Milagro Çeviri İspanyolca
6,852 parallel translation
Biraz mucizevi, kafatası boyun kaslarınca tutuluyor hala.
Por algún milagro, el cráneo se mantienen en el lugar por los músculos del cuello.
Kalbin halen çalışabilmesi inanılmaz.
Es un milagro que siga bombeando.
Bu bir mucize doktor.
Es un milagro, doctor.
Neyse, Onu gelecek 10 yıl boyunca kullanmaya başladılar ve bu arazide gerçekleşen şey daha sonra "Terra enstitüsü" olacaktı ve tam bir mucizeydi.
El caso es que empezaron a hacerlo y durante los siguientes 10 años lo que ocurrió en esa tierra fue un auténtico milagro que se convirtió, desde ese momento, en el "Instituto Terra".
Eğer bir mucize olur da buradan çıkarsam beni bir işe sokup evlendirmeyi mi planlıyorsunuz?
Si por algún milagro salgo de aquí, tu quieres conquistarme con un trabajo trabajando para el hombre?
Bu zamana kadar açık vermemem bile mucize!
Es un milagro que no me haya equivocado hasta ahora.
Mucize örneğidir kendisi.
Es un verdadero milagro.
- Hastaneye gidip mucizevi bebeğimizi dünyaya getirelim.
Vayamos al hospital a tener nuestro bebé milagro.
Bu akşam bir mucizeye kadeh kaldırıyoruz.
Esta noche, brindamos por un milagro.
Bir mucize olarak görülen ameliyatta ayrılan yapışık ikizlerin büyüğü Roger Lee Brodie hayatını kaybetti.
Roger Lee Brodie, el más alto de los gemelos unidos separados por cirugía, considerada un milagro médico, ha muerto.
Çevresindekilerle beraber seyahate çıkmıştı- - uşaklar, cariyeler, hadımlar... ve küçük bir mucizeyle birlikte.
Viajaba con un séquito lacayos, concubinas, eunucos... y un pequeño milagro.
Ama bizim için, o bizim kusursuz küçük mucizemiz.
Pero para nosotros era nuestro perfecto pequeño milagro
Hatta mucize eseri bundan paçayı sıyırmayı da başardık.
Por algún milagro, nos las hemos arreglado para escapar.
... birbirimize güvenmemiz aslında bir mucizedir.
es un milagro que confiemos en alguien ".
Ne mucize ama.
Qué milagro.
- İnsanların ölmemiş olması bir mucizeydi.
Es un milagro que no matara a la gente.
- Mucize demek?
¿ Un milagro?
Bir mucize gibi.
Un milagro.
"Bu bir mucize!" falan dememiz lazım yani.
Así que tenemos que comportarnos como si fuera un milagro.
- Mucize sona erdi demek ki.
- Ok, el milagro se ha acabado.
- Mucize sona ermedi.
- El milagro no se ha acabado.
Bizim ilişkimiz mucize değil.
No somos un milagro.
Hâlâ yaşıyor olması mucize.
Es un milagro que siga viva.
Adam popüler, ismi kabul görmüş ve seçimlere bir ay kaldı. Dürüst olmak gerekirse mucize olmazsa kazanacağını düşünmüyorum. Eğer kazanmama yardım edemeyeceksen neden seni işe alayım?
Es popular, se ha labrado un prestigio, y estamos a un mes de la elección, así que honestamente, a menos que haya un milagro, no creo que pueda ganar. ¿ Y por qué debería contratarte si no puedes ayudarme a ganar?
Tanrım Bu... bir mucize.
Dios, es... un milagro.
Ya Ros'un önünde anlatsaydı ilişkimizi?
¡ s un milagro que no lo haya gritado enfrente de Ros!
Sadece beyin kimyasını etkileyen radyasyondu, o kadar.
Solo era radiación afectando a la química de su cerebro, - nada más que eso. No milagro.
Bu bir mucize.
Fue un milagro.
Bütün bunların mucizevi yanını.
El milagro de todo esto.
Bu gerçek bir mucize işte.
Ves, ese es el auténtico milagro.
Peki, bir mucize eseri, kabuk o kadar kalın değilse,... ya da dağılırsa, ya da yörüngeye girerse, her neyse,... yine de orada kocaman bir şey olacak, değil mi? Birden bire çıkmış bir şey!
Si, por milagro, la cáscara no es demasiado gruesa o si se dispersa, o queda en órbita, o lo que sea ¡ igualmente va a haber algo enorme ahí afuera que acaba de salir!
Bütün bunların mucizevi yanını. Evrenin başka bir yerinde canlıların olduğunu.
El milagro de todo esto.
Bu gerçek bir mucize işte.
¿ Ves? Ese es el verdadero milagro.
Mucize diye buna denir.
Es un milagro.
Bu bir mucize, Alan.
Es un milagro, Alan.
Ama farklı türde bir mucize.
Pero un tipo distinto de milagro.
- Anladığım kadarıyla finiş çizgisini geçmem bile hepten bir mucizeydi.
Según mi opinión, es un milagro si cruzo la meta. Tonterías.
Doğanın, kadın üreme sistemine kondurduğu mucizeyi alıyoruz kendimize oyun yapıyoruz.
Hemos cogido el milagro de la naturaleza del sistema reproductivo femenino y lo hemos convertido en un juego de bar.
Senin baban burada mucize bir iş çıkardı.
Lo que ha hecho tu padre aquí es un milagro.
- Noel mucizesi resmen!
- ¡ Es un milagro navideño!
Hanuka mucizesi diye diretirdim de kabul ediyorum şimdilik.
Podría argumentar que es un milagro del Hanukkah, pero lo dejaré pasar.
Bradeley'nin "lütfen" demesi bir mucize.
Bradley diciendo por favor, eso es un milagro.
Ama farklı türde bir mucize.
Pero un tipo diferente de milagro.
Bu kalenin başkanı olduğum dönemde bir mucize gerçekleşti.
Mi tiempo como padre de este sitio... ya fomenta un milagro.
Benim mucizem Cullen Bohannon'dır beni toplum dışına atan, öldürmeye çalışan adam Tanrı tarafından günahların bağışlanması için bu kaleye getirildi.
Mi milagro es Cullen Bohannon... Un hombre que me ha echado, intentado matarme, fue traído a este sitio por la mano de Dios para ser salvado.
Böyle bir mucize için aylardır dua ediyordum.
Sí. Llevo meses rezando por este milagro.
İnan bana aynı odada 24 saat kalmamız bir mucize ve bu olmadı. Benim hatam.
Créeme... es un milagro que hemos estado bajo el mismo techo durante 24 horas y no hemos... Error mío.
Burada yetişmesi bile mucize.
De hecho es un milagro que hayan sobrevivido.
Bu bir mucize, Peder.
Un milagro, Reverendo.
- Mucizenin mucizesi.
Milagro de milagros.
Bu harika bir şey.
Es como un milagro.