürdüreceğim.
Seguiré diciéndolo hasta que alguien invente un refrán mejor.
Onun Moby Dick'inin kopyasındaki manalı bölümün altını çizmeye çoktan başladım, tabi demek istediğimi anladın mı bilmem.
Ya he empezado a subrayar fragmentos significativos en su copia de Moby Dick, tú ya me entiendes.
Ölü bir kadınla manalı bir arkadaşlık kurmak oldukça zor olsa gerek.
No será fácil entablar relaciones con una mujer muerta.
Onlardan birkaç tane daha kazan, o zaman bu kadar manalı gelmeyecek.
Gana más de ésos y verás que no significan tanto.
Yüzünde manalı bir bakış var.
Porque algunas tienen. Tienes una expresión extraña.
Benim için geri geliyorsun sana yaptığımdan sonra benim için çok manalı.
Que hayas regresado conmigo después de lo que te hice realmente significó un montón para mí.
Kuşku uyandıracak laflar da etmeyin "Ha, anlıyorum" gibi, "Biz istersek" "Bir söylesek yok mu", "Bir bilseler" gibi. Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
... nunca al verme así cruzando los brazos ni con este movimiento de la cabeza ni pronunciando frases equívocas o "Si hablásemos", o "Los hay que si pudieran" o tales expresiones ambiguas, haréis notar que sabéis algo de mí.
Çok manalı konuştuğunuzu söyleyebilirim.
Solo digamos que fue muy revelador
Sizinle irtibata geçerse, ona karşı manalı konuşun.
Si se comunica con usted... ... trate de hacerlo entrar en razón.
Saçma hijyen kazalarının manalı, uzun soluklu bir ilişkiyi engellemesine asla izin vermeyeceğim.
Nunca dejaré que un tonto accidente de higiene interfiera en lo que podría ser una relación duradera.
Manalı bir şekilde baş salla.
Asiente con la cabeza de modo provocativo.
Onun sağlam, manalı bir ismi olmasını istedim bir şeyler ifade eden bir isim
Queria que tuviera un nombre con fuerza Un Nombre que significara algo
Kötülüklerle dolu tek manalı bir isim.
Un nombre plagado de un solo significado.
Hayır, Terapiden kar etmek için "tek manalı" yolu tercih ederim.
No, soy muy testaruda para que me ayude la terapia.
Paths of Glory'de her sahne, mesajını vurguluyor ama her sahnede filmciliği ince manalı ve neredeyse nazik.
En deros cada secuencia Pero todas ellas son
Geçen hafta sosyoloji profesörüm söyledi. Kulağa manalı geliyordu.
Mi profesor de Sociología lo dijo y me pareció un pensamiento muy profundo.
Sakatlığının üstesinden gelip... manalı bir şekilde, ayakkabı satıcısı mı oldu?
Superó su discapacidad... e, ironicamente, se convirtió en vendedor de zapatos?
Büyük, manalı gözler.
Esos enormes y expresivos ojos.
Manalı manalı bakma.
No me mires así.
Yeter! Daha fazla manalı konuşmak yok!
¡ No más reproches!
Anlamı belirsiz maddeler ve değişik manalı cümlelerle dolu olabilir bu anlaşmalar.
Pueden contener clausulas oscuras y ambigüedades.
Um- - biliyorsun, eğer çizgilerin içlerini boyarsanız resimler daha manalı olurlar.
¿ Saben? los dibujos quedan más bonitos si colorean dentro de las líneas.
İşte bu manalıydı...
Eso era cruel.
Eğer bu, dilinizde çift manalı bir söz ise beni bağışlayın *.
Me disculpo si eso tiene un doble sentido en su idioma.
- Molly, o yaştaki çocuklar tek bir şey isterler. - Ve bu da manalı sohbetler değildir.
Molly, los chicos de su edad sólo quieren una cosa y no es una conversación interesante.
Cevapları çok kısa, ama manalı.
Sus respuestas son escuetas, pero tienen sentido.
- Manalı baktın.
- Pero me miraste.
Bunu takdir ediyorum ama bilirsin, Ellen sürekli bana manalı sorular soruyor. Ve bir şeyler biliyor.
Bueno, aprecio eso, pero, verás, Ellen... hace todo tipo de preguntas, y ella sabe algo, y yo no puedo...
Eğer manalı bakışları değiştirtsek anlamın da değişeceğini düşünüyorduk. Ama değişti mi?
Pensábamos que si intercambiábamos miradas, el significado lo encontraríamos más tarde pero, ¿ era así?
Bu yeni çalışmalara baktığında ; bu manalı, öznel, düzensiz işler onun düşünce tarzına göre saçma bir yeni tasarım anlayışı gibi görünüyordu.
Cuando observó este nuevo tipo de trabajo, esta forma expresiva, subjetiva, incontrolable, y la nueva manera de diseñar con un modo de pensamiento irracional,
Hiç manalı değil. Yani, birbirimize çok yakındık.
digo, fuimos tan íntimos.
Benim için çok daha manalıydı.
Para mí, era un mundo mucho más grande.
Bekle bir saniye... o sana öyle manalı baktı, ve sen hiçbir şey yapmadın mı?
Espera, espera, ella te miró, ¿ y no hiciste nada?
- Çok manalı oldu.
Eso sí que es profundo.
ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor gibi görünmeyin halimden. Ant için böyle bir şey yapmayacağınıza, Tanrının rahmetinin hep üstünüzde olması için, Yemin edin!
No lo hagáis, así recibáis gracia y compasión cuando más ayuda necesitéis. ¡ Juradlo!
Sonra kavalyesi, kızın kendine güvenen gülümseyişine karşılık manalı bir hayranlıkla gülümsüyor.
Y su acompañante le regala una sonrisa de admiración por su sonrisa confiada. " Aqua Net.
İnsanların hissetmem gerekeni hissetmemi sağlamaya çalışmasından bıktım, eğer manalı konuşuyorsam.
Estoy tan harto de la gente tratando de hacerme sentir como lo que yo siento no es lo que yo siento, si eso tiene algún sentido.
Çok manalı.
Es muy expresiva.
Manalı görünüyor.
Es muy posible.
- Bence biraz manalı olmuş. - Güzel.
Creo que es un poco provocativo.
Manalı bakış.
Mirada significativa.
Bana da oldukça manalı baktı.
Y me echó una mirada peculiar.
Hocam böyle manalı laflarla ayıp olmuyor mu biraz?
Sacaremos lo que hay dentro de ti y después volveremos a metértelo.
Bu Manal.
Ella es Manal.
Tac Mahal'i yaptım.
Yo construí el Taj Manal.
Bana manalı geliyor.
¿ Crees que fui yo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]