Morse Çeviri İspanyolca
921 parallel translation
- Hayır Morse değil
No, no es Morse.
Daha çok, mors kodunda hoşça kal demek gibi.
Es como despedirse en morse.
Harvard da mühendislik okudum... Mors alfabesinin içini dışını bilirim.
Estudié ingeniería en Harvard y sé el código Morse a Ia perfección.
- Çünkü, Mors alfabesinden anlarım diye mi?
¿ Que entendiese el código Morse? Sí...
- Günaydın, Bay Morse.
- Buenos días, señor Morse. - Buenos días. - Buenos días, señor Morse.
Yanlış mıyım, Bay Morse?
¿ Verdad, señor Morse?
Ağabeyim Leo Morse ile görüşeceğim.
Quisiera ver a mi hermano, Leo Morse.
Ben Joe Morse.
Soy Joe Morse.
Bay Morse, dışarıda sizi görmek isteyen biri var.
Señor Morse, aquí hay un hombre que quiere verle.
Kazananlar için biletlerim var, Bay Morse.
Tengo las papeletas de los ganadores, señor Morse.
Bunte, ben Morse.
¿ Monty? Soy yo, Morse. Escucha.
- Evet, Bay Morse. - Ama önce sizinle konuşabilir miyim?
- Sí, pero antes si me lo permite, quisiera hablar con usted.
Bunu söylemesi pek kolay değil, Bay Morse.
- No crea que me es fácil decírselo...
Benim için yaptığınız her şey için minnettarım. Bunu biliyorsunuz, değil mi?
Señor Morse, usted sabe lo agradecida que le estoy por todo... lo que ha hecho por mí, ¿ verdad?
Bana ilk işimi verdiğinizi unutmadım, Bay Morse. İnanın ki unutmadım.
No he olvidado que fue usted quien me dio mi primer trabajo... créame, siempre lo recordaré.
Hayır, Bay Morse, sizi terk etmiyorum.
No, señor Morse, no le dejaré nunca.
Siz ve Bayan Moris için yapmayacağım hiçbir şey yok.
Haría lo que fuera por usted o por la señora Morse.
Sizin hakkınızda bir şey söylemeye çalışmıyorum. Sadece kendi hakkımda konuşuyorum.
En ningún momento he pretendido juzgarle, señor Morse, únicamente a mí misma.
Üzgünüm, Bay Morse.
Lo siento, señor Morse.
Bay Morse'un kardeşi, Tucker'ın avukatı.
El hermano del señor Morse es el abogado de Tucker...
Üzgünüm, Bay Morse.
¡ Salgan! - ¿ Qué pasa?
Çok geç çıktınız.
- Lo siento, señor Morse. Demasiado tarde.
Neler oluyor, Bay Morse?
- ¿ Qué pasa señor Morse?
Kimi arıyorsunuz, Bay Morse? Alo! Alo!
- ¿ A quién está llamando?
Leo Morse.
Soy Leo Morse.
Baloya gitmiyoruz, Bay Morse.
No vamos a un baile, señor Morse.
Yapmayın, Bay Morse.
Por favor, señor Morse.
Merak etmeyin, Bay Morse.
Descuide, señor Morse.
Totalizatörde 776 çıktığı dakika Bay Morse'un telefon numarasını giriyorum.
Cuatro. En cuanto salga el 776 lo confirmo llamando... al teléfono del señor Morse.
Kendisini misafir ediyoruz.
- Sí, señor Morse. Aquí está.
Bir dakika, Bay Morse.
No cuelgue, señor Morse.
Alo, Bay Morse?
- Oiga, señor Morse.
Bay Morse, kardeşiniz ona mektup yazmanızı söylüyor.
Su hermano prefiere que le escriba usted una carta.
Tıpkı bizler gibisiniz, Bay Morse.
- No, pero es usted un desconocido.
Para cezalarınızı ödedim. Benden ne istiyorsunuz, Bay Morse?
¿ Qué quiere de mí, señor Morse?
Hiç hoş değil, Bay Morse.
No muy bien, señor Morse. - No muy bien.
Ne demeye böyle delice konuşuyorsunuz, Bay Morse?
Por favor, no diga tonterías señor Morse.
Asıl fenalık işte budur. Ne düşünmemi sağlamaya çalışıyorsunuz, Bay Morse?
¿ Qué es lo que pretende?
Ben küçük bir kızken, sihirbazlar kocaman şapkaları ve siyah pelerinleriyle beni kandırırlardı, Bay Morse.
Cuando era pequeña me impresionaba la gente que llevaba sombrero... capa y rubíes en las manos...
Kucaklarına bir milyon dolar bıraktım da saymayı öğreniyorlar.
Acaban de perder un montón de dólares. - ¿ Es comprensible, verdad? - Me están esperando, señor Morse.
Beni bekliyorlar, Bay Morse. Bense tam havamdayım, Doris. Mutlu, rahatlamış...
Yo sin embargo estoy bien, feliz, relajado...
Neyi kutluyorsunuz, Bay Morse?
¿ Qué es lo que está celebrando, señor Morse?
Bay Morse, sizinle hemen konuşmalıyım.
Señor Morse, quiero hablar con usted en privado.
Doris gibi Bay Morse. İşi bırakıyorum.
Yo también me despido, señor Morse.
Bay Morse, beni neye bulaştırdınız? Seni hiçbir şeye bulaştırmadım.
Yo no le he metido en nada, a mí me han metido.
Konuyu görüşmek için Leo Morse ile bir görüşme ayarlamak istiyor.
Desea reunirse con Leo Morse para hablar del asunto.
Ama Leo Morse'u sakin bir yere götürebilirsen orada oluruz.
Pero si usted puede llevar a Leo a un sitio tranquilo. Nosotros estaremos allí.
Ben Joe Morse. Kardeşim orada mı?
Soy Joe Morse.
Evet, Bay Morse.
¿ Está ahí mi hermano?
Arkadaşlığımın hoşunuza gideceğini sanmıyorum, Bay Morse.
Creo que no disfrutaría usted en mi compañía.
Niçin Bay Morse'a sormuyorsunuz?
¿ Por qué no queda con él?