Milyoner Çeviri İspanyolca
1,071 parallel translation
Bu milyoner numarasıyla kıza ne yapmaya çalışıyorsun?
¿ Qué intentas hacerle a esa chica, con esa comedia del millonario?
Milyoner olmadığımı öğrenince Şeker'in kalbi kırılacak.
Y yo se lo romperé a Sugar cuando se entere de que no soy millonario.
Çok zengin bir milyoner mi olacağım?
¿ Quieres decir que seré millonario?
Çok zengin milyoner.
Un rico rico de millones.
Hayır, tuhaf bir milyoner olduğum için bu işi yapıyorum!
Hago esto porque soy un millonario excéntrico.
Ve onun bir milyoner olmasını Seattle'da tam 3 yıl bekleyen günden güne sararıp solan George'un nişanlısına.
Y brindo por la prometida de George... que ha esperado en Seattle mientras él se volvía millonario. ¡ Jenny Lamont!
dünyanın ilk milyoner mühasebecisi olacağım.
También sé la respuesta. Seré el primer contador millonario del mundo.
Her milyoner kendine bir aydın seçer.
Todo millonario quiere a su intelectual.
- Doğru, o artık bir milyoner.
- ¡ Pero sí, es millonario!
Acaba kuzenini yeni milyoner mi öldürdü?
"¿ Se habrá suicidado?"
Milyoner olduğunu öğrenemeden kayıplara mı karıştı?
"El Sr. Fischer, albacea de Viena, y París todo se preguntan por la suerte."
O bir milyoner!
Es millonario.
Çılgın bir milyoner!
¡ Un millonario loco!
Bay Peddler, ömrüm boyunca bir milyoner olmamak için uğraştım ve sanıyorum oldukça başarılı oldum.
Toda mi vida he intentado evitar convertirme en millonario y he tenido éxito.
Herkes milyoner olabilir, herkes denemeli. Doğru. Neden olmasın?
- Cuando oí la llamada en las colinas donde nací descalzo y hambriento, cuando me llamó la voz de Dios...
Bu milyoner Van Dongen tasarımı bir kazak sipariş etti.
Él encargó este suéter según un diseño de Van Dongen.
Milyoner intihar etti.
El millonario se suicidó.
Şunu bilmeni isterim, eğer milyoner olamazsan, gelip benimle çalışabilirsin.
Sólo quería que supieras que si no te haces rico, siempre puedes volver y trabajar para mí.
Bir milyoner. - Evet, evet!
Eso soy, un millonario.
Milyoner olmak nasıl bir duygu?
¿ Cómo se siente ser millonario?
- Milyoner değilim.
No lo soy.
Kocası, Hill adında Amerikalı bir milyoner,.. ... eve giren bir hırsız tarafından öldürüldü.
El marido, un americano millonario, llamado Hill, fue asesinado por un tipo que venía a robarle.
Lord John McCartey, İrlandalı milyoner asilzade.
Lord John McCartney, noble irlandés.
Amerikalı milyoner Ezra D. Wallingford'dan bir mektup daha geldi.
Ha llegado otra carta del millonario americano Ezra D. Wallingford.
Sayın yargıç... Bizler ne bir milyoner ne de bir baronuz.
Señoría... no somos ni millonarios, ni nobles...
Ballon, milyoner olan mı?
¿ Ballon, el millonario?
Kısa süre öncesine kadar bunun milyoner Ballon olduğunu anlamamıştım.
Y me mande una cagada
İstanbul'dan Peru'ya, bir gecede milyoner olan herkes yakalanacak.
Al repentino millonario lo pillaran in fraganti de Estambul a Perú.
Bir gecede milyoner olduk.
Fuimos millonarios de la noche a la mañana.
Milyoner iş adamı... Babasının akçaağaç şurubu imparatorluğundan 10 milyon dolarlık bir mirasa konmuştu.
Rico a más no poder, heredero de diez millones del imperio de jarabe de arce de su padre, Anderson.
Evet, milyoner olmuş olabiliriz. Ama göze batmamamız lazım.
Sí, ganamos millones de dólares, lo sabemos, pero acordamos ser discretos.
Bu hindilerin bizim gibi milyoner olmak için ne yapacaklarını merak ediyorum açıkçası.
Quisiera que estos inútiles se ganaran 17 millones de dólares, no sabrían ni por dónde empezar.
Yakışıklı ve genç bir milyoner..
Ser seducida por un billionario... - Jóven y atractivo...
Sakin bir gezinti sırasında, milyoner Bruce Wayne ve koruması, Dick Grayson, gizli ve acil bir çağrı alarak Wayne Manor'a çağrıldılar.
En un tranquilo paseo, el millonario Bruce Wayne y su ayudante, Dick Grayson, son citados en la mansión Wayne a causa de una urgente llamada de socorro.
Bruce Wayne, şu işe yaramaz Wayne Vakfı'nın milyoner yöneticisi.
Bruce Wayne, el millonario presidente de la fundación benéfica Wayne.
Bir aya milyoner olursunuz.
En un mes, sería millonario.
Zengin, nüfuzlu, milyoner.
Rico, influyente, millonario.
- Ben bir milyoner değilim, tatlım.
¡ No soy millonario, querida!
O gazetelerde yazanların yarısını yapmış olsaydık... şimdiye milyoner olmuştuk, değil mi ya?
Si hubiéramos hecho la mitad de lo que cuentan, ya seríamos millonarios, ¿ no?
"Dünya'nın en zengin petrol üreticisinin oğlu, multi-milyoner Ogden Mears yeni Dışişleri Bakanı olacak."
"Ogden Mears, multimillionario, hijo del petrolero más rico del mundo... será el nuevo Secretario de Estado."
Ve bana, öyle gözükmese de, gerçek bir milyoner olduğunu itiraf etti ve biz evlendik.
Entonces me explicó que era un multimillonario de verdad, aunque no lo pareciese, nos casamos inmediatamente.
# Pasifik kıyısında bir ev niye? # # Meksikalı bir milyoner de nereden çıktı?
¿ Por qué inventé el Pacífico y ese hombre de Méjico?
Hayal edebileceğinden çok milyoner ve devlet başkanıyla tanışırsın.
Conoces tantos millonarios y presidentes que no puedes ni imaginarte.
Neyse, bir milyoner için mükemmel bir ev.
Es perfecta para un millonario.
Daha 25'inde milyoner oldun.
Mike, cabroncete, millonario a Ios 25 años.
Paris'te bir komünist ve milyoner olmak gerçekten çok kolay.
¿ Yla paloma que iba a mandar Picasso? Muy cómodo eso de ser comunista y millonario en París...
Milyarder olmak isteyen bir milyoner.
Un multimillonario que apunta a ser multibillonario.
Bay Vandergelder'le çok özel bir konu görüşmeye, şu meşhur bekar yarı-milyoner.
A ocuparme de un asunto muy personal del Sr. Vandergelder, el conocido solterón millonario.
Kendine miras kalan milyoner kayıp.
"Millonario sin saberlo : desaparece."
Bayanlar ve baylar, karşınızdaki milyoner her şeyini yitirdi.
Señoras y señores...
- Multi milyoner.
- Multi.