Misal Çeviri İspanyolca
335 parallel translation
Misal, efendinin şakasına gelirsek güzel mürebbiyeye biblo almam için... gece yarısı beni dışarı göndermesi.
Por ejemplo, en cierto modo, el señor tiene bastante humor al mandarme en medio de la noche a comprar chucherías para la guapa institutriz.
Misal, bu gerçek.
Mire usted. Esto es realidad.
İşte, dua kitabınla cüzdanın.
Aquí está su misal y su cartera.
Misal, eve yazdığın tüm o mektupları ve asla eline ulaşmayan cevapları.
Estas cartas que escribiste a tu casa, por ejemplo. Sin respuesta
Misal, bir erkek bir kadınla konuşurken şapkasını çıkartır.
Por ejemplo, un hombre no puede hablar a una dama sin quitarse el sombrero.
Muhtelif. Misal, bilirsiniz duman gökyüzüne yükselmek ister. Fanusa doldurulmuş yeterli duman beni yukarı çıkarabilir.
varios inflar un globo lo suficiente como para transportame.
Söylesene Talbot, Fenton yarın geldiğinde misal başıma ölümcül bir kaza gelse sence Slade Saunders kitaplarını devam ettirmene izin verir mi?
Talbot, cuando Fenton venga mañana... si me pasara algo, como un accidente mortal... ¿ crees que él te dejaría continuar con Slade Saunders? Claro.
Misal :..
Por ejemplo,...
Gençliğine gelecek olursak... yani şu solmuş çiçeğe... ilahi kitabının sayfaları arasında ezilmiş olan çiçeğe. 12 yaşından beri, ruhsuz, çürük ve kötü... kokuyor o çiçek. Tek bir damla gözyaşı bile dökmeden elveda diyebilirsin.
Y en cuanto a vuestra juventud, esa flor marchita... prensada entre las páginas de un misal... desde que teníais 12 años... con su sangre aguada... y su aroma rancio e insípido, podéis despediros de eso sin una lágrima.
"Ama neden olmasın ki İngilizler misal? " kimilerinin İngilizcesi kulaklara zarar
'¿ Por qué los ingleses no aprenden...'a dar ejemplo a aquellos cuyo inglés hace daño al oído?
Uc polonyali ve digerleri misal kilisede saklaniyorlardi.
3 polacos se arrodillaron en la escalera de la capilla... estos eran polacos, hubo otros también. Se arrodillaron allí e intentaron escapar Otros cuatro cavaron un pozo bajo el altar y luego fueron contra la alambrada.
Misal, 30 Nisan'da yeni bir genel grev emri verilmesi ve yeni bir başarısızlığa doğru ilerlenmesi.
Por ejemplo, habéis convocado una nueva huelga general para el 30 de Abril y yendo hacia un nuevo fracaso.
Sadece bir misal.
Simplemente el tipo.
Daha genç olanlarınız biraz açık bir misal verebilir mi? Bir kadına tecavüz etmek...
No me he sentido así desde hace mucho tiempo.
Adına da Meksika Füzesi diyorlar.
Lo llaman Misal Mejicano.
Ama konformizm başka endişelere sürükler seni,... misal, babanın işini üstlenmen.
Pero el conformismo te trae otras preocupaciones, por ejemplo, ocuparte de las empresas de tu padre.
- Yeni ayin kitabından emirler alırız.
... del nuevo misal.
Ayin kitabı, değil mi? - Evet.
El misal, ¿ verdad?
Başka deyişle, ayine götürdüğünüz kitaptakiler.
Del misal que se lleva a misa.
- Kilise ayini için, ayin kitabı yani. - Evet.
- Para la misa, el misal...
Misal, diğerleri arasında adı şimdi aklıma gelmiyor bir meslektaşın oğlu vardı.
Por ejemplo, había el hijo de un colega de cuyo nombre no consigo acordarme, entre otros.
Büyükanne, yanıma bir yaprak biberiye alabilir miyim?
Abuela, ¿ Puedo cojer el misal de Rosemary?
Misal Juliet ; mücadele veriyor, cesaretle savaşıyor. Polis dayağını çoktan yedi bile.
Mira, Juliet, bien, ella combate, ella combate con valor... ya se ha sacudido muchas veces con los polis.
