English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ M ] / Muerte

Muerte Çeviri İspanyolca

66,006 parallel translation
Ölüm sebebi, ev aleti aksiliği.
La causa de la muerte, desgracia por gran electrodoméstico.
Ölüm sebebi başka bir şey mi çıkacak sanki?
¿ Creen que la causa de la muerte es una especie de final con suspense?
Gezegenlerin doğumunu, alemlerin ölümünü görmüşsün.
Has contemplado el nacimiento de planetas y la muerte de mundos.
Beyaz eşya kazası sonucu ölüm.
"Muerte por gran electrodoméstico".
Yani Eden Vadisi'nde 16 aydır cinayete kurban giden tek kişi var.
Eden Valley solo ha tenido una muerte por juego sucio en 16 meses.
Şimdi, polis bu gece kardeşinin ölümünü bildirmek için seninle iletişime geçecek.
Ahora bien, esta noche la policía se pondrá en contacto contigo para informarte de su muerte.
Maalesef, Ray'in planı, eğer yanılmıyorsam raydan çıktı, benim rastgele Stussy'min ölümüyle sonuçlandı. Bugün burada oturma nedenim de bu.
Desgraciadamente, el plan de Ray, por lo que puedo decir, descarriló dando como resultado la muerte aleatoria de mi Stussy y el motivo por el que me siento hoy aquí.
Şimdi de ölüm adım adım yaklaşıyor.
Y ahora, la muerte. Que se acerca arrastrándose. Paso a paso.
Sıkıntılı bir boşanma süreci, sevdiğin birinin, sevgili bir iş ortağının ölümü.
Un divorcio complicado, la muerte de un ser querido o de un querido compañero de negocios.
"Eksanguinat" terim bu. Ölüm sebebi.
"Desangrado", ese es el término, la causa de la muerte.
Satıcının Ölümü'nde sana bayıldım.
Me encantaste en "Muerte de un Viajante".
Sırf bundan dolayı Emmit'in ölümü sıradan bir ölümden daha trajik.
Así que, ipso facto, la muerte de Emmit es más trágica que la muerte de un despojo.
Ölümün kendisiyim ben.
Soy la Muerte.
- Yalnızca daha fazla lanet ölüm!
Y solo es más puta muerte.
- Evet. Bana öyle geliyor ki yalnızca ölü sayılacakları seçiyorsun dostum.
A mí me parece que estás eligiendo qué clase de muerte, amigo.
Büyük satranç tahtasında yaşam ve ölümle oyun oynamaktan hoşlanan yaşlı ve şık bir kadınım.
Soy una vieja harpía engreída que disfruta de jugar con la vida y la muerte en su gran tablero de ajedrez.
İnsanları ölüme yollama işinde artık yokum sanıyordum.
Pensé que había terminado con todo esto. Enviar gente a su muerte.
Yarın sabah senin ülkenin yarısı hile yaptığımıza ikna olmuş olarak uyanacak. Benim ülkemin yarısı da "Amerika'ya ölüm!" nidalarıyla uyanacak.
La mitad de tu país se levantará mañana convencido de que traicionamos, y la mitad del mío se levantará coreando "Muerte a América".
"Ölüm Meleği" mi?
¿ El Ángel de la Muerte?
Bir yıl boyunca her gün zırhlı araçla devriyeye gönderildin.
Te mandaron por el Sendero de la Muerte cada día durante un año.
Çok mühim olmasa bunu istemezdim.
No te lo pediría si no fuera de vida o muerte.
Dün gece, ölmüş oğluma alçakça iftira atılan bir video yayınlandığı için buradayım.
Estoy aquí por un vídeo que se colgó anoche que calumniaba la muerte de mi hijo.
- Peki sonra ne olacak, ölecek miyiz?
- ¿ Y después qué pasa, la muerte?
200 yıl önce ölmesine rağmen naaşının bozulmaması kutsallığının derin bir işareti.
200 años después de su muerte permanece entero. Una señal de su profunda santidad.
Evet. Bak, ölüm daha kolay.
Mira, la muerte es algo simple.
Onunla oturup bu savaşta başarı elde edebilmek amacıyla senin onu bile ölüme sürükleyeceğini dinlememi istedi.
Que me quedara quieto... mientras me advertía de que tu compromiso con la mayor victoria posible en esta guerra nuestra... la consumiría y con el tiempo la conduciría a la muerte.
