English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ M ] / Marshal

Marshal Çeviri İspanyolca

1,084 parallel translation
- Bu işe karışma, marshal. - Sana gel buraya dedim.
- Esto no es asunto suyo, marshal.
Teşekkürler, marshal.
Gracias, marshal.
Anlıyorum, bayan Jessie, Marshall olmaktan hoşlanıyorum.
Tiene que entender, Srta. Jessie, que disfruto siendo marshal.
Sonunda, sheriff'lik alışkanlık yapar.
Estoy acostumbrado a ser marshal.
Marshal hazır mı?
¿ Está disponible el marshal?
- Gidelim mi, marshal?
- Adelante, marshal.
- Seninle birlikteyiz, marshal.
- Estamos con usted, marshal.
Arkandayız, marshal...
Si puedo ayudarle, marshal...
- Marshal, seninle konuşmamız lazım.
- Marshal, intente hablar con ellos.
Doğru bay sheriff, gelin biraz dinlenin.
¿ Es cierto lo que ha dicho Friendly, marshal?
- İyi akşamlar, bay. Marshal.
- Buenas tardes, marshal.
Bu adam Warlock'ta yasaları koyan adamdır. Bu yüzden ona, yasaların koruyucusu adını taktık.
Dijo que si Warlock puede tener un marshal fuera de la ley, también puede tener un jefe de reguladores.
Biliyormusunuz bu çok önemli bir şey.
Esto puede llegar a ser algo grande, marshal.
Warlock'a gelmek, marshal olmak, bir araba kowboyu çekinmeden öldürmek koruyucu ünvanı almak, sonra bizim sizi öldürmemiz, sonra başka bir marshal'ın gelmesi ve onun daha çok adam öldürmesi, ve böylece...
El pueblo de Warlock nombra a un marshal que mata a un puñado de pistoleros y nosotros nombramos a unos reguladores y le matamos a usted y el pueblo nombra a otro marshal que mata a más pistoleros y nosotros nombramos...
Marshal, Bunlardan bende çok var.
Marshal, tengo muchos como éste.
Ah, bayan belki de marshal ile evlenmekle, iyi yapmıyorsunuz, biliyorsunuz hayatı her an tehlikede, her an ölebilir.
Quizá debería quedarse para saber lo que es estar casada con un marshal. Si no lleva esto bien, será hombre muerto.
Clay, eğer marshal olmazsan, birşey yapamazsın.
Clay, si no eres el marshal, no eres nada.
Sen bu kasabaya gelip marshal oluyorsun ama,
Has renunciado a ser marshal en este pueblo.
Birini öldürecekti, marshal.
Quería matar a alguien, marshal.
Orada sheriff olurum.
Ahí podré ser marshal.
Yalnızca şerifle ya da askerle karşılaşırsınız.
Tu único obstáculo será el sheriff Marshal.
Seni alıp polis karargahına götüreceğim, orada bir Louisiana Marshal'ı seni New Orleans'a götürüp ipe gönderecek.
Le llevaré al cuartel de los rangers, donde un oficial de Louisiana le recogerá, le llevará hasta Nueva Orleans para ahorcarlo.
Şerif, ha?
¿ El marshal, eh?
Şerif McCabe'in emriyle sizi serbest bırakıyorum.
Por orden del marshal McCabe os dejo en libertad.
Ne? Bu şerifin görevlerindendir.
Va con el cargo de marshal.
Şerif maaşıyla geçinebileceğimi mi sandın?
No se vive con el sueldo de marshal.
Şerif McCabe konuğumuz.
El marshal es nuestro invitado.
Bay Gary, McCabe Tascosa'da önemli görevlerine dönmeden senin yanında dinlensin.
Señor Gary, el marshal compartirá su alojamiento y descansará hasta volver a sus lucrativos intereses en Tascosa.
Bn. Frazer... McCabe, sandık ki...
Señora Frazer... marshal McCabe, creíamos que...
Haydi, gidelim.
Vamos, marshal, esto será un placer.
- Şerif McCabe.
- El marshal McCabe.
- Eğleniyor musunuz?
- ¿ Se divierte, marshal?
Tahmin edin yeni şerif kim.
Seguro que no sabe quién es el nuevo marshal.
- Evet şerif?
- ¿ Sí, marshal?
Anlıyorum. Peki mareşal ne zaman dönecek?
Entiendo. ¿ Cuándo llegará El Field Marshal?
'Birazdan Marshal Tucker'dan bu haftanın değerlendirmesini alacağız.
Dentro de un momento, el desenlace de esta semana de Marshal Tucker, MD.
General Davis ve Teğmen Bergman.
El Vice Marshal Davis y el Teniente Bergman.
Sıra sende, marshal.
Usted habla, sheriff.
Marshal... yani Feldmareşal, tamamen soytarılardan oluşan bir ordun var.
Alguacil, digo, sheriff, tiene un bonito ejército.
- Marshal Suvorov'dan alıntı. Bravo!
- Cita al mariscal Suvorov. ¡ Bravo!
Ayrıca öğrendik ki teröristlerle görüşüyormuşsunuz. General Field Marshal...
Y nos han dicho que ha negociado con los terroristas.
Akciğerlerim iltihaplandığında onun gibi öleceğim, tüm yüzüklerim ve Marshal Field's'ten altın bilekliğimle.
Cuando sufra de los pulmones, moriré como ella, con mis anillos y con mi pulsera de oro de una tienda cara.
Marshal Dave Bliss.
Alguacil Dave Bliss.
Doğru duymuşsun, Marshal.
Exacto, alguacil.
Marshal... Ona dikkat et. Tam bir kaçıktır.
Tenga cuidado con él, está medio loco.
Daha neyi bekliyorsun, Marshal? Vursana! Öldürsene onu!
¿ Qué está esperando, alguacil?
Sorun ne, Marshal?
¿ Qué sucede, alguacil?
Biz sana tanıklık ederiz, Marshal.
Testimoniaremos a su favor, alguacil.
Öldürsene, Marshal!
¡ Mátelo, alguacil!
General Field Marshal.
Generalfeldmarschall.
Evet General Field Marshal.
Sí, lo sé Mariscal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]