- Fi misal, bir süre önce, hala anlayamadığım bir şey oldu.
- Por ejemplo, hace tiempo pasó algo que todavía no comprendo.
Misal zaman zaman bankadaki muhtelif paranın tutarını saklıyoduk.
Por ejemplo, hemos guardado pequeñas cantidades de vez en cuando.
Misal bu çizim bugün piyasada kaça gider?
- ¿ Cuánto vale ese dibujo hoy en el mercado?
Katalogdaki misal bu Elmyr tarafından resmedilmiş... Modigliani tablosu.
En este catálogo aparecía este Modigliani, que es un Modigliani de Elmyr.
Eğer Hughes konuşamıyorsa, ya da konuşmuyorsa... öyleyse neden birileri - misal Clifford Irving - onun yerine konuşmasındı.
Bueno, si Hughes no podía hablar, o no quería... entonces alguien - y por qué no Clifford Irving - podía hablar por él.
Misal ; sütyen.
Un ejemplo, el sostén.
Misal, o telefondaki ses... o kişi Hughes idi ve doğruyu söylüyordu, ama şunu da unutmayalım... Hughes, daima dublör kullanırdı.
Si, por ejemplo, esa voz en el teléfono era Hughes y estaba diciendo la verdad, deberíamos recordar que Hughes era conocido por usar dobles.
Edith, misal?
¿ Edith, quizás?
Tesadüflere gelirsek - Misal, şimdi sizlere Oja'nın dedesini tanıtayım.
Y como por coincidencia... sólo por ejemplo, les presento al abuelo de Oja.
Biri büyükleriyle çevrelenirken diğeri büyüklerinin lakırdı ve önyargılarını misal alır.
Está rodeado... de adultos que mira hacia arriba, a adultos llenos de palabras y de prejuicios.
Misal ; "seni görmek için sabırsızlanıyorum."
Por ejemplo : "Estoy impaciente por verla".
Üzgünüm hayatım ama geriye dönüp de dua kitabının arasına koyduğum fidye notunu tekrar yazmayacağım.
Lo siento, pero no voy a escribir otra vez la nota del rescate que dejé en el misal.
Somut bir örnek, Eğer şöyle misal vermek gerekirse.. .. bu bizim yöntemlerin gerçekten işe yaradığının göstergesi.
Un ejemplo sólido, si puedo decirlo así, de que nuestros principios realmente funcionan.
Misal cumartesi günleri özel olarak ne yapıyorsun?
¿ Qué tal hacer algo especial este sábado?
O halde ilahiler bezelye çorbasının içinde okunacak. "
Entonces habré echado el misal en la sopa ".
Misal onun için, ne yapmaya razı olursun?
Por ejemplo, ¿ qué estaría dispuesta a hacer por él?
Misal, "kayıp bağlantı" dersem, kesin beni içeri alırsın.
Seguramente accederás cuando te diga : "el eslabón perdido".
Beynin, mesela, öyle küçük ki Baldrick, misal, aç bir yamyam kırıp kafanı yarsa, içinden ufacık bir bisküviyi kaplayacak kadar bir şey çıkmaz bile.
Tu cerebro, por ejemplo, es tan diminuto, Baldrick, que si un caníbal hambriento te abriera la mocha, no encontraría cerebro suficiente ni para untar un canapé.
Bu misal.
Esto, por ejemplo.
- Misal.
Precedente
Misal yaratılış mitlerini düşün.
Piensa en los mitos religiosos, por ejemplo.
Misal, köpekler.
Por ejemplo, los perros.
Dedikodu ortak yaşamın can damarıdır! Eğer dedikodu olmasaydı, kimin ne kadar kazandığını bilemezdik misal.
Chismes son la sangre del mundo corporativo.
Farz-ı misal ; bugün ne yaptın?
Por ejemplo, ¿ qué hiciste hoy?
Ağzımı açarım, seninle ilgili söylentiler dolaşır, misal.
Sólo tengo que abrir la boca para que empiezen a correr rumores sobre tí.
Nellie Fox'u misal olarak verdim.
Lo usé de manera genérica.
Misal Janet.
Janet, por ejemplo.
- Misal?
- ¿ Por ejemplo?