Mirror Çeviri İspanyolca
139 parallel translation
- Ben The Mirror'dan geliyorum.
- Yo del Mirror.
High River'da böyle çift başlı buzağı gibi bir atlatma haberden sonra eminim The Mirror gazetesi için vazgeçilmez biri olacağım.
Otra exclusiva como la de la ternera con dos cabezas de High River... y el Mirror me contratará.
Burası, Cape Anne, Maine. New York Daily Mirror ödemeli arıyorum.
Aquí Cape Anne, Maine... llamando al New York Daily Mirror.
Mirror gazetesinde bir fon.
Un fondo en el Mirror.
New York Mirror'dan Lawrence Hall'ın özel haberi diyor ki, tüm ülkenin sempatisini ve hayranlığını kazanmış olan Maine'den, Malone'un belalısı, ıstakozcu bayan Jane Osgood ıstakozlarını Yaşlı 97 trenine yüklemiş olarak satışa götürüyor.
Un artículo de Lawrence Claiborne para el New York Mirror... afirma que Jane Osgood, la dama de las langostas de Maine... cuya desigual batalla frente a Harry Foster Malone... ha despertado la admiración y simpatía de todo el país... ha cargado sus langostas en la vieja 97 y las está transportando al mercado.
Mirror ( Ayna )'danım.
Soy del Mirror.
Buradan kurtulursak ilk işim bir gazeteye makale yazdıracağım
Tengo una artículo para el Daily Mirror cuando vuelva.
Otobüslerle dolaşıp durmak, Kettering ve Coventry'den ter kokan börgüsüzlerle birlikte. Güneş gözlükleri, garip şapkaları, transistörlü radyoları ve bazeteleriyle, çaydan şikayet ederler :
Metido en un autocar, rodeado de tontos de Kattering y Boventry... con esos jerseys de punto, la radio i el "Sunday Mirror"... que se quejan por el te :
THE MIRROR CRACK'D
EL ESPEJO ROTO
DAILY Mirror - İNSAN MI, CANAVAR MI? THE Sun
¿ HOMBRE O MONSTRUO?
Ben Max Mercy. Daily Mirror'ın spor yazarıyım.
Soy Max Mercy, columnista de The Daily Mirror.
If you can get up in the morning and look in the mirror... and be proud of what you see... then you fulfill that obligation.
Si puedes levantarte en las mañanas, mirarte al espejo y sentirte orgulloso... entonces cumple ese compromiso.
I wonder what he saw when he looked in the mirror.
Me pregunto qué vio cuando se miró en el espejo.
sıradaki yarışmacılatr kendilerine "Mirror Image" diyor.
Nuestra siguiente pareja se hace llamar "Reflejo".
- Bölüm 3 - AYNA KENTİN ELÇİSİ
EL ENVIADO DEL MIRROR CITY
Aynada kan vardı, yüzünde kan vardı!
Blood on the mirror, and there was blood on your face!
Çiftçi, Cole McCarthy, Avustralya doğumlu ölümle çiftliğinin dibinde Mirror'da tanışıyor. Dava, çok ciddi biçimde öldürülen adamın oğlunun aleyhine kurulmuş görünüyor.
Un granjero, Cole McCarthy, Australiano por nacimiento encontró su muerte por un espejo, en el fondo de su granja parecen haber formado un caso muy serio contra el hijo, del hombre asesinado.
Evet, evet, kesinlikle Burası Boscombe Vadisi. Ve orada Boscombe Mirror'ın dibinde cinayetin işlendiği yer bir trajedi için huzurlu bir yer.
Asi es, este es el Valle de Boscombe y hacia allà al fondo se encuentra la Laguna de Boscombe donde tuvo lugar el asesinato un lugar muy pacífico para una tragedia.
Mirror'ın aşağısında.
Abajo al lado de la Laguna.
Teşekkür ederim, George, Hadi şimdi de Mirror'a gidelim.
