English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ M ] / Momento

Momento Çeviri İspanyolca

155,965 parallel translation
Abel'ı görmek istiyorum.
En este momento, quiero ver a Abel.
Kurt bu noktada başka şansımız var mı?
Mira, en este momento, Kurt, ¿ qué otra opción tenemos?
Şuan biraz çıkmaza girdi gibi.
Es un callejón sin salida en este momento.
Formülün bu permütasyonu silahlı bir çatışma başlatmak için en uygun zamanı belirler.
La permutación de la fórmula determina el momento óptimo para iniciar un conflicto armado.
Ve bu rakamlara bakılırsa o zaman bugün oluyor.
Y, según estas cifras, ese momento es hoy.
Karnavalın belli bir zamanında The Labyrinth'de üyelere özel bir kokteyl partisi verecekler.
En algún momento del festival, se celebrará un cóctel solo para miembros en El Laberinto.
Flört ediyoruz değil mi? - Hayır!
Estamos teniendo un momento ahora mismo, ¿ no?
Bize izin verin.
Dadnos un momento.
Eğer isyan için mükemmel, nazik bir zamanı beklersek, asla gerçekleşmeyebilir.
Si esperamos el momento educado y perfecto para atacar nunca pasaría.
Bunu söylemek için daha mükemmel bir zaman olmamıştı : Patlayacak!
No ha habido un mejor momento para decir esto ¡ cúbranse!
Ve onun için çok duygusal bir an olacak.
Va a ser un momento muy emocional para ella.
Bu yüzden her adımda onun yanında olacaksın ve herşeyin yolunda olduğuna dair onu rahatlatacaksın, bebeğinin emin elerde olduğunu ona söyleyeceksin.
Así que vas a estar a su lado, en todo momento le reasegurarás que todo está bien. Le dirás que su bebé está en las mejores manos.
Ve tetiği çekme zamanı geldiğinde tereddüt etme yoksa ölürsün.
Cuando sea momento de jalar el gatillo no lo dudes o morirás.
Doğum yaklaşıncaya kadar ona eşlik et, sorularını cevapla, korkularını hafiflet.
Hacerle compañía hasta que sea momento de su epidural. Responde sus preguntas, calma sus miedos.
Zamanı geldiğinde,... emin olacağım. Harika.
Cuando llegue el momento yo me aseguraré de eso.
Adam mı oldun, Jack?
¿ Este es tu gran momento, Jack?
An bu an mı diyorsunuz doktor?
Así que, ¿ este es el momento?
Aletime kamış sokturduğun anlarım bile var.
Incluso hemos tenido ese momento en el que me metía una sonda por el pene.
Kötü bir zaman sanırım.
Probablemente sea mal momento.
Seninle ilk tanıştığım andan beri, be çocuk.
Fue así desde el momento en el que te conocí, chica.
Çünkü hayatımın en güzel sabahı, onunla tanıştığım gündü.
Porque el mejor momento de mi vida fue la mañana en que la conocí.
Aslında bu çılgınca bir şey, çünkü şu an onun en kötü hali.
Lo que es una locura, porque está en su peor momento ahora mismo.
Benim için hoş bir zaman değil.
No me resultó un momento agradable.
Bu konuşmayı başka bir zaman bitiririz, tamam mı?
Nosotros... acabaremos está conversación en otro momento, ¿ vale?
Seninle ilk tanıştığım andan beri "Hiç düşünmeden" zaten, be çocuk.
Ha sido "así, sin más" desde el momento en que te conocí, chica.
Neyse size yardım edeyim, çünkü muhtemelen eli kulağındadır.
Vale. Les diré algo, dejen que les ayude, porque va a llegar en cualquier momento.
Sophie, bekle bir saniye.
Sophie, espera un momento.
Lütfen biraz yavaşlar mısın?
¿ Podrías parar un momento, por favor?
Biraz durup, beni dinler misin?
¿ Por qué no paras para que pueda hablar contigo un momento? ¿ Sobre qué?
Ayrıca kapalı alanlarda kalmaktan da korkarsın, uzun bir süre bir yerde tıkılı kalırsan, İşte bu yüzden sana, trenin birazdan hareket etmeye, başlayacağını telkin ederek seni rahatlatmak için yanına geldim, tamam mı?
También sé que te vuelves claustrofóbica cuando te quedas atrapada en un sitio por mucho tiempo, así que solo quería venir aquí para poder aclararte las cosas, decirte que en cualquier momento el tren se empezará a mover, ¿ vale?
Bir saniye, bekle.
Vaya, espera un momento.
Bir saniye dursana, dinle.
Espera un momento.
Ama en önemli an, beynimle kalbimin aynı anda yanmaya başladığı, seni ilk kez gördüğüm andı.
Pero el momento que tengo grabado en mi cerebro y en mi corazón... es la primera vez que te vi.
- Bir saniye, Sophie de kim?
- Un momento, ¿ quién es Sophie?
Yani, demem o ki, ameliyat olmak için doğru bir zaman değil sanırım.
No creo que sea el momento adecuado para la cirugía.
Biliyorum bunu yapmak için doğru bir zaman değil.
Sé que no es el mejor momento para nosotros.
Randall'ın sesi belli bir zaman sonra kısılacak, Kevin de en nihayetinde... o enteresan tuhaf bıyıklardan birini bırakacak.
La voz de Randall, en algún momento, se va a hacer más grave. Y Kevin va a... tener uno de esos bigotes raros poco poblados.
- Bir saniye buraya gelsene.
- Ven aquí un momento. - Vaya.
Çünkü daha zamanı gelmedi.
Aún no es el momento adecuado.
Bir dakikalığına bile olsa.
Aunque fuera por un momento.
- Seni ilk gördüğüm anda sana sırılsıklam aşık olmuştum.
- Me enamore perdidamente de ti en el momento en que te vi.
Ama bu çok kötü bir zamanlama.
Oh, es el peor momento.
Gitmek için şu anın pek de uygun olmadığını,
¿ Estás seguro que no es el peor momento para
Ve şimdi... sayemde yeni bir arabası oldu. Bense olabildiğim en iyi yerdeyim şu an.
Y ahora... él tiene un coche nuevo y yo estoy en mi mejor momento.
Evet, zorundayım... ayrıca sana ne olduğunu da anlatmak istiyorum, ama ben henüz o noktada...
Sí, tengo que hacerlo... y quiero contártelo, pero no es el momento...
Ayrıca, gergin olduğunda ya da en heyecan duyduğun anda, yani perde tam kalkmak üzereyken... kendine bunu hatırlat.
Y cuando estés nervioso o en tu momento más estresante, cuando esté a punto de subir el telón... tienes que recordar que tienes algo de él en ti.
Rahatsız etmiyorum, değil mi?
¿ Es buen momento?
Kadeh kaldırma zamanı!
¡ Es el momento del brindis!
Evet, biliyorum ayrılmak için, kötü bir zamanlama.
Sí, sé que el momento no es el oportuno, con nosotros despegando y todo eso.
Doğru zamanı bekliyordum.
Esperaba el momento oportuno.
- Şarkıcılıktan mı bahsediyorsun? - Evet.
Sabes que las cosas me van bastante bien por el momento, ¿ verdad?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]