Nehir Çeviri İspanyolca
3,549 parallel translation
Nehir tam olarak nerede demiştin?
¿ Dónde está el arroyo?
Geçen haftadan beri nehir bir foot * alçaldı, yani bu beklenen bir şeydi.
El río ha bajado casi medio metro desde la semana pasada, así que esto no era inesperado.
Durgun bir nehir, yavaşça akıyor.
Un río lento... ¡ y el río te lleva!
Sen nehir kıyısında tanıştığımız adamsın.
Eres el tipo que conocimos junto al riachuelo.
97. Cadde ve nehir kıyısının kesiştiği yer.
El cruce de la 97 y ribera.
Nehir yukarı yürüyoruz ve Su da sürekli akıyor.
Estamos arriba, y se está moviendo constantemente.
- Şey, nehir kenarındayız...
- Estamos... estamos en el río,
Sadece, nehir var. Ve, bilmiyorum, her taraf ağaç.
Sólo... solo el río y no lo sé, árboles.
Bir nehir, bir nehir!
¡ Un río! ¡ Un río!
R2, bu bir nehir!
¡ R2, es un río!
Nehir.
Es un río.
Sihirli kelime, nehir.
"Río" es la palabra mágica.
Nehir yönünden bir şey yaklaşıyor.
¡ Algo viene por el Támesis!
Nehir geliyor.
El río se alza.
Ve şimdi sıcak darjeelingden bir nehir akıyormuş Cambridge Massachusetts'e doğru.
Y ahora hay un río de darjeeling caliente atravesando Cambridge, Massachusetts.
Nehir kuruduğunda Spinosaurus'un olağan yiyeceği de yok olmuştu.
Cuando el río está seco. La fuente usual de alimento del Espinosaurio desaparece.
Leesylvania State Park'da paslı ıstakozların yaşadığı bir nehir var.
Se ha descubierto hace poco una plaga de langosta roja en un arroyo del Parque Natural de Leesylvania.
- Park görevlisinin söylediğine göre içinde bulundukları nehir parkın kuzeybatı köşesinde.
Según el servicio del parque el arroyo donde las encontraron está en la esquina noroeste del parque.
Engebeli arazi çakıl taşlı nehir yatakları ve çiftlik bölgelerinin bir karışımında olacaktım.
Estaría en una mezcla de caminos duros, caminos de grava, y pistas de granjas.
Eskiden buna benzer bir nehir varmış ve benim atalarım onun üzerine dünyanın en harika şehrini kurmuş.
Fué en las costas de un río muy parecido a este que mis ancestros fundaron sus primeras grandes ciudades.
Bu göl ve nehir karışımı sistem yılda iki kez yön değiştirerek akar, ve gölü oluşturan bölüm mevsimler boyunca dramatik bir biçimde genişleyip küçülüyor.
Este sistema combinado de río y lago tiene un flujo que cambia de dirección dos veces al año, y la porción que forma el lago se expande y se contrae dramáticamente con las estaciones.
Zaman, nehir misali adına dünya çizgileri denen sayısız paralel çizgiden oluşuyor.
llamadas "Líneas del Universo".
Kuzeydoğu Portland da, nehir tarafında.
Están al noroeste de Portland, por el río.
45'inci kat, nehir manzaralı.
Ha pagado mi nuevo apartamento. Planta 45, vistas al río.
O zamanlar, Kretas dönemi Kanada'sı ormanlarla kaplı çok geniş nehir ovalarıydı. Daspletosaurus için mükemmel avlanma sahalarıydılar.
En aquella época del cretácico, Alberta era una vasta llanura costera fluvial cubierta de bosques... sitios de caza perfectos para el Daspletosaurio.
Önlerindeki taşan nehir ve arkalarındaki Daspletosauruslar'la şimdiki aşama bir katliam.
Con un río desbordado por delante y los Daspletosaurios por detrás, el escenario ahora está preparado para una masacre.
Nehir seni nereye sürükledi peki?
¿ Y a dónde te ha llevado el río?
- Biz doğu nehir feribotunda olacağız.