Gracias George, ahora vayamos al Espejo.
Niçin Mirror'a girdiniz, Müfettiş?
¿ Porquè entró usted a la Laguna, Inspector?
McCarthy tehtit etti. En kötüsü için onu yüreklendirdim. Evlerimizin ortayolunda, bunu konuşmak için Mirror'da bir görüşme ayarladık,
McCarthy me amenazó yo lo desafié a que recurriese a los peores medios nos citamos en la Laguna a mitad de camino entre su casa y la mìa, a charlar.
- Veya Milan'daki "Ayna".
- O "Mirror" en Milán.
Her hafta National Mirror gazetesini alan dört buçuk milyon insan var.
Tengo cuatro y medio millones de personas que compran el National Mirror cada semana.
Ben National Mirror gazetesinden Frank Quinlan.
Soy Frank Quinlan del National Mirror.
National Mirror'da.
- En el National Mirror.
Onlar National Mirror gazetesinden.
Ellos son del National Mirror.
Mirror Gölü'ndeki dağ evindeyiz.
En el lago. No hay paso, pero estamos bien.
Mirror ve Sphinx'in beklenmedik ziyaretçileri oldu.
Pero Espejo y Esfinge tuvieron visitas inesperadas.
Eee, bu Mirror Man, bir elektronik uzmanı.
Sí, tenemos habilidades.
Evet ama Mirror ve Sphinx'in bazı davtesiz misafileri var.
Pero Espejo y Esfinge tuvieron visitas inesperadas.
Bu yüzden kendi "TSX-11.mit.edu" makinamı kullanarak kernel kaynaklarına ulaşılabilecek bir "mirror" yarattım
TSX-11.mit.edu y creé en ella un archivo espejo de todas las fuentes del núcleo
I can't find your gaze in the mirror, no kisses in the shower, no hair clogging the drain.
"En el espejo ya no encuentro tu mirada". "No hay besos en la ducha..." "ni pelos ni nada".
Bay Mirror'dan Phoebe Halliwell.
Phoebe Halliwell, Bay Mirror.
Öyleydi, ama Chapelle networke hayali bir sürücü oluşturmasını istedi.
Chappelle le pidió que corriera un mirror a Redes.
Peki, Bay Ayna Çocuk Vakfı için 18.000 $ yükseltmek başardı.
Bueno, conseguí 18.000 dólares para la fundación para niños del Bay Mirror.
Bu kadar kolay kurtulamazsın, Mirror Master.
¡ No tan de prisa, Amo de los Espejos!
SIMPO'dan BK'ya :
THE MIRROR
JACKO'dan SİMPO'ya :
THE MIRROR - MICHAEL JACKSON A SIMPO :
Bay Mirror Phoebe Halliwell olduğunu.
Phoebe Halliwell, del Bay Mirror
# While Suzanne holds the mirror ( Suzanne aynayı tutarken ) #
# # Mientras Suzanne sostiene el espejo # #
Seth Parra, Bay Ayna
Seth Parra, Bay Mirror.
Hiçbir şey görmedim. Debbie telefonda. Mirror'da röportaj başına 500 sterlin veren birini tanıyormuş.
- Es Debbie, conoce a un hombre en el Mirror que paga 500 libras por una entrevista.
Vegas Mirror Gazetesinde...
Escribe la columna para el Las Vegas Mirror...
The Mirror, "Bu, soyluların bizler gibi olmadığının kanıtıdır" diyor...
Prueba : "La Realeza no es como nosotros", The Mirror.
Eğer işe yarıyorsa, doğrudur.
"EL DAILY MIRROR"
"The Bay Mirror" da ki nasihat köşesi.
La columnista de consejos del "Bay Mirror"
Ayna Ustası, Kaptan Soğuk.
- ¡ Mirror Master, Capitán Frío!
Ayna Ustası.
- Mirror Master.
The Mirror.
The Mirror.
Sen National Mirror gazetesinden misin?
Tú del National Mirror?