Ndayız Çeviri İspanyolca
9,025 parallel translation
Daha yolun yarısındayız.
Sólo hemos hecho la mitad del trabajo.
Yanındayız.
Estamos contigo.
Birkaç gün önce Halifeliğe karşı zafer ilan eden tartışmalı başkan Al fayeed'in çarpıcı istifasındayız.
Hoy, en un asombroso giro del controvertido presidente, Al Fayeed, quien solo hace unos días...
Hikaye diyarındayız.
Estamos en el reino de un cuento.
Temple Tiyatrosu'ndayız.
Estamos en el teatro Temple.
Bak Rachel, saldırı altındayız.
Escucha, estamos - estamos bajo ataque, Rachel,
Yaklaşık olarak 29.23 Kuzey, 81.55 Batı koordinatlarındayız.
Estamos aproximadamente 29.23 Norte, 81.55 Oeste.
İstilanın ortasındayız ve bir robotun velayet mücadelesi için duruyoruz.
Estamos en medio de una invasión, y vamos a detenernos por la custodia legal de un robot.
- Saldırı altındayız.
- Estamos bajo ataque.
Bu imkânsız. Tecrit altındayız. - Anne!
Eso es imposible, estamos en bloqueo.
Melezlerin saldırısı altındayız.
Estamos siendo atacados por híbridos.
Deneyin ortasındayız herhalde.
Soy mediados de experiencia
Bu yüzden mahkeme aşamasındayız.
Estamos a punto de ir a juicio por ello.
- Aptallık etti, hepimiz farkındayız.
- Sabemos que él fue estúpido.
- Beş saniye içinde canlı yayındayız.
No. - Iremos en vivo en cinco segundos.
Soruşturmanın çok hassas bir aşamasındayız ve sizinle her şeyi paylaşamayız.
Estamos en una parte muy sensible de la investigación y no se puede compartir todo.
Yazın ortasındayız ve ağaçlar kuruyor.
Estamos en medio del verano y los árboles están muriendo.
Şubat ayındayız!
¡ Es febrero!
Anderson'un radarındayız şu an, ve eğer çok güzel bir şekilde dönmezsek, kesin öldük.
Estamos en el radar de Anderson, y, si no traemos algo grande, estamos muertos.
Saldırı altındayız.
Nos han disparado.
Sıfırın da altındayız.
Nuestro saldo es negativo.
Turnuvanın ortasındayız.
Estamos en medio de un torneo.
Ve kışın ortasındayız, hangi çeşmenin içinde dans edebilirim acaba?
Y estamos en pleno invierno, así que, ¿ dónde podría bailar en una fuente?
Ve ilk kez dünyanın dört bir yanında, aynı anda yayındayız.
Y por vez primera, estamos siendo transmitidos, simultáneamente, alrededor del mundo.
Hala şehrin dışındayız.
Todavía estamos en las afueras.
- Cameron, yayındayız.
Cameron, estamos vivos.
- Davanın başındayız.
- Somos las encargadas - del caso.
Bir şeylerin tam ortasındayız.
Estamos en mitad de algo.
Ryuuzaki, şu an işimizin ortasındayız.
Ryuuzaki-san, estamos en medio del trabajo.
Telsiz menzilinin dışındayız ve kaybolduk.
No podemos contactar por radio, y estamos perdidos.
Üç saniye içinde yayındayız. İki...
Y estamos en vivo en tres, dos...
Cadılar Bayramı'ndayız.
Es Halloween...
Yemek odasındayız Axl.
Estamos cenando en el comedor, Axl.
Tehlikenin farkındayız.
Conocemos los riesgos.
Muhtemelen ışık hızındayız.
Probablemente ya estemos saltando. ¿ Y?
Chanel, biz senin yanındayız.
Chanel, estamos aquí para ti.
-... ve sorgunun ortasındayız. - Sen değil.
Tú no.
Karşımızda harekete duyarlı makineli tüfekler var fakat hepimiz sabit nesnelerin ardındayız, güvende olmamız lazım değil mi?
Lo que estamos viendo son ametralladoras activadas por movimiento, pero todos estamos detrás de objetos quietos, así que estamos a salvo, ¿ cierto?
Bir cinayet davasının tam ortasındayız.
Bueno, estamos en el medio de una investigación de homicidio.
- Şu an tam olarak Kaya Kubbe'nin altındayız.
Estamos justo debajo de la Cúpula de la Roca.
Dedektif Bell ve ben bir çift bebek zebra avındayız.
El detective Bell y yo vamos en pos de un par de potros de cebra.
Pekala, şu anda o gizli barın bulunduğu binanın tam karşısındayız.
Resulta, que estamos enfrente del edificio en el que solía estar Chumley's.
Merak etme, yanındayız.
Te tenemos, te tenemos.
Evet Sal, seni seviyoruz ve ne zaman istersen yanındayız.
Sí, Sal, te queremos, y siempre estaremos aquí para ti..., para lo que necesites.
Kızım elinde. İşte karşındayım.
Tienes a mi hija y ahora me tienes.
G.Jackson TRueS İyi seyirler.... 2035 yılındayız, halimize bakın.
Ahora es el año 2035 y solo mírennos.
Hiç işlerimizden ya da arkadaşlarımızın birbirimizi etkilemesinden ya da halk içinde birbirimizi tanımaktan konuşmayız. Ve bunun düşmanlığın tanımıyla aynı olduğunun farkındayım ama bu işin üstesinden geliriz biz.
Escucha, nunca podremos hablar del trabajo, o salir con los amigos del otro, o reconocer que nos conocemos en público, y sé que esto parece como si describiera a unos enemigos, pero podemos hacer que esto funcione.
Bak, evlenemediğiniz için falan kızgın olduğunun farkındayım yemekte sınırsız kaburga olacak.
¡ Sé que estás amargado porque ustedes no pueden casarse, pero solo quieres comer costillas de primera!
Görüşmenin ortasındayız.
Estamos en mitad de un interrogatorio.
Pekâlâ, işlerin çok beter gözüktüğünün farkındayım ama düşünmek için bir dakikaya ihtiyacımız var.
De acuerdo, sé que las cosas pintan muy mal ahora mismo, pero solo necesitamos un minuto para pensar.
Bu götleğin karı kız mekanındayım.
Estoy en este palacio del coño.