Kampanya yetkilisi Nilaa Mizrani, radikallerin alkışlandığı Parkland Camisi'ne geldi ve askerlerimizin ölümü için dua etti.
Su directora de campaña, Nilaa Mizrani, iba a la mezquita radical de Parkland, donde se aclamaba a los terroristas y se rezaba por la muerte de los nuestros.
John, açıkçası Amerikan Askerleri'nin ölmesi için dua eden adamın olursa Kasım'daki seçimleri kazanamazsın.
John, la conclusión es que no ganarás en noviembre si tu directora de campaña rezaba por la muerte de soldados estadounidenses.
Kimle çalıştığını anlatırsan idam cezası almamanı sağlayabilirim. - Çünkü savcı bunu talep edecek.
Dime con quién estás trabajando y haré lo que pueda para quitar la pena de muerte de la mesa, porque es lo que el Fiscal General va a pedir.
Görünüşe göre babasının ölümü onu geri getirmiş.
Sí, bueno, supongo que la muerte de su padre le ha hecho cambiar de opinión.
O Ranger'ların ölümleri için idam cezasıyla karşı karşıyasın.
Te enfrentas a la pena de muerte, por los asesinatos de esos Rangers.
İdamdan yırtarsam şanslıyım.
Y tendré suerte si logro escapar de la pena de muerte.
Sen o Ranger'ların idam fermanlarını imzaladın, anladın mı?
Has firmado la sentencia de muerte de esos rangers, ¿ entiendes?
O Ranger'ların ölüm fermanlarını imzaladın.
¡ Has firmado las sentencias de muerte a esos Rangers!
Bunun senin için çok zor olduğunu hayal bile edemiyorum Kızımın ölümünü emrediyorum.
No creo que te resultara demasiado difícil ordenar la muerte de mi hija.
Hayatınız kutsal olmayan bir atık olsa bile, Ölümün bir şey için duracak.
Aunque tu vida hasya sido un desperdicio impío, tu muerte significará algo.
Ben de onu öldürecektim. Karım çok kötü bir şekilde öldürülecek ve bunu herkes görecek.
Mi mujer va a tener una muerte horrible y a la vista de todo el mundo.
Bir koca da karısının ölümünden çıkar sağlamamalı.
Y un marido no debería aprovecharse de la muerte de su mujer.
Ölümde güzellik yoktur.
No hay belleza para la muerte.
Bir kaç dakika sonra ailemin ölmesinin ardından bir yıl geçmiş olacak.
En pocos minutos... hará exactamente un año... del momento de la muerte de mi familia.
Anne ölür gider.
Anne a las puertas de la muerte.
Yaşamın Bedeli Ölümdür filminden.
Es de El precio de la vida es la muerte.
Son birkaç hafta içinde kayınpederinizi, şirketini ve ailesini hedef alan ölüm tehditleri aldık.
Últimamente recibimos varias amenazas de muerte para su suegro, su empresa y su familia.
Babamın ölümünden yıllar sonra bile onun intikamını almayı görevim biliyordum.
Muchos años tras la muerte de mi padre creí que era mi deber vengarlo.
Babasının ölümü için kendini suçlamamalı.
Que no se culpe por la muerte de su padre.
Dake'in durgun zamanlar geçirdiği söyleniyor.
Dicen que Dake cabalga con la muerte.
Joshua Masterson'ın öldürülüşünün görüntülerini yayımlayacağız.
Vamos a publicar imágenes de la muerte de Joshua Masterson.
Tutkuya göre ölüm son acele.
La muerte por pasión es la máxima emoción.
İnsanlar Bunun için daha donanımlı.
Los humanos están mejor equipados para eso. Especialmente en la muerte.
Ben Dr. Miranda North. Atmosfere girişte ölebilirim. Bu yüzden kara kutu kaydı yapıyorum.
Esta es la caja negra de la Dra. North en caso de muerte al reentrar.
Bu da bana Reynard'ı... öldürdükten sonra bıçağın bana çevrilmemesi için anlaşmayı düzenlememiz gerektiğini hatırlattı.
Eso me recuerda reiterar los términos de nuestro acuerdo abarcar que dicho cuchillo volverá a mí en el momento de la muerte de Reynard.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]