Estaremos en el la margen éste del ferry.
Çatlak komediler yanında "Yaralı Yüz" ü kara film türünü tanımlayan "Derin Uyku" yu yapmış "Kızıl Nehir" ve "Kahramanlar Şehri" yle de zengin, güzel kovboy filmleri pişirebildiğini göstermiştir.
Además de las comedias, dirigió Scarface, para Howard Hughes, y El sueño eterno, uno de los clásicos del cine negro. Con Río Rojo y Río Bravo se convirtió en el artífice de hermosos westerns.
Şimdi de Londranın Gözü ve nehir uzmanımı oldun? Londranın Gözünün uzmanı değilim.
Asi que ahora eres un experto en el London eye and rivers no soy un experto en el London Eye
Howard Hawks'ın kovboy filmi "Kızıl Nehir" de eski ve yeni sinema kavga eder.
En la película de Howard Hawks, Río rojo, competían el antiguo y el nuevo cine.
Yiyecek ve suya sahip olmak zordu ve genellikle tek bir yerde bulunurlardı. Bunlar, "Devlerin Nehri" ismini hak eden bir nehir boyunca uzanıyordu.
La comida y el agua eran muy difíciles de conseguir ya que a menudo solo se encontraban en un lugar... a lo largo de las orillas de un río que se ha ganado el nombre del "Río de los Gigantes".
Bu nehir çok daha büyük tehditler içerir.
Estos ríos tienen muchas y más grandes amenazas.
Bu Nehir Ateşi Gribi.
Es la fiebre del río.
Ne olmuş yani, Nehir Ateşi Gribi olduysan?
¿ Qué es tan importante sobre la fiebre del río?
Nehir Ateşi Gribi'ne eğer yetişkinken yakalanırsan kötü haber demektir.
Son malas noticias si coges la fiebre del río cuando eres mayor.
Ayrıca Nehir Ateşi Gribi olan bir kaç çocuğu daha içeri aldık.
También trajimos a algunos chicos con fiebre del río.
Bu nehir vadileri geri çekilen buz örtüsünün ardından insanlık tarihinin nasıl gelişeceği hakkında kritik bir önem kazanıyor.
Los valles de esos ríos adquieren gran importancia para la futura historia de la humanidad, tras la retirada de los glaciares.
Bunlar, suları ve verimli topraklarıyla medeniyetin ilk tohumlarının ekilmesine imkân verecek olan nehir vadileri.
Son los valles cuyas aguas y tierras fértiles permitirán que crezcan las semillas de la civilización.
# Banka ve nehir arasında hiç arkadaşlık var mı? #
¿ No hay amistad entre el banco y el río?
Baraj patlıyor ve nehir serbest kalıyor.
La presa explota, y el río es liberado.
Kayalar ve ağaçlar nehir yatağından sökülüyor.
Rocas y árboles se arrancan desde las orillas.
Nehir boyunca batıya giden bir konvoy.
Un convoy de camiones se dirige al oeste, hacia el río.
Evet, kımılda bakalım Ringo nehir kenarında ölü bir donanma subayı var.
Sí, bueno, pues ya estás ensillando, Ringo, tenemos un oficial de la Marina muerto a orillas del río.
Ama sanırım nehir üzerinde kömür yakmalı bir enerji santrali olacaktı.
Pero creo que puede haber una central eléctrica de carbón a orillas del río.
Bunun sığacağı en yakın nehir 800 km mesafede.
Estamos a 800 km de un río donde pueda navegar un barco así.
Bir blok ötede, nehir kenarında koşu yolu var.
También hay un sendero para correr junto al río.
Orada bir yerde, aşağıda, nehir akıyor... Artık durmalısın. Dalmaya uygun diil.
y en algun lugar por aqui, alli vamos... debes acompañar a Judes.
Yihuu! Nehir yolculuğu mu?
¿ Viaje por rio?
Kanser benim ailemde öfkeli bir nehir gibi ailemde aktarılır.
Y el c ncer ha corrido por mi familia como un r ¡ o embravecido.
Hadi, nehir kenarında bana katılın.
Vamos al río.